Cumhuriyet yazarı Ahmet İnsel, Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala'nın gözaltına alınması ile ilgili olarark "Osman Kavala’nın üç gün önce gözaltına alınması, bağımsız sivil toplum faaliyetlerinin bastırılmasına yönelik politikada yeni bir eşiğin atlanması mıdır?" dedi.
Sivil toplum çalışmalarıyla bilinen iş adamı Kavala, iki gün önce "kısıtlılık kararı olan bir savcılık soruşturması" kapsamında İstanbul Atatürk Havalimanı'nda gözaltına alınmıştı. Polisin, Kavala ile sekreterinin bilgisayarına el koyduğu bildirilmiş, hakkında 7 günlük gözaltı kararı çıkarılmıştı.
İnsel'in "Bir demokrasi kültürü ‘kolaylaştırıcısı’" başlığıyla (21 Ekim 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Bugün Türkiye dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi. Cezaevinde tutuklu ve hükümlü gazeteci sayısı, bu konuda karşılaştırma yapılabilecek Rusya veya Çin’den daha fazla. Tutuklu milletvekili açısından da öyle. Şu anda dünyada parlamento üyesi olup, dokunulmazlığı askıya alınarak ve daha yargı süreci bitmeden tutuklanan bu kadar milletvekilinin olduğu başka bir ülke var mı? Zannetmiyorum.
Bu tutuklama furyasına son dönemde insan hakları savunucuları da dahil edilmeye başlandı. Büyükada’da eğitim semineri sırasında gözaltına alınan, halen tutuklu olan insan hakları örgütleri üyelerinin 25 Ekim’de ilk duruşmaları görülecek.
İddianamenin içinin bomboş ve bunun akıl almaz bir dava olduğunu AKP’ye yakın kalemler de dile getiriyor.
Arkadaşlığımın çok eski tarihlere uzandığı Osman Kavala’nın üç gün önce gözaltına alınması, bağımsız sivil toplum faaliyetlerinin bastırılmasına yönelik politikada yeni bir eşiğin atlanması mıdır? Savcının neden bu gözaltına alma kararı verdiğini, ne ile suçladığını daha bilmiyoruz. Yedi günlük gözaltı süresi içinde savcı ifadesini aldığı zaman, sorduğu sorulardan gözaltına alma nedeni belki anlaşılacak.
Osman Kavala’nın epeydir AKP yanlısı bazı kalemşörlerin, AKP içinde bir hizibin sesi olan internet sitelerinin ve onun arkasındaki “düşünce kuruluşu”nun hedefi olduğu herkesin malumu. Onun yürüttüğü önemli, anlamlı ve başarılı sivil toplum faaliyetlerinden bu çevrelerin rahatsız oldukları belli ama neden rahatsızlık duyduklarını anlamak kolay değil. Bu gibi daha birçok konuda gerçek bir akıl tutulmasının yaşandığı bir karanlık dönemdeyiz.
Osman Kavala ile birlikte bir şey yapmaya 1980 askeri darbesinin bütün aykırı sesleri susturmaya çalıştığı o diğer karanlık dönemde, bir fikri direniş zemini yaratma çabası içinde, İletişim Yayınları’nın kuruluşuyla sonuçlanacak girişimlerde başladım. Kendisi daha sonra yayınevinde ortaklık veya sorumluluk almadı ama otuz yılı aşkın bir süredir yayınevinin faaliyetlerinin çok yakın bir takipçisi oldu. Osman’la yol arkadaşlığımız, eşitlikçi, dayanışmacı, özgürlükçü demokratik ilkelerin hâkim olduğu, farklı kimliklerin barış içinde yaşadığı Türkiye ideali çerçevesinde kesintisiz devam etti.
Osman’ın demokratik kültürün farklı alanlarına katkısını en iyi simgeleyen girişimlerinden biri, kuruluşuna öncülük ettiği ve halen yönettiği Anadolu Kültür AŞ’dir. Toplumsal diyaloğu, barış ve uzlaşma çabalarını ön plana çıkaran, çok farklı kesimlerin kültürel mirası koruma girişimlerine destek veren, kültürel faaliyetlerin taşraya taşınmasına ön ayak olan bir kültür kuruluşu. Hepsinin ortak paydasını, her türlü şiddet, çatışma ve ayrımcılığın dışlanması ve yapılan işlerin kalitesine ve detaylarına büyük özen gösterilmesinin oluşturduğu bir faaliyetler yelpazesi. Bu faaliyetlere katılmış, ürünlerini görmüş olanların hepsi bu değerlendirmelerimi onaylayacaklardır.
Kendisinin her şeyden önce bir itiraz insanı olduğunu, onu az veya çok tanıyanların hepsi kabul eder. Bu yıkıcı, yorgunu yokuşa sürükleme ve işi başından savma amaçlı bir itiraz değildir. Tam tersine büyük bir nezaketle dile getirilen itiraz, ortaya atılan fikrin, yapılan önerinin, etik değerlere bütünüyle saygılı biçimde amacına nasıl daha iyi ulaşabileceğini tespit etmek içindir. Bu da Osman’ı sürekli insanları bir araya getirme, buluşturma, ortaklaştırma arayışına hep itmiştir. Kendisini hiçbir zaman ön plana çıkarmaya çalışmayan, çünkü yaptığı işi bir çıkar arayışından değil, gönülden yapan bir “kolaylaştırıcı”dır. Türkiye sivil toplum faaliyetleri içinde bu nedenle Osman Kavala’nın mümtaz bir yeri oldu ve uluslararası alanda da geniş tanınırlığını bu nitelikleri sağladı.
Osman Kavala şahsen benim çok yakın bir arkadaşımdır. Gözaltına alınması karşısında nesnel bir değerlendirme yapamayacağım düşünülebilir. Ben onunla insan hakları, kültürel haklar, barış, dayanışma mücadelelerinde yan yana olmaktan gurur duyuyorum. Onun kısa zamanda serbest bırakılacağına inanmak istiyorum.