Zaman gazetesi yazarı Mümtaz'er Türköne, son dönemde bazı basın organlarında "Orduda paralel tasfiye hazırlığı" iddiasına ilişkin yayınlanan haberlere ilişkin, “Orduda paralel tasfiye” manşetleri, 28 Şubat’ın manşetlerinin tıpkısının-aynısıydı. Propaganda silahlarının kalibresi de mühimmatı da demek ki hiç değişmiyor" yorumunda bulundu.
"Varlığını hukuksuzluğa bağlamış bir iktidar işbaşında" diyen Türköne, "Bu haberler ve düşmanlık, iktidarın ihtiyaç duyduğu hukuksuzluğu sürdürmek için yapılıyor" ifadesini kullandı.
Genelkurmay Başkanlığı'ndan dün yapılan açıklamada 'MGK'da paralel yapıya yönelik tedbir kararları alındı' iddiasına yönelik çıkan haberlerin gerçek dışı olduğu belirtildi.
Mümtaz'er Türköne'nin Zaman gazetesinde "Kurşun yerine müfettiş" başlığıyla yayımlanan (6 Mayıs 2014) yazısı şöyle:
Partizan Medya’da aynı merkezden üretildiği anlaşılan “MGK’da ‘paralel’ temizlik” manşetlerinin üzerine dün Genelkurmay’dan gelen yalanlamayı koymayı deneyin.
İftira atanlarla mağdur edilenler arasında bir ölçü ve denge tutturmak imkânsız. Mazlumların, 28 Şubat’ın kopyası olan bu sistematik kara propaganda ve zulüm karşısında şaşkınlığı normal. Ya bu dev yalan makinesinin dişlileri, vidaları? Bu değirmene kalburla su taşıyanların perişan dünyası?
Tek fark: Güç sahipleri faili meçhul cinayetler gibi, kanlı yöntemlere başvurmuyorlar. Askerler de, bugünün iktidarı da hukuksuzluk üreterek hâkimiyet kurdular. 12 Eylül’e giden yolda “darbe şartlarını olgunlaştırmak” için çok cana kıyıldı. 93’ün “Sessiz Darbe”si, Devlet’i toptan hukuk dışına çıkarttı, cinayet örgütüne dönüştürdü. Bu araçlarla önü açılan 28 Şubatçılar, “Kafes Planı”nda olduğu gibi infaz timlerine kadar oluşturdukları projeden, sermaye-medya desteği ve Demirel’in kritik müdahalesi sayesinde vazgeçtiler. Silahla yönetenler silah kullanır; daha etkilisi silahın namlusunu doğrultup tehdit etmektir.
“Orduda paralel tasfiye” manşetleri, 28 Şubat’ın manşetlerinin tıpkısının-aynısıydı. Propaganda silahlarının kalibresi de mühimmatı da demek ki hiç değişmiyor. Aynı şekilde varlığını hukuksuzluğa bağlamış bir iktidar işbaşında. Bu haberler ve düşmanlık, iktidarın ihtiyaç duyduğu hukuksuzluğu sürdürmek için. Hukukla aranıza ne kadar mesafe girmişse, o evsafta şedit bir düşmana ihtiyacınız var. 28 Şubatçılar iktidar haklarını temellendirmek için nasıl “irtica hayaleti” ürettilerse, bugünün iktidarı da aynı mantıkla “paralel devlet”i tepe tepe kullanıyor. Aynı işi bir silahlı tehditle, diğeri ekonomik araçlarla yapıyor. Hem sopa hem de havuç bu sefer sadece maddi çıkarlardan oluşuyor.
Gazeteleri, gazetecileri ve gazete haberlerini çok ciddiye almayın. Gazeteler para ile çıkıyor, işsiz bir yığın gazeteci var ve “yıkılası viranede evlâd u iyâl bekliyor”. İnsanları suçlamak hem doğru hem de kolay değil. Eli kalem tutan adam demek, şayet babadan kalmadıysa peşinen beş parasız adam demektir. Serbest pazar ekonomisi içinde batmadan ayakta kalabilmek için elinizdeki tek araç kaleminiz. Güçlünün yanında yer almaya mazeretler uydurmak için ayrı bir yeteneğe de ihtiyacınız yok. Gazetelerde çıkan “paralel yapının tasfiyesi” haberlerinin kendisine değil, arkasında işleyen çarklara ve asıl sürüp-gelen kavgaya dikkat etmelisiniz.
Hükümet’in zeytinyağı gibi üste çıkma gayretleri bir kenara, Başbakan’ın emir ve komutası altında fiilen paralel bir ekonomik düzen işliyor. Devletin yasal ekonomik kurumları ve kuralları bu paralel ekonomiyi beslemek için araç olarak kullanılıyor. 17 Aralık soruşturmalarını durdururken Başbakan’ın elindeki asıl güç bu paralel ekonomi idi. Asıl kavgayı, bankaları iflas ettirmeye, şirketleri batırmaya ve piyasa aktörlerini ve medya patronlarını seferber etmeye harcadı. Dün darbecilerin emrinde infaz timleri vardı; bugün müfettişler var. Egemenlik yetkilerini ekonomik alanda kullanan devlet kurumları, iktidarın asıl gücünü ve caydırıcılığını oluşturuyor. Hizaya gelmesi gerekenlerin iki müfettişlik canı var. Kurallar kasıtlı olarak belirsiz ve esnek; arandığı zaman birilerinin açık bulması son derece kolay. Canınıza kastedenlerden emin olmak için zırhlı araçlarda koruma ordusu ile dolaşabilirsiniz. Size güce boyun eğmeyi emredenlerin şirketin kapısına gönderecekleri iki müfettişi nasıl engelleyeceksiniz?
Siyaset bugün daha fazla yoğunlaştırılmış ekonomi demek. Devletin elindeki ekonomik iktidar araçlarının nasıl kullanıldığını takip etmeden gerçekte acımasızca süren hukuksuzluğu takip edebilmek imkânsız. Dün Özal kendi zenginlerini oluşturmuştu; yaptığı sadece birilerinin önünü açmaktı. Bugün olan mutlak bir emir-komuta ilişkisi. Otokrasi siyasetten önce piyasada kuruldu. CHP ve MHP’yi alternatif üretememekle suçlamak haksızlık; zira bu ekonomik hâkimiyete alternatifi hiç kimse üretemez; çünkü Erdoğan’ın gitmesi halk için ekonominin çökmesi demek.
O zaman bugünün gerçek siyasî gündemi: Erdoğan Köşk’e çıkarsa bu gücün ne kadarı elinde kalacak?