OSTİM Sanayici ve İş İnsanları Derneği (OSİAD) Başkanı Süleyman Ekinci, 1 yıl önce dolar 7 lira iken tonu 600 dolara aldıkları yassı mamul sacın 1000 dolara çıktığını belirterek “Bugün dolar 10 lira. Yani geçen yıl 5 milyon liraya aldığımız ürünü bu yıl 10 milyon liraya almak zorunda kalıyoruz” dedi. Ekinci ayrıca "dövizin bu kadar iniş çıkışlı olduğu, son 3-4 ayda özellikle artışların bizlere satın alma gücü yönünden zararı var. Fiyat veremiyoruz, önümüzü göremiyoruz, yatırım yapmaktan korkuyoruz"
Dünya'dan Maruf Buzcugul'e konuşan Ekinci, Pandemide tedarik güvenliği kaynaklı olmak üzere Türkiye’nin özellikle Avrupa’ya yönelik üretim yönüyle çok avantajlı konuma geldiğini söyleyen Ekinci, “Tabiri caizse Avrupa’ya mal üretmeye başladık ama başta enerji olmak üzere girdi ve hammadde maliyetlerindeki artışlar gibi bir açmazımız var” ifadelerini kullandı.
"Yatırım yapmaya korkuyoruz"
Nihai ürüne dönüştürülüp satılan malzemenin her seferinde daha yüksek fiyata alındığını ifade eden Süleyman Ekinci, “Dolar bazındaki girdilerimizin maliyeti çok yükseliyor. Hem TL karşılığı hem dolar cinsinden. Ana metal sektöründe girdilerin neredeyse yüzde 80’i ithal. Buna rağmen dünyanın en büyük işlem hacmine sahip ülkelerden biriyiz” diye konuştu.
KOBİ’lerin her geçen gün eridiğini dile getiren Ekinci şöyle konuştu:
“Dövizin bu kadar iniş çıkışlı olduğu, son 3-4 ayda özellikle artışların bizlere satın alma gücü yönünden zararı var. Fiyat veremiyoruz, önümüzü göremiyoruz, yatırım yapmaktan korkuyoruz. Hâl böyle olunca, sürdürülebilir kurun olmaması, yatırım iştahımızı azaltıyor, hem de her geçen gün biraz daha fakirleşiyoruz. Ani iniş çıkışlardan tedirgin oluyoruz, rekabet gücümüzü kaybediyoruz. 1 yıl önce dolar 7 lira iken tonu 600 dolar olan yassı mamul (sac) bugün 1000 dolar ve doların fiyatı da 10 lira. Yani geçen yıl 5 milyon liraya aldığımız ürünü bu yıl 10 milyon liraya almak zorunda kalıyoruz."
"Girdileri dövizle alıp, satışı TL'yle yapıyoruz"
Girdileri dövizle almalarına rağmen, satışı TL ile yaptıklarının alını çizen Ekinci, “Satışımızın yüzde 80’ini TL cinsinden yapıyoruz, tahsilatımız ise ortalama 90 gün civarında. Zaten o zamana kadar döviz cinsinden fiyat artışı sürüyor. Biz de aradaki farkı banka kredisi ile sübvanse etmek zorunda kalıyoruz” ifadelerini kullandı.
Tüm fiyat artışlarına rağmen Türkiye’nin diğer ülkelere göre işgücü yönünden daha avantajlı olduğunu belirten Ekinci, “Avrupa, Amerika’dan cevher, hurda getiriyoruz, burada inşaat demirine çevirip tekrar ABD’ye satıyoruz. Fiyatımız pahalı olsa ABD bizden alır mı? Üstelik ambargo ve ek vergilere rağmen hâlen daha ucuzuz” dedi.