-ORTADOĞU'DA BANKACILIK İŞBİRLİĞİ İSTANBUL (A.A) - 28.03.2011 - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Durmuş Yılmaz, Ortadoğu bölgesindeki iş fırsatlarına da ilgi duymakta olan Türk bankalarının, bu süreçte bölge ülkelerinin bankacılık sistemlerinin geliştirilmesinde de önemli katkıda bulunabileceğini bildirdi. Yılmaz, Merkez Bankasının ev sahipliğinde gerçekleştirilen ''Enhancing Shamgen Banking: Türkiye, Suriye, Lübnan ve Ürdün'' başlıklı konferansta, son yıllarda gelişmekte olan ekonomilerin dünya ekonomisi içerisindeki payının arttığını ve bu ülkelerin artan önemine paralel olarak dünya ölçeğinde karar alma mekanizmalarında önemli değişiklikler yaşandığını ifade etti. Gıda ve enerji güvenliğinden küresel finansal sistemin onarılması ve yeniden yapılandırılmasına kadar uzanan geniş bir yelpazede alınan önemli kararların Türkiye'nin de aktif bir üyesi olduğu G-20 bünyesinde alınmasının, dünya ekonomisinin ağırlık merkezinin değişmekte olduğunu gözler önüne serdiğini belirten Yılmaz, G-20'nin artan önemine benzer bir biçimde IMF gibi dünya ekonomisinde önemli bir yere sahip uluslararası kuruluşlarda da Türkiye'nin ve içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkeler grubunun ağırlığının arttığını söyledi. 14. Gözden Geçirme'nin tamamlanmasıyla Türkiye'nin, IMF toplam kotası içerisindeki payında da 2004 yılına kıyasla yüzde 100'den fazla bir artış yaşanmış olacağını hatırlatan Yılmaz, gelişmekte olan ülkelerin uluslararası alanda giderek daha fazla söz sahibi oluşunda son 10 yıldaki güçlü ekonomik performansın ve dünya ekonomisinden aldıkları payın hızla artmasının önemli katkısı bulunduğunu dile getirdi. Gelişmekte olan ülkelerin kendi aralarındaki ticaret hacmindeki artışın, gelişmiş ülkelerden gelen dış talebin zayıf seyrinin olumsuz etkilerini azaltıcı yönde etkide bulunduğunu bildiren Yılmaz, bu nedenle de gelişmekte olan ülkelerin üretim ve istihdam seviyelerinin daha çabuk ve hızlı bir toparlanma sürecine girdiğini anlattı. Durmuş Yılmaz, Türkiye'nin ihracatından en büyük payı alan bölgenin AB ülkeleri olduğunu, bununla birlikte İslam Konferansı Örgütü'ne üye ülkelerin Türkiye'nin ihracatı içerisindeki payının hızla arttığını vurgulayarak, 2000 yılı sonu ile 2010 yılı sonu arasında AB ülkelerinin Türkiye'nin toplam ihracatı içindeki payının yüzde 56'dan yüzde 46'ya gerilerken, İslam Konferansı Örgütüne üye ülkelerin Türkiye'nin ihracatı içerisindeki payının yüzde 13'den yüzde 29'a yükseldiğini kaydetti. -BANKACILIK İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASI- Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, Türkiye'nin, son yıllarda komşu ülkeler ile oluşturmaya çalıştığı ''sıfır sorun'' politikasının, vizelerin kaldırılması yolunda atılan adımlar ve bunların ötesinde bölge ülkeleri arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesi konusunda üstlendiği aktif rolün, içinde bulunduğu coğrafyada gelecekte tüm bölge ülkeleri için olumlu ekonomik sonuçlar doğurabilecek bölgesel işbirliğinin yolunu açtığını söyledi. Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bugün Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası olarak ev sahipliğini yaptığımız bu konferans, kısa vadede Türkiye, Suriye, Lübnan ve Ürdün bankacılık sektörleri arasındaki ilişkinin geliştirilmesi için atılmış bir adım olsa da uzun vadede diğer bölge ülkelerinin de katılımıyla Basra Körfezi, Kızıldeniz ve Akdeniz ile çevrelenmiş olan bölgede bir ortak pazar oluşturulması yönündeki çabalara bir katkı sağlanması beklenmektedir. Diğer yandan Türkiye Bankalar Birliği, Suriye Merkez Bankası, Lübnan Bankalar Birliği ve Ürdün Bankalar Birliği arasında bir bölgesel bankacılık işbirliği anlaşması imzalanacaktır. Söz konusu anlaşma ile 4 ülke bankacılık sistemleri arasında bir işbirliği köprüsü oluşturulması ve bankalar arasındaki iletişim kanallarının geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Böyle bir anlaşma neticesinde bankalarımız arasında oluşacak işbirliği ile bu ülkeler arasındaki sınır ötesi ticaret ve yatırımlar da desteklenmiş ve kolaylaştırılmış olacaktır.'' Ülkeler arasında imzalanan serbest ticaret ve vize muafiyeti anlaşmaları ile 4 ülke arasında oluşturulan stratejik işbirliği konseyine de değinen Yılmaz, bu konferansta imzalanacak bölgesel işbirliği anlaşmasının, önceki anlaşmaları tamamlayıcı ve etkinliğini artırıcı bir rol üstleneceğini bildirdi. 2001 yılında yaşanan ekonomik kriz sonrasında yeniden yapılandırılan Türk bankacılık sektörünün, küresel krizden etkilenmeden çıkabildiğini ve örnek olarak gösterilebilecek sağlam bir yapıda olduğunu kanıtladığını belirten Yılmaz, şöyle konuştu: ''Ortadoğu bölgesindeki iş fırsatlarına da ilgi duymakta olan Türk bankaları, bu süreçte bölge ülkelerinin bankacılık sistemlerinin geliştirilmesinde de önemli katkıda bulunabilecektir. Bununla birlikte faizsiz bankacılık alanında da Türkiye'de faaliyet göstermekte olan katılım bankalarının da ülkeler arasındaki işbirliğine hem katkı sağlayacağını, hem de işbirliğinden faydalanacağını düşünüyorum.''