Osman Öcalan Taraf gazetesiyle yaptığı telefon görüşmesinde, Türkiye'ye dönüş konusunda devlet yetkilileriyle görüştüğünü, eve döndükten sonra siyasete atılmak istediğini, muhafazakâr demokrat bir çizgiye sahip bir parti kurmayı planladığını söylüyor. Gazete yazarlarından Kurtuluş Tayiz " Osman Öcalan'a yeşil ışık" başlıklı bugünkü (30.10.2009) yazısında Öcalan'ın açıklamalarını ve ve hükümetin bu konuya yaklaşımını değerlendiriyor.
İşte o yazı:
Demokratik açılım tartışmalarıyla birlikte Türkiye’ye dönüş umudu taşıyan isimlerden biri de kardeş Osman Öcalan. 2005’te iktidar mücadelesini kaybedince PKK’yla yollarını ayırmak zorunda kalmıştı. Talabani ve Barzani kontrolündeki bölgede bir süre yeni parti kurma işleriyle oyalandıktan sonra kendi kabuğuna çekildi. Talabani’nin memleketi Köysancak’ta yaşıyor. Talabani’nin korumasında demek yanlış olmaz.
Mahmur ve Kandil’den Türkiye’ye 34 kişilik bir grubun tutuklanmadan girişi, Osman Öcalan’ı da heyecanlandırmış olmalı. Zira uzunca bir zamandır eve dönüş onun da gündeminde. Öyle kuru kuru bir eve dönüş de değil. Siyaset yapmak için önünün de açılmasını istiyor. Tabii sadece kendisi için değil; PKK’dan birlikte ayrıldığı yaklaşık 1500 isim için de bu özgürlüğü talep ediyor. Aklını bu hevesle ne kadar zamandır meşgul ediyor bilemiyorum ama dönmesi durumunda kuracağı bir siyasi partiye İmralı’nın sıcak yaklaşıp yaklaşmadığını öğrenmek için nabız yokladığını biliyorum. Devlet yeşil ışık yakmadan Osman Öcalan’ın değil siyaset yapabilmesi Türkiye’ye dönebilmesi bile imkânsız. Dönmesi için değil ama siyaset yapabilmesi için de İmralı’nın onayına en azından başlangıç için ihtiyaç duyduğu kesin.
Öcalan’ın tutumunu merak ediyorsanız, belirteyim; Osman Öcalan’a, ‘kendisine karışmayacakları’ mesajını göndermiş.
Osman Öcalan’ın Türkiye’ye dönmesi ve parti kurarak siyaset yapması okuyucuya şaka gibi geliyor mutlaka. Bugünkü Türkiye’de ‘gibi’si de fazla, tam bir şaka. Ama yarınki Türkiye’de hiç de kenara atılacak bir olasılık değil. Üstelik PKK etkisindeki Kürt hareketine alternatif olabilecek birkaç seçenekten biri. Bu seçeneğin devletin kapalı kapılarının ardında pişirildiğini daha önce de güvenilir kaynaklardan duymuştum. Bu planın ardında Talabani’nin olduğu da gizlenmiyor. Taraf’a konuşan Osman Öcalan da, “Hükümet Talabani ile anlaşırsa dönerim. Türkiye’de siyaset yapmak istiyorum” diyor.
Peki, Osman Öcalan, yeni bir siyasi parti kurarak Kürt hareketi içinde ciddi bir siyasi güç haline gelebilir mi? Savaşta değil ama barışta, dağda değil ama şehirde Kürtler içinde dikkate değer destek toplayabilir. Talabani ve Barzani’nin de desteğiyle elbette. Bir süredir basına verdiği demeçlerde Osman Öcalan’ın zaten bu role ciddi ciddi hazırlandığını belirtebiliriz. Son dönemlerde basına verdiği her demeçte PKK’ya alternatif, siyasi bir parti lideri gibi konuştuğu, öneriler sunduğu sanırım izleyenlerin dikkatinden de kaçmamıştır. Öcalan neredeyse her sözüne “PKK çözüm üretebilecek bir güç değil” diye başlıyor. Kandil ve Mahmur’dan gelen gruplar için de “göstermelik bir hareket” yorumunu yapıyor. Kardeş Öcalan’ın Kürt sorununun çözümü için önerileri de oldukça ‘makul’ denebilecek nitelikte.
Türkiye’nin yakın tarihindeki önemli dönemeçlerde PKK’nın değişmekte nasıl zorlandığını, ufacık bir eğimde kırılacak gibi olduğunu, bir türlü esnemediğini sanıyorum konuyu takip edenler gözlemleyebilmiştir. Solcu-laik PKK ve DTP çizgisine karşı silahlı mücadele geleneğinden gelen Osman Öcalan liderliğindeki muhafazakâr-milliyetçi bir siyasi çizgi, bölgede önemli bir destek bulabilir. Abi ve kardeş arasındaki rekabetin nasıl sonuçlanacağı bilinmez ama İmralı’nın siyasi mirasını tecrübesiz kardeşine, dolayısıyla Talabani’ye kaptırması o kadar da kolay değil.