-Olmadık hayallere kimse kapılmasın ANKARA (A.A) - 03.10.2011 - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, kamu görevlileri ile toplu sözleşme yapabilmek için 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'nda yapılacak değişikliğin hızlı bir şekilde TBMM'ye gelmesi gerektiğini söyledi. İşçi ve işveren sendika konfederasyonlarının genel başkanlarının da katıldığı ''Üçlü Danışma Kurulu'' toplantısının açılışında konuşan Çelik, 9 Haziran-9 Ağustos 2011 tarihinde yapılan toplantıda, Sendikalar ile Toplu İş Sözleşmesi Kanun taslaklarını değerlendirmek üzere bir mutabakata varıldığını hatırlattı. Bu mutabakatın, taslakların teknik komiteler tarafından incelenip, ''anlaşılan'' ve ''anlaşılamayan'' maddeler olarak tasnif edilmesini öngördüğünü anlatan Çelik, teknik komitenin 17-19 Ağustos tarihleri arasında 3 gün bir araya gelerek çalışmalarını tamamladığını ve bu çalışmayı kendilerine sunduğunu hatırlattı. Bu kapsamda, 22 Eylül'de yapılan Üçlü Danışma Kurulunda, sosyal taraflarla 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ile ilgili yaptıkları çalışmada mutabakat sağlandığını ve taslağın tamamlandığını anlatan Çelik, bugünkü toplantıda da Toplu İş Sözleşmesi Kanunu tasarısı üzerinde teknik komitenin yaptığı çalışmanın değerlendirileceğini bildirdi. -Emekli Aylıkları ile İlgili İntibak Çalışması- Daha sonra emekli aylıkları ile ilgili intibak çalışması, taşeron işçilerin kıdem tazminatı ve memurlara toplu sözleşme hakkı verilmesiyle ilgili soruları yanıtlayan Çelik, 4688 sayılı yasaya son şeklini vermek üzere yarın konfederasyon başkanları ile bir araya geleceklerini bildirdi. Büyük ölçüde değişikliğe uğrayan 27 maddenin 25'i üzerinde mutabakat olduğunu, ama 2 madde üzerinde yarın tekrar değerlendirme yapacaklarını kaydeden Çelik, şunları söyledi: ''Ama ne olursa olsun, hangi şekilde olursa olsun, tabii Bakanlar Kurulu süreci var, komisyon süreci var, genel kurul süreçleri var TBMM'de, hızlı bir şekilde 4688 sayılı yasada yapılacak değişikliğin TBMM'ye gelmesini, yasalaşmasını sağlamamız gerekiyor ki en geç kasım ayında toplu görüşme yaptığımız kamu görevlileri ile toplu sözleşme yapabilelim. Bu anlamda bizim hazırlıklarımız tamam. Büyük ihtimalle de yarın bu işi tamamlamış olacağız.'' İntibakın ise ağırlıklı olarak kamuoyunda emekliler tarafından dile getirilen bir kavram olduğuna işaret eden Çelik, bununla ilgili hükümet programında neyin, nasıl yapılacağının açık bir şekilde ifade edildiğini vurguladı. 1980 yılından bugüne emeklilere farklı sistemlerde aylık bağlamadan kaynaklanan, ücretlerde farklılıklar bulunduğuna dikkati çeken Çelik, eşitsizliğin nereden kaynaklandığını tespit etme noktasında çalışmalarını tamamlamak üzere olduklarını bildirdi. Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Yaklaşık 5 milyon 400 bin civarındaki eski SSK emeklisi diyebileceğimiz emeklilerden 2.5 milyonu 2 bin yılından önce emekli olmuş vatandaşlarımız. 2000 yılından önce emekli olan 2.5 milyon vatandaşımızla ilgili farklı aylık bağlama sistemlerinden kaynaklanan sorunun boyutlarını oturup ilgili bakanlıklarla da müzakere edip kademeli bir şekilde bunların nasıl bir şekil alacağını süreç içinde arkadaşlarla paylaşacağız. Yani biz çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak bu konudaki teknik çalışmamızı tamamlama noktasındayız. Daha sonra bunun mali boyutu ve ne olup olmayacağı konusu da diğer bakanlarımızla bir araya gelerek şekil alacak bir konudur.'' -''Kimse olmadık hayallere kapılmasın''- Çelik, aynı konudaki bir başka soruya karşılık, emeklilik sisteminde geçmişte farklı uygulamaların yürürlüğe konulduğuna işaret ederek, şunları vurguladı: ''Buradan çok, yani olmadık hayallere de kimse kapılmasın. Tabloyu bir görmemiz gerekir derken, onu söylüyorum. 1981 yılında 3 bin 600 gün çalışarak emekli olmuş bir vatandaşımız var. Bunun aldığı bir ücret var. 1999 yılında da 3 bin 600 günle emekli olmuş bir vatandaşımız var. Bizim konumuz ne, buradaki farklılık nedir? Farklı aylık bağlamadan doğan farklılıkları bu çerçevede mukayese edeceğiz. Yoksa 1981'de 3 bin 600 gün çalışarak emekli olmuş bir vatandaşımız ile 1998'de de 9 bin gün çalışarak emekli olmuş vatandaşın mukayesesi değil tabii ki. Kendi sistemleri içerisinde aynı gün, aynı ücret, aynı şartlarda çalışmasına rağmen süreç içinde ne gibi farklılıklar oluşmuş, bunu ortaya net bir şekilde çıkarmamız gerekiyor. Takdir edersiniz ki rakamlara girdiğiniz zaman çok ciddi farklılıklar arz ediyor bunlar. Bu teknik çalışma bizim açımızdan tamamlanmak üzere. Bunun uygulaması ve hükümet programında olduğu gibi kademelendirilerek uygulanacağı şeklindeki kademeli uygulama konusu, diğer bakan arkadaşlarımızla bir araya gelerek değerlendireceğimiz bir konudur. Öncelikle biz kendimize düşen, bize düşen sorumluluğu bu konuyla ilgili tamamlayacağımızı kamuoyuyla paylaşmıştık. İşte bu ayın sonuna doğru bu iş bizim açımızdan tamamlanmış oluyor. Bundan sonra da diğer bakan arkadaşlarımızla mali boyutunu, ne olup olmadığını net bir şekilde kamuoyu ile paylaşınca görmüş olacaksınız.'' Kıdem tazminatı ve ''taşeron'' denilen alt işveren konusunun Üçlü Danışma Kurulu'nun gündeminde olmadığını bildiren Çelik, ''Önümüzdeki bu yasal düzenlemelerden sonra yeni takvimler oluşacak. O takvimler çerçevesinde gündeme alacağımız zaman bunu duyururuz, ilan ederiz. O zaman da sosyal tarafların görüşü olmadan, onların görüşü alınmadan bizim bu hassas konularda bir açıklama yapmayı prensip olarak uygun bulmadığımızı ifade ettim'' şeklinde konuştu. Bir başka soru üzerine, bakanlığının önündeki bütün meseleleri diyalog anlayışı çerçevesinde değerlendirmeye, konuşmaya ve tartışmaya açık olduklarını vurgulayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, şöyle konuştu: ''Fakat benim üzüldüğüm, gündemimizde olmayan bir konuyu, ki çalışma sistemimiz de belli, işveren bu konuda görüşünü beyan etmemiş heyetin huzurunda, işçi temsilcisi konfederasyon başkanlarımız görüşlerini beyan etmemiş yine böyle bir toplantıda, benim bakan olarak bu kadar önemli bir konuyu tek taraflı olarak izah etmemin doğru olmayacağı inancı içerisindeyim. Bu diyalog ortamıyla, çalışma sistemimizle bağdaşmayan bir usul olarak diye düşünüyorum. Onun için böyle bir platformda kıdem tazminatının, alt işverenin, tüm konuların dile getirilmesinde yarar var.''