Cumhuriyet yazarı Özgür Mumcu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "metal yorgunluğu" eleştirileri sonrası AKP'li belediyelerde başlayan istifalarla ilgili olarak "Ortada istifa falan yoktur. Söz konusu olan 'Bedeli ağır olur' tehdidi karşısında korkularından ne yapacaklarını bilemeyen belediye başkanlarının azil kararına direnemeyerek koltuklarını bırakıp kaçmasıdır" dedi.
Özgür Mumcu'nun "İstifanın açıklaması" başlığıyla yayımlanan (28 Ekim 2017) yazısı şöyle:
Sayın Erdoğan, partisinin merkez yönetim kurulunda belediye başkanlarının istifa gerekçelerinin kamuoyuna izah edilmesini talep etmiş. Normal bir demokraside, bir siyasetçi istifa ettiğinde istifa gerekçesini partisinin MYK’si değil bizzat siyasetçinin kendisinin açıklaması gerekir. Ancak AKP’nin metal yorgunluğu operasyonunda gerçekleşen, adı istifa olan bir azil sürecidir.
Ortada istifa falan yoktur. Söz konusu olan “Bedeli ağır olur” tehdidi karşısında korkularından ne yapacaklarını bilemeyen belediye başkanlarının azil kararına direnemeyerek koltuklarını bırakıp kaçmasıdır.
Bu sebeple bu meseleden artık “istifa” diye değil “kovulmak” diye bahsetmek daha doğru olacak. Hem de halkın gözleri önünde sergilenen bir baskı ve tehdit kampanyası sonrasında kapının önüne konmak suretiyle hayata geçirilen, siyasi tarihimize geçecek bir kovulma.
Bu kovulan belediye başkanları artık ağır olan “bedel” neyse onu karşılayamayacaklarını düşünmüş olsalar gerek ki partilerinden istifa edip şehirlerine bağımsız belediye başkanı statüsünde hizmet etmeyi akıllarından dahi geçirememişlerdir.
AKP’deki metal yorgunluğunun aslında Sayın Erdoğan’dan kaynaklandığını düşünenler varsa da ortam seslerini çıkartmalarına uygun değil. OHAL düzeninde Sayın Erdoğan’ın iradesine karşı çıkmanın sonuçlarının ne kadar ağır olabileceğini herhalde bu kovulmuş belediye başkanları çoğu kişiden iyi bilmektedir.
Yüksek ihtimalle, AKP’nin metal işçiliği burada kalmayacak ve zaman içinde başka belediye başkanları ve il yöneticilerine de kapı gösterilecektir. Sayın Erdoğan’ın haklarında hükmü kestiği bu yöneticilerin otoritesinin hiçe sayılacağı ve dolayısıyla belediyecilik hizmetlerini yürütemeyecekleri de ortada.
Bir insan neyin karşılığında kendini bu hallere düşürür akıl alır gibi değil.
Hangi siyasi ikbal, hangi çıkarlar, hangi bağlantılar insanları kendilerine bu şekilde muamele yapılmasına rıza göstermeye iter?
Böylesine bir siyasi aşağılanma ve haysiyet yıkımından sonra insan nasıl çıkar da hiçbir şey olmamış gibi açıklama yapabilir?
Bunları anlamamız mümkün değil.
Belediye başkanlarının “istifalarını” kamuoyuna açıklamak zorunda kalan AKP MYK’sinin işi zor. Ne diyecekler mesela? İşlerini daha da zor kılan etken, görevlerini Sayın Erdoğan’ın arzuladığı gibi yerine getiremezlerse kendilerinin de kovulacaklarını bilmeleri.
Sayın Erdoğan yıpratıcı ve kararlı bir siyasetçi. Ancak bu defa bu özelliklerini partisine karşı kullanıyor. Bu süreç AKP’yi zayıflatacaktır. Bakalım Cumhurbaşkanı’nı güçlendirecek mi?