"Ergenekon" davasının tutuklu sanıklarından avukat Kemal Kerinçsiz, savunmasının dördüncü gününde iddianamede kendisiyle ilgili telefon kayıtlarına açıklık getirdi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada savunmaya devam eden Kerinçsiz, bu davanın sanıklarından Muammer Karabulut ile telefon görüşmesinin ayrıntısını anlattı.
Kerinçsiz, Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'a "Sayın" demesi ile ilgili yaptığı şikayet hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, itiraz üzerine kararın Sincan Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kaldırıldığını belirterek, dosyanın TBMM'ye gönderildiğini kaydetti.
Bu olayın ardından, Azerbaycan Devleti'nin davetlisi olarak Bakü'de düzenlenen 11. Türk Dünyası Kurultayı'na katıldıklarını belirten Kerinçsiz, burada ilk kez karşılaştığı Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi'ni kararından dolayı tebrik ettiğini, kararından sonra baskı görüp görmediğini sorduğunu, hakimin de bazı milletvekillerinden baskı gördüğünü anlattığını söyledi.
Kerinçsiz, iddianamede, Muammer Karabulut ile telefonda bu konuya ilişkin yaptığı görüşmenin yer aldığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Savcı'nın bu konuşmayı hiç bir suç unsuru olmadığı halde iddianameye koyması, nasıl bir düşüncesizlik içerisinde olduğunu göstermektedir. Kafasında kurduğu oyunu olgunlaştırmak için kimsenin mesleği, geleceği ve hayatı önemli değildir. Basit bir konuşmaya iddianamede yer vererek, meslektaşına boş yere zarar verme ihtimalini düşünmemesi, Savcı'nın ruh halini de ortaya koymaktadır. Savcı yok yere kendi meslektaşını bile harcayabiliyor. O adil hakimlere en fazla sizin ihtiyacınız olacak. Siz onlardan adalet dilemek zorunda kalacaksınız."
Açıkladığı düşüncelerin suç olamayacağını kaydeden Kerinçsiz, "Olabilir, darbe fikrini benimseyebilirim. Bu da suç değildir. Hukuk düşünceye müdahale edemez. Ben milletin iradesinden yanayım" dedi.
"Ergenekon" soruşturması sırasında Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz ile çok kere tartıştığını, Öz'ün şahsına duyduğu kin ve garezden dolayı mahkeme huzurunda olduğunu savunan Kerinçsiz, nezarette sağlıksız koşullarda kaldığı için idrar yollarını üşüttüğünü, aylarca tedavi gördüğünü anlattı.
Kerinçsiz, iddianame "Sözde TSK" şeklinde bir ifadenin yer aldığını ifade ederek, "Türk Silahlı Kuvvetlerinin sözdesi olur mu? Bir savcı bunu nasıl yazabilir" diye konuştu.
Yaptıkları basın açıklamalarına emekli subayların katılması nedeniyle bu etkinliklerinin "örgüt suçu" olarak nitelendirildiğini kaydeden Kerinçsiz, telefon konuşmalarının hiç bir yerinde şiddet ve şiddete çağrı yapmadığını, telefon tapelerine bakıldığında, konuştuğu kişilerle örgütsel bağlantının olmadığının görüleceğini ileri sürdü.
'Dink'in öldürülmesine üzüldüm'
Kerinçsiz, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yazarlar Elif Şafak ve Orhan Pamuk ile Fener Rum Patrikhanesinin kapatılmasına ilişkin açtığı davalar nedeniyle yaptığı basın açıklamalarının yer aldığı görüntüleri duruşma salonundaki LCD ekrandan gösterdi.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink aleyhine 3 ayrı dava açıldığını anımsatan Kerinçsiz, Dink'in bunların birinden ceza aldığını, diğer iki davanın ise ölümü nedeniyle düştüğünü söyledi. Kerinçsiz, yaptıkları bu başvuruların içinin boş olmadığını, Anayasa'nın 36. maddesi ve Avukatlık Yasası'nın tanıdığı hakkı kullanarak dava açtığını ifade etti.
Dink'in ölümünden büyük üzüntü duyduğunu dile getiren Kerinçsiz, "Bir insanın katli bütün insanlığın katli anlamına gelir. Bizim dinimiz cinayeti men etmiştir. Yaşama hakkı da evrensel hukuk kuralları ile güvence altına alınmıştır. İnsan öldürmenin savunulacak yeri yok. Bu cinayet sebebi ne olursa olsun kabul edilemez. Cinayetle yaşam hakkı ihlal edilmiştir" dedi.
Bu cinayetin Türkiye'ye büyük zarar verdiğini, Türk milletine ağır darbe vurduğunu kaydeden Kerinçsiz, "Bu cinayetten kimler istifade etmiştir? Bu cinayet hangi toplumsal menfaatlerin yolunu açmıştır? Aradan 2 yıl geçti. Bu cinayetten en fazla yararlananların, Ermeni diasporası olduğuna her zaman inanmışımdır. Türk insanının duygusallığı su götürmez bir gerçektir. Ancak bu ölen bir kişinin geçmişte yaptıklarını ve eserlerini de ortadan kaldırmaz. Dink hem soykırımı başından beri savunmuş hem de Türk milletinin kimliğine doğrudan hakaret etmiştir" diye konuştu.
Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Kemal Kerinçsiz'in savunmasına ara vererek, duruşmayı yarın saat 09.30'a bıraktı.
Güney'e kötü muamele iddiası
Bu arada sabah saatlerinde mahkeme tarafından avukatlara verilen MİT'in gönderdiği Tuncay Güney mülakatına ilişkin CD'nin mülakat dökümü incelendiğinde, mülakatı gerçekleştiren görevliler tarafından Güney'e kötü muamele yapıldığı iddia edildi.
Mahkemenin de 3 Nisan Cuma günü Güney'e yapılan kötü muameleden dolayı görevliler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduğu belirtildi.