T24 - Yaşananları "sergilenen bir oyun", bu "oyunun" adını da "Tarikatlara dokunma yanarsın" olarak tanımlayan Cumhuriyet gazetesi yazarı Hikmet Çetinkaya, süreçteki amacın 2011 yılında gerçekleştirilecek genel seçimlerde AKP'nin yeniden iktidar olması olarak belirtiyor.
T24.com.tr haber portalında yayınlalan İsmailağa cemaatine bağlı bir
işadamının, kimi AKP’li bakanlarla yaptığı telefon görüşmelerine dikkat çeken Çetinkaya, "liberal tayfanın", “askeri vesayete hayır” derken, “sivil vesayetin” Türkiye’de nasıl egemen olduğunu görmezden geldiğine dikkat çekiyor.
Şu anda yaşadıklarımız bir yargı kavgası değil, AKP iktidarının yüzde
30’ların altına düşen oy oranına ivme kazandırmak için tarikatlarla
çokuluslu ABD’li şirketleri koruma eylemi olduğunu iddia eden Çetinkaya, tutuklanan Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in avukatı Turgut Kazan'ın "Olayın iki temel nedeni var: Cemaatler ve İliç’teki altın madeni...” sözlerine de dikkat çekiyor.
Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Hikmet Çetinkaya'nın kaleme aldığı "Olayın Gerçek Yüzü..." (20 Şubat 2010) başlıklı yazısı şöyle:
Olayın Gerçek Yüzü...
Sergilenen oyunun senaryosu çok önceden yazıldı...
Oyunun adı önceden konuldu:
“Tarikatlara dokunma, yanarsın!”
Oyunun sahnelenmesinin nedeni, AKP iktidarının bir yıl sonra yapılacak genel seçimlerde yeniden iktidar olması.
Neoliberal-İslamcı-tarikatçı AKP’nin ABD destekli senaryosu bu kez tutar mı?
Tüm sorun burada!
Doğan Akın’ın T24.com.tr haber portalı, İsmailağa cemaatine bağlı bir işadamının, kimi AKP’li bakanlarla yaptığı telefon görüşmelerini yayınladı.
AKP 2002 yılında iktidara geldi. Bu süreçte tarikatlar devletin önemli kurum ve kuruluşlarında etkin oldu.
Neden bu etkinlik gözden kaçırılıyor?.. Dinci, tarikatçı ve yandaş medya olayın üzerini örtmek için “demokrasi ve özgürlük” bayrağını elinden bırakmıyor?
Bizim sözde liberal tayfa, “askeri vesayete hayır” derken, “sivil vesayetin” Türkiye’de nasıl egemen olduğunu görmezden geliyor.
Ben yıllardır “ne askeri ne de sivil vesayet” diyorum...
Cumhuriyet’in temel ilkelerinin korunmasından, laik demokratik bir hukuk devletinden yanayım.
***
Şu anda yaşadıklarımız bir yargı kavgası değil, AKP iktidarının yüzde 30’ların altına düşen oy oranına ivme kazandırmak için tarikatlarla çokuluslu ABD’li şirketleri koruma eylemidir.
Tutuklanan Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in avukatı Turgut Kazan ne diyor:
“Olayın iki temel nedeni var: Cemaatler ve İliç’teki altın madeni...”
Senaryonun bu iki ayağını unutmamak gerekiyor...
Dağlarımızı, ovalarımızı, “çokuluslu altın avcıları”na teslim eden bir siyasal iktidar, asıl gücünü bu yabancı şirketlerden alıyor.
Tarikatların “çokuluslu altın avcıları”yla ilişkisi olduğu, öteden beri bilinen bir gerçek...
Tam bu noktada akla şu soru geliyor:
“İliç’teki altın madenini işletmeye hazırlanan ABD’li altın şirketinin gizli ortakları arasında AKP’ye yakın bazı kişiler gizli ortak mıdır?”
Erzincan Başsavcısı Cihaner, İliç’teki altın madenini işleten ABD’li şirketin çevreye zarar verdiği gerekçesiyle İliç Savcısı Bayram Bozkurt’a “Soruşturma açın” demiş midir?
***
Anlattığım gelişmelerden sonra Erzincan Başsavcısı Cihaner’le İliç Savcısı arasında iplerin koptuğu konuşuluyor...
Çünkü Cihaner, İliç’teki altın madeni olayına el koymuştur, soruşturmayı kendisi yapmıştır.
ABD’li şirket ve şirketin gizli ortakları telaşlanır.
Adalet Bakanlığı olaya el koyar ve Cihaner’den soruşturma dosyasını ister. Cihaner hazırladığı dosyayı bakanlığa gönderir.
Olayın ikinci ayağını daha önce yazdım... İsmailağa cemaati soruşturması...
Burada üzerinde durmak istediğim nokta, İliç Cumhuriyet Savcısı Bozkurt’un durumu.
Başsavcı Cihaner, 7 Nisan 2009’da Adalet Bakanlığı’na gönderdiği fezlekede, İliç Savcısı Bayram Bozkurt için bazı suçlamalarda bulundu.
Fezlekede, İliç’teki altın madeniyle ilgili yürütülen suçlamada Savcı Bayram Bozkurt’un ABD’li şirketten “rüşvet istediği” bilgisi yer aldı.
***
Savcı Bozkurt, Adalet Bakanlığı’na verdiği 12 sayfalık savunmasında bu iddiayı şöyle yanıtladı:
“Şirketten aylık 4 bin lira almadım. Gelirim bana yetmektedir. Böyle bir gelirim olsa, kredi kartı borcunu öderdim.”
Savcı Bozkurt, ayrıca hakkında soruşturma yürüten İlhan Cihaner’i “Ergenekoncu” olmakla; kendisini şikâyet eden köylüyü “Ergenekon” adına tarihi eser kaçakçılığı yapmakla, rüşvet savına tanıklık yapan eski İl Jandarma Komutanı Recep Gençoğlu’nu “PKK saldırılarına göz yummak”la; Jandarma İstihbarat Komutanı Şenol Bozkurt’u “Ergenekon adına uyuşturucu ve silah kaçırmak”la suçladı.
Adlarını verdiğim kişiler şu anda “Ergenekon”dan tutuklu...
Savcı Bozkurt ise İliç’ten Tunceli’nin Mazgirt ilçesine atandı.
***
Savcı Cihaner’in, 1998’de Şırnak’ın İdil ilçesinde genç bir savcıyken JİTEM’in ve faili meçhul cinayetlerin üzerine gidip suçluları ortaya çıkardığını dün yazdım, bugün de yineliyorum.
Savcı Cihaner, bugün ise Ergenekon’dan gözaltına alınıp tutuklanıyor.
Dinci, tarikatçı ve yandaş medya dört yıl önce Cihaner için “Cesur savcı” diye yazılar döktürüyordu, şimdi ise Ergenekoncu olarak suçluyor...
Yemezler!