T24- PBS televizyonunda bir programa katılan Nobel Edebiyat Ödüllü Orhan Pamuk, gündeme dair birçok konuya değindi. Pamuk, "Ergenekon' davalarını ciddiye alıyorum... Türkiye'de laikliğin gerilediğini düşünmüyorum... Türkiye'de ordunun gücünün azaltılmış olmasından mutluyum. Bu Başbakan'ın en başarılı olduğu konu... Gazetecilerin tutuklanması ise kabul edilemez" dedi.
Amerikan PBS televizyonunda ünlü sunucu Charlie Rose'un sorularını yanıtlayan Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, bir soru üzerine, Türkiye'de laikliğin gerilediğini düşünmediğini belirtti.
Türkiye'nin uygar ülkeler topluluğunun bir üyesi olma doğrultusunda ilerlemekte olduğu ana yolu değiştirdiği ve Mustafa Kemal Atatürk'ün çağdaş medeniyetlere ulaşma hedefine ihanet edildiği düşüncesinde olmadığını ifade eden Pamuk, "Ancak (Türkiye) bu süreci biraz yavaş götürüyor. Umduğumuz ölçüde başarılı gitmiyor" dedi.
Pamuk, iktidardaki AK Parti'nin, önceki yönetimlere göre daha dindar politikacılardan kurulu bir parti olduğunu, ancak ülkenin daha dindar bir yapıya doğru gittiğini sanmadığını kaydetti.
Türkiye'deki yaşam tarzı ve kültürel dokuda da radikal bir değişimin yaşanmadığını söyleyen Pamuk, "Laikliğin korunması konusunda kaygılar var, ama bence ülke daha dindar bir hale gelmiyor. Bundan 10-20 yıl önce sokakta içki içen insanlar göremezdiniz" diye konuştu.
'Başörtülü kadın sayısının azlığı ya da fazlalığı kriter olmamalı'
Pamuk, "Ama daha fazla başörtülü kadın görüyorsunuz? Bu bir anlam ifade ediyor mu?" şeklindeki bir soru üzerine, "başörtülü kadın sayısının az ya da fazla olmasının bu konuda bir kriter olmaması gerektiğini" söyledi.
"Benim değerlerim açısımdan, herkes ne istiyorsa onu yapabilmeli" diyen Pamuk, "ordu bize, 'eğer üniversiteye, hastaneye girmek istiyorsanız başörtünüzü çıkarın' dememeli. Türk kadınlarına ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılmamalı.
Benim değerlerim, özgürlükleri, ifade özgürlüğünü, demokrasiyi, laikliği, kültürel ve siyasi değerleri temel alıyor. Bunlara sahip olduğumuz zaman, insanlar hissettikleri doğrultuda davranabilmeli" diye konuştu.
Pamuk, Türkiye'de liberaller ile muhafazakarlar arasındaki çekişmenin de yeni olmadığını, bu durumun yüzyıldır devam ettiğini kaydetti.
'Ordunun gücünün azaltılmasından mutluyum'
Bir soru üzerine, AK Parti'nin ordunun gücünü azalttığını ve bunun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın en başarılı olduğu konu olduğunu ifade eden Pamuk, Türkiye'de ordunun gücünün azaltılmış olmasından mutluluk duyduğunu, ancak bu durumun bazı kesimlerde laiklik konusundaki kaygıları artırdığını belirtti.
Türkiye'de ifade özgürlüğü, hoşgörü, geleneksel kültür ve modernlik arasında her zaman "zigzaglar" olduğunu kaydeden Pamuk, "laiklik konusundaki kaygılar malesef ordunun demokrasiye müdahalesi için zemin hazırlıyor" dedi.
Pamuk, bununla birlikte, Türk halkı olarak laikliği ordunun gücüne ihtiyaç duymadan koruyabilmeleri gerektiğini kaydederek, "ordu lütfen gel, bizi kurtar" şeklinde bir yaklaşım içinde olunmasını doğru bulmadığını söyledi. Pamuk, laikliği korumak için darbe yapmanın Atatürk'ün modern ve açık toplum idealiyle de bağdaşmadığını kaydetti.
'Ergenekon soruşturmasını ciddiye alıyorum'
"Ergenekon" soruşturmasına dair düşüncesinin sorulması üzerine de Pamuk, bu davaları ciddiye aldığını ve darbe girişimlerine dair gazetelerde okuduklarının kendisini ikna ettiğini, Türk halkının da buna ikna olduğunu düşündüğünü belirtti.
Pamuk, Türkiye'nin tarihinde çok sayıda darbe ve darbe girişiminin olduğuna işaret ederek, bu nedenle hakimlerin darbe iddialarını araştırmasını olumlu bulduğunu kaydetti.
'Gazetecilerin tutuklanması kabul edilemez'
Bir soru üzerine Pamuk, Türkiye'de gazetecilerin tutuklanmasını kabul edilemez bulduğunu kaydetti.
Hükümet yanlısı gazetelerin bile bu tutuklamalarını eleştirdiğini söyleyen Pamuk, "Malesef şu anda Türkiye'de 50'den fazla gazeteci cezaevinde. Bu ülkenin en sevilen politikacılarından Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit de hapse girmişti, ama tekrar iktidara geldiklerinde ifade özgürlüğü konusunda reformlar yapmadılar, bunu yapmalılardı" diye konuştu.
Pamuk, geçmişte yazıları ve sözleri nedeniyle kendisi hakkında dava açılmasıyla ilgili soru üzerine, kendisinin durumunun geçmişteki yazarların yaşadıklarına göre daha "hafif" kaldığını ama uluslararası arenada tanırlılığı nedeniyle daha görünür hale geldiğini ifade ederek, "Şikayet etmek, şu ya da bu oldu demek istemiyorum. Geleceğe bakıyorum" dedi.
Türkiye'de seçimler öncesinde partiler arasındaki "siyasi kavgada" kullanılan retoriğin kendisini endişelendirdiğini de kaydeden Pamuk, bunun ifade özgürlüğünden çok fanatizmle alakalı olduğunu belirtti.
Sokaklarda gördüğü insanların bu kavgaya çok fazla girmediğini gözlemlediğini ifade eden Pamuk, hoşgörü ve uzlaşı kültürü, dili ve söyleminin henüz Türkiye'de yerleşmediğini, ancak bunun olacağına dair umutlu olduğunu kaydetti.
'AB'ye karşı kızgınlığı anlıyorum ama bu intikamcılığa dönüşmemeli'
Pamuk, bir soru üzerine, AB'nin Türkiye'ye "ikinci sınıf vatandaş" muamelesi yapmasının Türkiye'de kızgınlık yaratmasını anladığını ama bunun "intikam" düşüncesiyle "madem bizi almıyorsunuz, Arap ülkelerine yönelelim" gibi bir tavra dönüşmemesi gerektiğini dile getirdi. Pamuk, Türkiye'nin Avrupa'dan uzaklaştığı yönünde çok fazla kaygısının olmadığını da belirtti.
"Arap Baharının Türkiye'ye de gelip gelmeyeceğine" yönelik soru üzerine Pamuk, Türkiye'nin "Arap Baharı"na ihtiyacı olmadığını, Arap ülkelerinin bu halk hareketleriyle sadece siyasi değil, kültürel ve sosyal anlamda da daha açık bir yapıya doğru gideceğini düşündüğünü söyledi.
Pamuk, "Türkiye, bir ülkenin Müslüman ve aynı zamanda çoğulcu, laik ve demokratik olabildiğini kanıtlıyor mu?" şeklindeki bir soru üzerine, Türkiye'nin bunu yapmaya çalıştığını ifade ederek, "Türkiye'nin yakında tam demokrasi ve gelişmiş, güçlü bir ekonomi olacağına kuvvetle inanıyorum. Henüz değil, ama o yolda ilerliyor. Bu yolda kendimize güvenimizi kaybetmemeliyiz" dedi.
'Bu ülkeyi seviyorum'
Bir soru üzerine, Türkiye'nin İsrail de dahil olmak üzere tüm Ortadoğu ülkeleriyle dostça ilişkiler geliştirmesi gerektiğini söyleyen Pamuk, aralarında bazı gerginlikler yaşansa da İsrail'in Türkiye'nin düşmanı olması gibi bir durumun sözkonusu olduğunu düşünmediğini kaydetti.
Pamuk, bir başka soru üzerine, Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy'nin Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkmasının geçici bir politika olduğu görüşünü dile getirdi.
Yazar Orhan Pamuk, "neden İstanbul yaşıyorsunuz?" sorusunu da, "Burası benim hayatım, bütün hayatım bu kentte geçti. Evet, üzerimde baskılar var, evet korumayla dolaşıyorum ama bu ülkeyi seviyorum" diye yanıtladı.