Taraf Gazetesi Yazarı Orhan Miroğlu, “Şiddet meselesinde devlete yönelttiğimiz eleştirilerin artık PKK’ya da yöneltilmesi lazım. Devletin şiddetini sorgularken PKK’nın şiddeti de sorgulanmalı. PKK eğer geleceğini düşünüyorsa şiddet meselesinde artık durmalı, soluk almalı. PKK dışındaki tüm grupların tek talebi Kürtlerin artık siyasi temelli işler yapmalarıdır. Bu talep gelecekte güçlenecektir” dedi.
A Haber’de Selin Ongun’un sunduğu “Bi Sormak Lazım” programına konuk olan Orhan Miroğlu Uludere tartışmasıyla ilgili olarak “Devlet kendi şiddetini meşru gösterme çabası içinde” dedi. Miroğlu, “Çatışma yıllarına ait kayıplar ortaktır. Hepimizin yüreğini yakıyor. Savaş skoru gibi gündeme getirmek hepimizin özlemi olan diyalog ve barış amacına hizmet etmez” şeklinde konuştu.
“Kaçakçılık nedeniyle uzvunu kaybetmiş pek çok kişi var"
“Başbakan bize karşı tarafın şiddetinin yarattığı vahim trajedilerden bahsetti. Kaçakçılıktan sanki önemli bir istihbarat veriyor gibi davrandı. O kaçakçıların elinde haritalar olduğunu, bölgede rahat dolaştıklarını ama güvenlik güçlerinin aynı rahatlıkta olmadığını ima etti. Bunu dinleyen Kürt yurttaşlarımız, ben de dahil olmak üzere şunu düşündük: Bugün Urfa’ya, Mardin’e, Nusaybin’e gittiğinizde elini, kolunu, bacağını kaybetmiş çok sayıda kaçakçı bulursunuz. Ailesinin geçimini bu yolla kazanmış insanlar geçmişte çok büyük acılar yaşadı. Bunda bir devlet sorumluluğu var.”
“Devlet kendi şiddetini meşru gösterme çabası içinde"
“Biz ve onlar söyleminden kurtulamıyoruz. Biz ve onlar sosyolojisi yaratılıyor. Bunu yaratan da son 30 yıldır şiddet meselesi. Devlet kendi şiddetini meşru gösterme çabası içinde oldu. Bunun için silaha sarılanlar da bu kültürden çok şey öğrendiler. Devletin şiddeti meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Bunu Başbakan’ı kast ederek söylemiyorum. Asker ve sivil bürokrasi çok önemli bir çaba içerisinde.”
“Her zaman katliamları meşrulaştırmaya yönelik bir çaba olmuştur. Ermeniler söz konusu olduğunda Ruslarla işbirliği yapılması gündeme getirilir. Bu katliam hak edilmiş gibi düşünülür. Dersim’de temel aktör CHP’dir. Böyle bir zihniyet bugün olmasa da miras ona aittir ama bunun yüzleşmeye yakın durmuyor. Seyit Rıza ile Dersim dağlarına çıkan Kürtlerin başına böyle bir şey gelebilir diye bakılıyor. Susurluk raporunda da “Faili meçhuller var ama devlet kendini korumak zorundadır. Bazen rutinin dışına çıkılabilir” deniliyor. Bence bugün Türkiye’de akademik alanda katliamlarla ilgili farklı psikolojiler ve zeminlerle ilgili iyi araştırma yok. Biz henüz katliamdan çıkmış insanların anılarını paylaşıyoruz.”
“Akademimiz hala anlatıları arşivliyor"
Orhan Miroğlu, “Canan Barlas ile Gündem” programına da atıfta bulunarak tarihçilerin yüzleşme açısından adım atması gerektiğini ifade etti.
“Orada genel bir kanaat olarak Türkiye’de yüzleşme konusunda hiçbir şey yapılmıyormuş gibi görülüyor. Sayın İlber Ortaylı “Almanya’da da yüzleşme yok” gibi ifadeler kullandı. Çok değerli tarihçilerimiz Türkiye’de yapılan önemli sorgulamaları göremiyorsa halkın bunu görebilmesi kolay değil. Akademimiz hala anlatıları arşivliyor. Srebrenitza, Ruanda ya da Arjantin ile ilgili çeşitli kitaplar görülebilir.”
Miroğlu'ndan Eymür'e: Bu sözleri duymak daha fazla yürek acıtıyor
Miroğlu, A Haber’de yayınlanan % 100 Siyaset programına konuk olan MİT Kontrterör Dairesi eski başkanı Mehmet Eymür’ün sözlerine de tepki gösterdi.
“Çok önemli emekli bir MİT mensubu Yeşil sorulduğunda çok olağan karşılıyor. Onun gibi yüzlerce kişi vardı. İşlediği cinayetleri devlet için işledi diyor. Bunu duymak yüreği yanan insanlarının daha fazla yüreğini acıtıyor.”
“Kayıplar ortaktır, herkesin yüreği yanar"
“Çatışma yıllarına ait kayıplar ortaktır. Hepimizin yüreğini yakıyor. Savaş skoru gibi gündeme getirmek hepimizin özlemi olan diyalog, barış amacına hizmet etmez.”
“Şu anki üsluptan uzaklaşılmalı"
“Sözler bence çok incitici hale geldi. Meclis çatısı altında “Bu emri hayvanlar verdi” demekle “BDP’li kalleşler” demek arasında kamuoyu vicdanı açısından bir yere varılamaz. Bu üsluptan uzaklaşılmalı. AK Parti’nin yaptığı olumlu şeyleri destekleme pozisyonumuzu sarsıyor.”
“PKK’nın şiddeti sorgulanmalı"
“Şiddet meselesinde devlete yönelttiğimiz eleştirilerin artık PKK’ya da yöneltilmesi lazım. Acıları yarıştırmak anlamında değil, Kürt siyasetine yön verenler devletin bu yöntemlerinden azade olmadılar. İlk çıktıkları dönemdeki saflıklarını korumadılar. Devletin yaptıklarına benzer işler yaptılar. Devletin şiddetini sorgularken PKK’nın şiddeti de sorgulanmalı. Sağda solda bombalar patladıktan sonra siyaset felaket tellallığına dönüşür. PKK eğer geleceğini düşünüyorsa şiddet meselesinde artık durmalı, soluk almalı. PKK dışındaki tüm grupların tek talebi Kürtlerin artık siyasi temelli işler yapmalarıdır. Bu talep gelecekte güçlenecektir.”
“Dink davası gibi araçsallaştırılmaya çalışılıyor"
“Dink davası gibi araçsallaştırılmaya çalışılıyor. Henüz araçsallaştırmanın başındayız. Her şey büyük oranda Başbakan’ın tutumuna bağlı. Araçsallaştırmaya karşı çıkarken ortak vicdan etrafında bu katliamın yüzleşmemizi sağlayacak bir politika üretmeliyiz. Hrant için 50 bin kişi yürüdü ancak bir kere Ergenekon karşıtı söz edilmedi. Bu yüzleşme değil. Olaya benim hep bakış açım 1915’in son cinayetidir. Az çok İttihatçı ve Kemalist gelenekle yüzleşilmeliydi. Mahkemeden bu yapılsaydı daha iyi bir sonuç alınabilirdi. Aynı şey Uludere’de olmamalı. Devletler kendileri ile yüzleşirler.”