Tempo24-Çin, bu yaz ağustos ayında olimpiyat oyunlarına ev sahipliği yapacak. Fakat Çin hükümeti, oyunların başlamasına kalan sayılı aylarını, görünen ve görünmeyen muhalefet ile uğraşarak geçiriyor. Görünen muhalefet, dünyanın gözü önünde gerçekleşiyor.
Olimpiyat meşalesi, Pekin’e kadar uzanan yolculuğu sırasında geçtiği ülkelerde, benzer protestolar ile karşılanıyor. Görünmeyen muhalefet ise zihinlerde yaşanıyor. Tüm dünyaya uyum ve barış imajı yaymaya çalışan Çin, Lhasa’daki Tibetli göstericilere sıktığı kurşunlardan bu yana, giderek polis devleti ve diktatörlük zamanından kalma görüntüler veriyor. Bu da Çin’in ekonomik hırsına hayranlık duyan ve olimpiyatlar ile daha özgürlükçü bir ülke bekleyenlerde hayal kırıklığı yaratıyor.
Çin polisinin tavrı, ekonomik büyümeyle gelmesi beklenen siyasal özgürlük umudunu söndürüyor. Olimpiyatların Çin’in dünyada yükselişine yardımcı olacağı düşünülüyordu. Fakat yaşanan son olaylar gösteriyor ki, 1989’da demokrasi isteyen kalabalıkların üzerine panzerleri süren Tiran yönetim anlayışında, geride kalan 20 senede pek değişim olmamış.
Oysa Çinliler, ‘Altın Yıl’ olarak değerlendirdikleri 2001’de, uzun çabaları sonucu Dünya Ticaret Örgütü’ne girdiklerinde, yeni bir sayfa açmış kabul ediliyordu. Kimilerince, bu ülkeye özgürlüklerin sızacağı bir kapı aralığıydı. Olimpiyatlar, bunun dev gövde gösterisi olacaktı. Ancak yaşanan insan hakları ihlalleri, Çinlileri dünyaya karşı zor durumda bıraktı.
Geçen ay Lhasa’da çıkan ve 100 Tibetlinin öldüğü iddia edilen olaylardan bu yana artan baskı, ülkedeki diğer etnik azınlıkları da huzursuz ediyor. Uluslararası Af Örgütü bu ay, Pekin Olimpiyatları nedeniyle Çin’deki insan hakları ihlallerinin arttığını öne süren bir rapor yayımladı. Örgüt, raporda Çin’in ağustos ayındaki oyunlar öncesi dünyaya istikrarlı ve uyumlu bir ülke resmi vermek için, insan hakları savunucularını susturduğunu ve hapse attığını iddia ediyor.
İnternette muhalif avı Ülkedeki baskı bir dalga gibi her alana yayılıyor. Sokaklarla sınırlı kalmayan baskı, siber âleme de sıçramış durumda. Hükümet yetkilileri, 210 milyon internet kullanıcısını göz hapsinde tutuyor. Siber polisler, muhaliflere göz açtırmıyor. Binlerce site, devlet tarafından bloke edildi. Hükümet, bu ay Pekin eyaletlerinde ayaklanan binin üzerindeki isyancının, ‘ülkenin huzur ve düzenini bozma’ suçundan yargılanacağını duyurdu. Bu da Tibet ve Batı Çin’de devam eden protestolara karşı yapılan misillemelerin vahşileştiğini gösteriyor. Uluslararası Af Örgütü raporunda, Pekin’deki baskıların sadece insan hakları eylemcilerine karşı değil, dilencilere ve hatta şehrin ileri gelenlerine karşı da arttığını belirtiliyor. Polis, organizasyonlara katılan eylemcileri fişliyor. Hazırlanan bu listeler, eylemlerden önce fişlenenleri gözaltına almaya yarıyor. Olimpiyat ateşinin 20 ülkeyi kapsayan yolculuğa çıkacağı gün yaşanan olay ise Çin’deki atmosferin özeti niteliğinde: Yunanistan’da olimpiyat ateşinin yakıldığı gün, Çin mahkemesi, işsiz vatandaşı Yang Chun Lin’i, “Olimpiyatlar yerine insan hakları” dediği için beş yıl hapse mahkûm etti.
Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Qin Gang, Pekin Olimpiyatları için ateşin taşınmasını engelleyecek her tür girişimi ‘yüzkarası’ olarak nitelendirdi. Bu açıklamaya karşın protestolar olimpiyat meşalesinin geçtiği her şehirde yaşanıyor. İlk protesto Atina’da gerçekleşti. Her seferinde olduğu gibi, meşale bu yıl da olimpiyat oyunlarının doğduğu yer olarak kabul edilen Atina’da yakıldı. Meşale, antik Kalimarmaro Stadyumu’na getirilirken, “Tibet’e özgürlük” sloganları ile karşılandı. Olaylarda, Yunan polisi dört kişiyi gözaltına aldı. Meşalenin üçüncü durağı olan İstanbul da ilk kez protestolara sahne oldu. Sultanahmet Meydanı’nda, Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin bağımsızlığını savunan grup eylem yaptı. Meşaleye ulaşmak isteyen bir kişiyi polis etkisiz hale getirdi.
Meşale iki kez söndü Protestoların Londra ayağı, olimpiyatların, “Daha hızlı, daha yüksek ve daha güçlü” sloganını akla getirdi. Protestocular, meşaleye ulaşma konusunda İstanbul’dakilerden daha kararlıydı. Protestocular ile güvenlik görevlileri arasında büyük mücadele yaşandı. Güvenlik görevlileri, Pekin’e giden yolda meşaleye halel getirmemek için protestoculara karşı daha hızlı koştu, meşaleyi daha yukarıda taşıdı ve daha güçlü savundu. Londra’da gözaltına alınanların sayısı 37’diydi.
Bugüne kadar en şiddetli protesto Paris’te yaşandı. Meşale, Paris’e ulaşsa da neredeyse gören olmadı. Etrafında polis ve itfaiyecilerden oluşan etten bir duvar vardı. Buna rağmen, protestocular meşaleyi iki kez söndürmeyi başardı. Bunun üzerine, Paris turu kısa kesilirken, meşale de otobüsle taşınmak zorunda kaldı.
Amerika’da, nüfusunun büyük bir kısmı Çinli olduğu için ateş San Francisco’ya uğradı. Meşale şehre varmadan, muhalifler, “Çin’in kanlı meşalesini evinde bırakın” sloganlı eylemlerine başladı. Turdan bir gece önce, protestocuların öznesinde ünlü aktör Richard Gere vardı. Gere, karanlığı mumları ile aydınlatan protestoculara katılarak, “Çin, meşaleyi Tibet’e götürerek sahte bir barış ve uyum izlenimi vermeye çalışıyor” dedi. Bir gün sonra şehirdeki meşale turu ise köşe kapmacayı andırıyordu. Meşalenin şehir turunda, Paris’teki protestoculardan ağzı yanan güvenlik görevlileri, çareyi güzergâhı değiştirmekte bulmuştu. Meşaleyi taşıyanlar, turun hemen başında bir depoya girdiler ve daha sonra planlanan güzergâhın dışında, şehrin bambaşka bir yerinde ortaya çıktılar.
Ateş bekçileri Peki bundan sonra meşalenin yolunda neler yaşanacak? İddialardan biri; meşale, geçeceği 15’inci ülkede, yani Endonezya’nın başkenti Cakarta’da kaçırılacak. Bundan önce başına gelenler düşünüldüğünde, bu iddia imkânsız durmuyor. Çin hükümetinin meşalenin başına diktiği ‘Ateş Bekçileri’, bu iddianın varlığını kuvvetlendiriyor. Pekin, meşalenin güvenliğini sadece geçtiği ülkelerin emniyet birimlerine bırakmayıp kendi görevlendirdiği ‘Ateş Bekçileri’ni devreye sokuyor. Meşalenin geri kalan yolunda, sadece Kuzey Kore’nin Pjöngjang şehrinde protesto beklenmiyor.
İkinci iddia, insanın kanını donduracak cinsten. Olimpiyatlar sırasında oyunlara katılacak sporcuların, ayrılıkçı ve radikal Doğu Türkistan İslamcı Hareketi tarafından kaçırılacağı iddia ediliyor. Çinli yetkililer, geçen hafta bu yönde hazırlık yapan ayrılıkçı Uygur kökenlilerden oluşan ‘terör hücreleri’ni ortaya çıkardıklarını açıkladı. Uygurlu protestocular ise Çinli yetkilileri, terör saldırısı bahanesi ile bölge halkı üzerinde baskı kurmakla suçluyor.
Üçüncü iddia, aslında buna iddiadan çok belirsizlik demek daha doğru olur, meşalenin Pekin’e giriş tarihi ile ilgili. Protestocuların olimpiyat meşalesine alternatif olarak iki meşale hazırladığı biliniyor. Meşalelerin biri ‘İnsan Hakları’ diğeri ise ‘Tibet'e Özgürlük’ ismini taşıyor. Bu iki meşalenin olimpiyat ateşi ülkeye gelmeden birkaç gün önce Çin’e gireceği iddia ediliyor. Uluslararası Olimpiyat Komitesi, Londra ve Paris protestolarından sonra, geleneksel olimpiyat meşalesi turunu kısa kesebileceğini açıklamıştı. Bu açıklama, meşalenin Çin’e girişini belirsiz bir tarihe itiyor ki, bu da protestocuların meşalesi ile rekabet olduğu hissini kuvvetlendiriyor.
Meşalenin yolu kısaldı Yolun bundan sonrası için bilinen tek gerçek, meşalenin Hindistan’da çok kısa bir yol kat edeceği. Ateşin yolculuğu sadece üç kilometre sürecek. Yoğun önlemler altında, Başkanlık Sarayı’ndan ünlü Hindistan Kapısı’na kadar gerçekleşecek yolculuğa, 150 kadar spor, politika ve Bollywood yıldızı davet edildi. Fakat aralarında sadece 15’i olimpiyat ateşini taşımaya razı oldu. Hindistan’ın ünlü Budist futbolcusu Bhaichung Bhutia, görevi reddederken, “Tibet üzerine oynanan oyunları doğru bulmuyorum ve meşaleyi taşımayacağım” dedi.
Çin hükümetinin Tibet’e kanlı müdahalesi sonrası, Tibetlilerin olimpiyatları bahane ederek dertlerini tüm dünyaya haykırmak isteyecekleri bir sır değildi. Çin hükümeti, meşale yola çıkarken Batı dünyasında protesto ile karşılaşacağını tahmin etmiyordu. Tüm uyarılara rağmen olimpiyat meşalesini planladıkları güzergâhta yola çıkardılar; ama esas sır burada: Meşale yolun sonunda olimpiyat ateşini mi, yoksa Çin’i mi yakacak?
Çin-Tibet sorunu nasıl başladı?
Tibet sorunu, 1950 yılında Çin’in bu bölgeyi işgal etmesiyle başladı. Tibet’in dini ve siyasi lideri Dalay Lama, o tarihte henüz 15 yaşındaydı. Dünya gündemine giren işgal sonrası Çin, Tibet’e özerklik statüsü vererek; dini, kültürel ve politik işlere karışmayacağını duyurdu. Buna karşın, yayılma ve baskı politikası uygulayıp Tibet kültürünü tehdit edince; Dalay Lama, 1959’da Çin’e karşı ayaklanma başlattı. Çin hükümeti isyanı kanlı bir şekilde bastırdı. Dalay Lama, akan kanı durdurmak için Hindistan’a kaçtı.
Tibetliler, 2008 yılında o kanlı olayları, anmak ve protesto etmek için mart ayı başında Çin yönetimi karşıtı gösteriler düzenledi. Çin hükümeti, protestoculara ateş açarak karşılık verdi ve 100’e yakın Tibetli öldü. Çin, bu gelişmenin üzerine, meşalenin güzergâhına Tibet’i alınca eleştirildi. Protestocular, meşalenin Tibet üzerinden Pekin’e getirilmesine karşı çıktı. Dostluk simgesi olimpiyat oyunları meşalesinin bu güzergâhı izlemesini, Tibet’in işgaline ve insan hakları ihlallerine destek olarak algılıyorlar. Bu yüzden meşale, ‘Bağımsız Tibet’ sloganıyla uğradığı ülkelerde protesto ediliyor. Çin ise güzergâhı değiştirmemekte ısrar ediyor.
Meşalenin Pekin Yolu
Uluslararası meşale turu Yunanistan’da başlayıp Pekin’de son bulacak
1 31 Mart Pekin, Çin
2 2 Nisan Alma Ata, Kazakistan
3 3 Nisan İstanbul, Türkiye
4 5 Nisan St. Petersburg, Rusya
5 6 Nisan Londra, İngiltere
6 7 Nisan Paris, Fransa
7 9 Nisan San Fransisco, ABD
8 11 Nisan Buenos Aires, Arjantin
9 13 Nisan Daressalam, Tanzanya
10 14 Nisan Maskat, Umman
11 16 Nisan Islamabad, Pakistan
12 17 Nisan Yeni Delhi, Hindistan
13 19 Nisan Bangkok, Tayland
14 21 Nisan Kuala Lumpur, Malezya
15 22 Nisan Cakarta, Endonezya
16 24 Nisan Canberra, Avustralya
17 26 Nisan Nagano, Japonya
18 27 Nisan Seul, Güney Kore
19 28 Nisan Pjöngjang, Kuzey Kore
20 Ho Şi Minh, Vietnam
Mustafa Sapmaz / TEMPO