2010 yılında İstanbul Narkotik Şube’de gözaltına alınan ve polislerce yapılan işkenceye dayanamayarak hayatına son veren ODTÜ mezunu mimar Onur Yaser Can’ın gözaltı tutanaklarında değişiklik yaptıkları iddia edilen Narkotik Şube Müdürlüğü'nde görevli iki polisin yargılandığı dava dün (28 Haziran'da) görüldü. Duruşmada Onur Yaser Can’ın kız kardeşi Ezgi Sevgi Can sanık polise, ‘Sizin hiç vicdanınız sızlamıyor mu?’ diye sordu.
Evrensel'in haberine göre İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinde 15’inci celsesi görülen Onur Yaser Can davasına ailenin yanı sıra HDP Milletvekili Ahmet Şık ile taraf avukatları katıldı. Tutuksuz yargılanan sanık Polis S.A da davada hazır bulundu. Kimlik tespitinin ardından sanık polisin çapraz sorgusuna geçildi. Avukat Ömer Kavili sanık polisin deneyimli olduğunu ve mahkemeyi kandırma şüphesi bulunduğundan duruşmanın kayda alınmasını talep etti.
Sanık polis, yaptığı savunmada “Tutanaklarda yakalama ve üst aramasının birbiriyle uyumlu olmadığını ve bir maddi hata olduğunu fark ettiğini için sanığı karakola çağırdığını” ifade etti. Avukatların sorusu üzerine sanık polis, bunun bir yöntem olduğunu ve verilmesi gereken evrakların verilmediğini kabul etti.
Onur Yaser Can’ın kız kardeşi Ezgi Sevgi Can ise mahkemede söz alarak, “9 yıldır biz acı çekiyoruz. Bu dava aslında bir değil iki cinayet davasıdır. Onur’un arkasından annem de intihar etti. Karakola geldikten sonra siz 20 gün ne yaptınız da kardeşim intihara sürüklendi? 20 gün boyunca neyi imzaladığını bilmediği için Onur intihar etti. Onur bu salonda en son intihar edecek kişiydi” diye konuştu. Sonrasında sanık polise dönen Ezgi Sevgi Can, ‘Sizin hiç vicdanınız sızlamıyor mu?’ diye sordu.
Duruşma 25 Ekim'de
Mahkeme heyeti, kaybolan imaj kayıtlarını teslim alan görevliler ile ‘server’daki kayıtları yok eden görevliler ve bilirkişi Zafer Kökdemir hakkında suç duyurusunda bulunulması yönündeki talepleri reddetti. Duruşma 25 Ekim tarihine ertelendi.
Ne olmuştu?
28 yaşındaki Mimar Onur Yaser Can, 2 Haziran 2010 yılında İstanbul Harbiye’de uyuşturucu madde satın aldığı iddiasıyla narkotik polisi tarafından gözaltına alındı. Can’ın, götürüldüğü Narkotik Şube Müdürlüğünde şiddet, cinsel taciz ve aşağılamalara maruz kaldığı bildirildi. “Çıkış Doktor Raporu”nun da fiilleri gerçekleştiren polislerin yanında hukuk dışı hazırlandığı iddia edildi. Salıverilmesinin ertesi günü polislerin telefonla arayarak, tutanaklardaki “tarih hatasının düzeltilmesi” gerekçesiyle yeniden emniyete çağrılan ve başkaları aleyhinde ifade vermeye zorlanan Can, üçüncü kez emniyete çağrılınca 23 Haziran 2010’da oturduğu evin balkonundan atlayarak yaşamına son verdi.Oğullarının yaşamını yitirmesinin ardından adalet mücadelesi başlatan Can ailesi, bir sonuç alamadı. Anne Hatice Can, üç buçuk yıl hukuk mücadelesi vermesinin ardından hayatına son verdi.