T24 - ÖSYM Başkanı Demir'in, YGS'deki şifre iddialarına açıklık getirmek amacıyla öğrencilere gönderdiği mektupta akıl almaz bir 'hata' daha ortaya çıktı. Demir basına verilen soru kitapçığının 27 Mart’tan sonra düzenlendiğini söylerken, ÖSYM'nin internet sitesinde sınav kitapçığı ve cevap anahtarının oluşturulduğu tarih 24 Mart 2001 Perşembe günü olarak belirtilmiş.
Milliyet gazetesi yazarı Abbas Güçlü'nün bugün (15 Nisan 2011) yayımlanan yazısı şöyle:
YGS’de şimdi de yanlış tarih iddiası
ÖSYM Başkanı Demir’in adaylara gönderdiği mektupta basına verilen soru kitapçığının sınavın yapıldığı 27 Mart’tan sonra düzenlendiğini belirtiliyor. ÖSYM’nin internet sitesinde ise kitapçığın oluşturulduğu tarih 24 Mart
ÖSYM Başkanı Ali Demir konuştukça, ortaya yeni iddialar atılıyor. Demir, adaylara gönderdiği teselli mektubunda, basına verilen kitapçık konusunda aynen şunları söyledi:
“Bu soru kitapçığı, ÖSYM’nin hazırladığı master soru kitapçığı olması gerekirken, gereksiz yere master soru kitapçığından basitçe türetilmiş bir kitapçıktır. Bu soru kitapçığı, sınav bittikten sonra türetildiğinden ve sınava giren hiçbir adaya verilmediğinden hiçbir adaya üstünlük sağlanması söz konusu olmamıştır.”
Yukarıdaki cümleden ne anlıyoruz? Basına verilen kitapçık, sınav bittikten sonra yani sınavın yapıldığı gün olan 27 Mart’tan sonra düzenlenmiş. Oysa ÖSYM’nin internet sitesine girip, bu sınav kitapçığı ve cevap anahtarının oluşturulduğu tarihe baktığınızda karşınıza 24 Mart 2001 Perşembe 09.45-14.20 tarih ve saati çıkıyor. Yani sınavdan üç gün önce hazırlanmış!
Prof. Demir bu iddiaya nasıl bir açıklama getirecek bilmiyoruz. Ama artık çok iyi bildiğimiz bir şey var ki, ÖSYM ile ilgili her bilgiyi en az on defa çek etmek gerekiyor.
Söz konusu tarihleri, gazetemizin teknik servislerine de sorduk. Gözümüzden kaçan ya da yanıldığımız bir nokta var mı diye. Onlar da baktılar, saatler otomatik olarak belirleniyor yani hangi saatte oluşturulduysa, değiştirildiyse hepsi bir bir kaydedilir dediler.
Yanıltıcı tek bir ihtimal olabilir o da ÖSYM’nin takvim ve saat sistemi çalışmıyor ya da yanlıştır. Onun dışında söz konusu iddialar doğru gibi dediler. Bu kez de diğer ÖSYM belgelerinin oluşturulduğu tarihlere baktık. Örneğin önceki gün yayınlanan mektubun oluşturulma tarihini inceledik ve bir anormallik göremedik.
Mektup 12 Nisan 2001 tarihi taşıyor. Oluşturulma tarihi ise 11 Nisan 2011. Yani adaylara gönderilmeye başlanmadan bir gün önce düzenlenmiş...
Master kitapçık?
ÖSYM’nin internet sitesinde basına verilen kitapçığının yanı sıra bir de kendisinden sık sık söz edilen master kitap var. Ve işte onun oluşturulma tarihi: 5 Nisan 2011 Salı. Yani sınavdan 9 gün sonra! Şimdi gelin de işin içinden çıkın!
Açıklamalara göre, master kitabın daha önce, basına verilen kitabın da daha sonra hazırlanmış olması gerekiyordu!..
Ortada sehven de olsa bazı gariplikler var ve bütün bunlar da kafaları karıştırıyor.
Artık zehir hafiyelere bile taş çıkartan velilerden gelen tüm iddiaları yayınlamaya kalksak aylarca sürer. Ve hemen hepsi de ÖSYM’nin açıklamalarından daha inandırıcı...
ÖSYM Başkanı Demir’in hatalar konusunda “sehven“ açıklaması kimilerine inandırıcı gelmese de, inananlar da var. Bunlardan birisi de benim. Hemen her şey öylesine süratle gerçekleşiyor ve üzerinde öylesine büyük bir sınav yükü var ki, zamana karşı yarışıyor. Bu zaman dilimini bizzat kendisinin kontrol etmesi de mümkün değil. Hem işin acemisi, hem de yeni ve çok büyük bir projeyi başlattı. Bir kaç yıl sonra olsa, muhtemeldir ki bu “sehven“ hataların hiçbirisini yapmazdı. Ama şimdi, ne söylese tartışmalı hale geldi.
Şu an kadarki süreçte olduğu gibi bundan sonrası için de yine her kafadan bir ses çıkıyor. Hangi karar alınırsa alınsın hepsi de sancılı olacak ve daha da önemlisi hiçbir karar ne ÖSYM’yi ne de kamuoyunu tatmin edecek. Ama bu arada “sehven“ de olsa söz konusu şifreleme konusunda ciddi anlamda fikir yürütenler var. İşte onlardan birisi de konunun uzmanlarından Ş.S.:
“Sınav uzmanıyım. İşin çamurunda kulaç atan biriyim. Kitapçık hazırlamadan optik okumaya, değerlendirmeden yazılımı dizayn her işin içindeyim.
Herkes tutturdu bir şifre de şifre...
Olayın özü şudur...
Bilgiye gerek duymadan çözümü mümkün kılan her türlü sistemin esas ve gerçek adi kopyadır... Anlaşılıyor ki kopya örtbas edilmeye çalışılıyor. Bilgiye gerek duymadan çözümü sağlayan bir sistem varsa bunun adı kopyadır. Kopya varsa, bunu kullanan mutlaka birileri de vardır.
Bu ancak sınav evraklarından yani verilen cevapların analiz edilmesi ile (Kopya - şifre ile cevapları benzeşik olan adaylar küçük bir yazılım ile saptanabilir) olay bu kadar basittir...
ÖSYM lafı dolaştırıyor. Okunmuş optik formlar ile bilgisayar ortamına alınmış cevaplar arasında fark olup olmadığı, optik formların tekrar okunup iki verinin karşılaştırılması ile çok basit olarak oynama olup olmadığını da gösterebilir. Şimdi de yanlıştan bahsediliyor. Bu nasıl bir yanlıştır ki sistem kendi içinde 30 soruyu çözdürecek kadar bir büyük iç tutarlılığa sahip. Bu sınav kesinlikle iptal edilmelidir.
Küçük bir ilköğretim okulunda bile bir sorunun hatalı okunması veya kopya söylentisi ile okul karışırken ÖSYM ülke çapındaki bir böyle önemli bir sınavda bu şekilde sıyrılamaz. Kopya çekenler, bağımsız bilirkişi heyetinin sınav sonuçlarına el koyması ve verilen cevaplardan yola çıkarak analizler yapması ile ancak bulunabilir.
Bu inceleme yapmadan hiç kimsenin tatmin olma durumu söz konusu olamaz. Bırakın tatmin olmayı, olayın vahametinden rahatsız olmaları gerekir...”
Özetin özeti: İncelenecek daha çok iş var ama kim yapacak?..