Ruşen Çakır - Vatan - 15 Ocak 2012
Öyle bir geçecek zaman ki!
2011 tek kelimeyle berbat bir yıldı. 2012 da berbat bir yıl mı olur, bilemem ama daha şimdiden çok ama çok acayip bir yıl olacağını iddia edebilirim. Çünkü 2012’nin Türkiye için çok şeylere gebe olduğu kanısındayım. Son 10 yılda yaşadığımız büyük altüst oluşların, yeni saflaşmaların, alışılmadık türden iktidar savaşlarının bu yıl katlanarak süreceğini, bunun da beraberinde yeni değişim ve dönüşümleri getireceğini düşünüyorum. Bu değişimlerin iyiye mi yoksa kötüye mi doğru olacağını söylemek, benim açımdan mümkün değil, en azından şimdilik. Kaldı ki “iyi” ve “kötü” de herkesin bakış açısına göre değişiyor. Örneğin bana göre “berbat” olan 2011’i “müthiş” bir yıl olarak gören çok kişi var.
Kürt sorununda son şanslar
Sözü daha fazla uzatmadan 2012’de Türkiye’yi nelerin beklediğini irdelemeye başlayalım ve ilk olarak tabii ki Kürt sorununu ele alalım. Zira 2011’in son günlerinde yaşadığımız Uludere Roboski faciasıyla daha başedemezken önceki gün tanık olduğumuz yeni KCK operasyonları Kürt sorununun bu yıl da ana gündem maddemiz olacağını gösterdi. Peki 2012’de bu konuda yeni neler olabilir? “Kesinlikle 1990’lı yıllara dönüş yok” diye ısrar eden devletin 20 yıl sonra Leyla Zana’nın kapısını çilingirle açması bu süre zarfında kat etmiş olduğumuz yolu bize gösteriyor. Artık şurası çok net: KCK operasyonları devletin gücünü değil güçsüzlüğünü, sorunu çözme kapasiyesini değil çaresizliğini gözler önüne seriyor. Tutuklanan her Kürt şahsiyetiyle birlikte Kürt siyasi hareketini daha da güçlendirdiklerini herhalde devletin yetkili isimleri de biliyorlardır. O zaman 2012’de bu kısır döngünün bir yerde sona ermesini beklememiz son derece doğal olacaktır.
Kuşkusuz bu noktada PKK’nın neyi nasıl yapacağı da etkili, hatta yer yer belirleyici olacaktır. Son Çukurca baskınından beri sesini pek çıkartmayan örgüt çağrıları dikkate alıp, kademeli bir şekilde de olsa silah bırakma yoluna giderse 2012 herkes için muazzam bir yıl olur. Tersine terör eylemlerini tırmandırırsa yine kâbus gibi bir yıl yaşayacağız demektir.
Komşulara dikkat
Kürt sorununun gidişatında bölgesel gelişmeler bu yıl her zamankinden daha fazla etkili olacağa benziyor. Belli oranlarda Kürt nüfusa (dolayısıyla kendi Kürt sorunlarına) sahip olan üç komşumuz, İran, Suriye ve Irak için de 2012 epey kritik bir yıl olacak.Ankara’nın İran nükleer krizi, Suriye’deki iç çalkantılar ve Irak’taki iktidar savaşlarının her birinde alacağı pozisyonların doğrudan etkilerini bütün ülke yaşayacaktır. İlk bakışta bu üç ayrı sorunda da Türkiye ABD ile birlikte hareket ediyora benziyor. Fakat bu görüntü aldatıcı olabilir. Kaldı ki ABD’nin seçim sürecine girmesiyle birlikte, hep olduğu gibi dünyadaki gelişmeler ikinci plana atılacak ve Türkiye gibi bölgesel güçler büyük ölçüde yalnız başlarına kalacaklardır.
Dünyada Suriye ve İsrail ile aynı anda ve nerdeyse eşit şiddette sorun yaşayan bizden başka ülke var mıdır, sanmıyorum. 2012 Türkiye-İsrail ilişkileri açısından da ilginç bir yıl olacağa benzer. Suriye’den Baas rejiminin gitmesinde mutabık olabilecek iki ükümet, yerini kimin alması gerektiğinde mutlaka anlaşmazlığa düşecektir. Benzer bir şekilde Ankara’nın nükleer sorunda İran’ın karşısında ve İsrail’in yanında yer almasını bekleyemeyiz.
2012 üzerine konuşmaya yarın devam edecek ve Türkiye’deki iktidar savaşlarına yoğunlaşacağız.