T24 - Emekli MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, "Bugün önemli olan, Öcalan’ın etkisi ve Türkiye’deki kitle üzerinde ki manevi gücü . Bu devam ediyor. Çıkabilecek fraksiyonların etkisi olamaz" dedi.
Cevat Öneş; Emekli MİT müsteşar yardımcısı, hem devlet hizmetindeyken hem de sonrasında, PKK’nın dağdan inme sürecine en fazla kafa yormuş isimlerden biri. Kürt sorununu Cumhurbaşkanı’yla da görüşen Diyalog Grubu’nun üyelerinden. Dünkü söyleşimizde, PKK’nın silahsızlanmasının ancak yeni anayasa ve demokratikleşmeyle paralel olabileceğini anlattı. 2011’de başlayacak yepyeni bir Türkiye’nin inşasından söz ediyor Öneş:
2011 sonrasına kalsa bile, dağdan inme fiili olarak nasıl olacak?
PKK silahlı gücünü dağdan indirme projesi doğal olarak bir af meselesini de gündeme getiriyor. Burada hiç suça karışmamış olanların, karışmış olanların ve lider kadronun konumu ayrı tartışma konusu. Yeni af kanununun nasıl şekilleneceği, (PKK’nın) siyasete katılımının da formüllerinin çıkarılmasını gündeme getiriyor. Suça karışmamış olanlarda sorun yok. Ancak örneğin suça karışmış olanların affı için, 5 ya da 10 sene siyasetten uzak kalma yasağı gibi toplumsal hassasiyetleri dengeleyici unsurlar var. Ve tabii ki uzun süre dağdan kalmış olanlar için rehabilitasyon meselesi gündeme geliyor.
Devlette bütün bu konularda bir hazırlık var mı?
Olması lazım. Bunlar kapsamlı bir Türkiye projesi içinde düşünülmeli. Mesele Kürt meselesi değil, Türkiye’nin yeniden yapılandırılması meselesi.
Öcalan, son dönemde İmralı’da süregelen temaslar sayesinde örgüt içinde yitirdiği güce ulaştı. Yani devlet Öcalan’ı güçlendirmiş oluyor...
Çözüm taraftarı olan ve silahların bırakılmasını isteyen bir Öcalan, devlet projesinin uygulanması açısından önemli ve sağlıklı. Çünkü zaten 30 yıldır devam eden terörde farklı güçlerin bağlantısı var. Bu tarz müdahalelerin engellenmesi için örgütün demokratik sürece kanalize olmak isteyen bütünlüğünün korunması gerekir. Taksim örneğinde olduğu gibi barıi sürecini engellemek isteyen güçlerin yeni eylemleri çıkabilir. Buna karşı devletin ilgili kurumları ve PKK’da çözüm isteyenlerin dikkatli olması ve bu tarz yapıları deşifre etmesi gerekiyor.
Herkesin ağzında IRA örneğinde olduğu gibi sertlik yanlısı bir fraksiyonun doğabileceği tezi var.
PKK tarihi içinde farklı fraksiyonlar hep oldu ama etkinlik sağlayamadı. Öcalan yönetici olarak konumunu muhafaza etti. Bugün önemli olan, Öcalan’ın etkisi ve Türkiye’deki kitle üzerinde ki manevi gücü . Bu devam ediyor. Çıkabilecek fraksiyonların etkisi olamaz.
O zaman PKK dışı bağımsız Kürt’ler için kötü haber. Örgüt tamamen hakim olacak Kürt siyasetine...
PKK’nın vesayetçi ve otoriter zihniyeti ve Stalinist yapısı tabii ki Kürt siyaseti üzerinde hep tahakküm edici rol oynadı. Ama PKK’ya demokratik siyaset yolunun açılması, ister istemez Kürt siyasi hareketinde çoğulculuğu da ortaya çıkaracaktır. Demokratik siyasete girilmesi durumunda doğal olarak Kürt siyaseti de demokratikleşecektir.
Peki Kürtçe seçmeli ders ya da eğitim ve yeni vatandaşlık tanımına hazır mı Türkiye?
Önümüzdeki süreçte “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı” kavramının hayata geçirilmesi kaçınılmaz bir gelişme. Türk toplumu da bunu benimsiyor. İnfial olmaz, olmaması lazım. Anayasa’nın 66’ıncı maddesinin nasıl değişebileceği de ortada. Kimliği ne olursa olsun burada yaşayanlara “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” denir. Önemli olan anayasa nın “ Türk ” ya da “ Kürt ” lafı geçmeden, hiçbir etnik kimliğe yer vermeden yeniden yazılması. Etnik kimliğe atıf yapmadan eşit vatandaşlık felsefesinde hareket eden bir anayasa...