Geçen hafta anjiyo olan ve istirahat eden Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin yerine bugün MHP grup toplantısında partililere hitap eden MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, İmralı notları kitabında yer alan bazı iddialar üzerinden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a sorular yöneltti. Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde 2013 yılında geçtiği öne sürülen görüşmelere göre Erdoğan'ın "Apo ile anlaşmışım; tek bir kırmızı çizgim var o da Suriye'dir diyor" ifadelerini kullandığı öne sürülmüştü. Vural, bu iddialarla ilgili "Öcalan'la hangi konuda anlaştınız; çıkın açıklayın" dedi.
MHP'de, 1997'den beri genel başkanlık koltuğunda oturan Devlet Bahçeli'nin yerine ilk kez başka birisi partililere hitap etti.
Oktay Vural'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Terör örgütüne karşı yürütülen mücadele muhakkak başarıya ulaşacaktır. Buna inancımız tamdır ancak yeter ki devletimizi yönetenler yine gaflete kapılmasın.
Vatandaşımızın akrebin elini soktuğunu biliyor da, bu akrebi kim soktu, kim korudu? Analar ağlamasın diyerek İmralı'daki akreple görüşmeleri başlatan kimdi? PKK'yı aklayanlar kimin yandaş yazarıydı? PKK'nın şehirlere dolmasına göz yumarken bu akrebin milleti sokacağı bilinmiyor muydu? Bugüne kadar PKK'yla görüşerek, terörü cesaretlendiren kim?
Güvenlik güçleri PKK operasyonu yapmak istemiş, AKP buna direnç göstermiştir. Geldiğimiz noktada herkes kimin sorumlu olduğunu gayet iyi bilmektedir.
Hendekleri kapatarak PKK'yla mücadele ettiklerini söyleyenlerin pazarlık yaptıkları ortaya çıkmıştır. Bu ülke bir başbakan yardımcısının terörist başını şahit gösterdiğini de görmüş oldu.
AKP Genel Başkan Yardımcısı, bir PKK marşı ile ayağa kalkmıştı, teröristlere saygı duruşunda bulunmuştur. İktidarı da, anamuhalet partisi de saygı duruşunda bulunmaktadır. Aralarında adeta bir bayrak yarışı vardır. İkisinde de milli kimlik hassasiyeti yok. Bütün bunları göze aldığımızda bütün bunlar hangi üst aklın eseridir diye sormak gerekmez mi? Terörle mücadele parantez içine alınamaz.
Herkes yaptığından veya yapmadığından sorumludur. Terörle mücadele devam etmelidir. Kanlı terör örgütünü görmeyenler onla müzakere sürecini başlattı. Bu sürecin tekrar önümüze konmasına izin vermemek gerek. Alın bunu çöp kutusuna atın.
Sayın Cumhurbaşkanı'nın Leyla Zana ile görüşmesini çözüm sürecini tekrar ısıtma süreci olarak görüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı "Türk Milleti" diyemeyen biriyle ne görüşebilir? Gelin bundan vazgeçin. Terör örgütü uzantılarıyla görüşmeyin. PKK bölücü, aşağılık bir terör örgütüdür.
Vatandaşımızın akrebin elini soktuğunu biliyor da, bu akrebi kim soktu, kim korudu? Analar ağlamasın diyerek İmralı'daki akreple görüşmeleri başlatan kimdi? PKK'yı aklayanlar kimin yandaş yazarıydı? PKK'nın şehirlere dolmasına göz yumarken bu akrebin milleti sokacağı bilinmiyor muydu? Bugüne kadar PKK'yla görüşerek, terörü cesaretlendiren kim?
Bunca meşakatin bir müsebbibi olmalıdır. Hükümet tarafında utanma, arlanma görebiliyor musunuz? Her rezaleti kandırılmış olduklarına bağlayan sorumluluk sahibi bir ahlak adamı görüyor musunuz?
Her şey zamanla ortaya çıkıyor. Türkiye bu süreçte vahim hatalar yaptı. İmralı tutanaklarının bir kısmı ortaya çıkmıştır. Bunları bir gazete yayımlamıştır.
Bebek katiliyle ne konuşulmuştur, ne anlaştınız; bunları açıklayın. AKP, İmralı canisinin örgütü yönetmesine göz yummuştur. Güvenlik güçleri PKK operasyonu yapmak istemiş, AKP buna direnç göstermiştir. Geldiğimiz noktada herkes kimin sorumlu olduğunu gayet iyi bilmektedir.
Hendekleri kapatarak PKK'yla mücadele ettiklerini söyleyenlerin pazarlık yaptıkları ortaya çıkmıştır. Bu ülke bir başbakan yardımcısının terörist başını şahit gösterdiğini de görmüş oldu.
AKP Genel Başkan Yardımcısı, bir PKK marşı ile ayağa kalkmıştı, teröristlere saygı duruşunda bulunmuştur. İktidarı da, anamuhalet partisi de saygı duruşunda bulunmaktadır. Aralarında adeta bir bayrak yarışı vardır. İkisinde de milli kimlik hassasiyeti yok. Bütün bunları göze aldığımızda bütün bunlar hangi üst aklın eseridir diye sormak gerekmez mi? Terörle mücadele parantez içine alınamaz.
Herkes yaptığından veya yapmadığından sorumludur. Terörle mücadele devam etmelidir. Kanlı terör örgütünü görmeyenler onla müzakere sürecini başlattı. Bu sürecin tekrar önümüze konmasına izin vermemek gerek. Dolaba koyduğunu bu süreci çöp kutusuna atın.
"Asla görüşmem" Sayın Cumhurbaşkanı'nın Leyla Zana ile görüşmesini çözüm sürecini tekrar ısıtma süreci olarak görüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı "Türk Milleti" diyemeyen biriyle ne görüşebilir? Gelin bundan vazgeçin. Terör örgütü uzantılarıyla görüşmeyin. PKK bölücü, aşağılık bir terör örgütüdür.
Akademisyenlerin bildirisi
Barış gibi ilkeleri terörü temiz gibi göstermek isteyenler insalık değerlerini katlediyorlar. Sözde akademisyenlere koyduğunuz tepkilere karşı verilen diğer tepki bildirilerine de desteğinizi açıklamalısınız. Bizler bu bildirinin altına imzamızı atıyoruz, sizler ne yapacaksınız? Terör sadece bir araçtır. Hedefte Türkiye'nin birliği ve bütünlüğü vardır.
Milletimizi bugünlerde naçar bırakan bu amansız saldırılara karşı koyacak en büyük güç MHP'dir. Biz de başka başkentlerden değil, Ankara'dan yalnız TBMM'den direktif aldık ve yine aynı şekilde yolumuza devam ediyoruz.
Biden'ın ziyareti
ABD Başkan Yardımcısı Biden'ın görüşme talebini toplantıya katılanlar, toplantının içeri nedeniyle reddettik. Böyle bir toplantıyı MHP'nin duruşuna uygun olmadığını dile getirdik.
ABD'nin PYD'ye silah yardımı yapması müttefikliğe uygun mudur? Türkiye'nin birkaç yüz kilometre ötesinde ne işi var diyenler, ABD'nin onbinlerce kilometre ötede ne işi olduğunu sormak isterdim Biden'a. Türkiye'de Kürdistan diye bir yer yoktur, olmayacaktır.
Böyle bir yuvarlak masadan Türkiye'nin hayrına ne çıkabilir? Çözüm sürecinin devamı için çöpçatanlığa soyunmuştur. Biden'ın arabulucuğuyla derin dondurucudan çıkarıldı.
PYD'nin terör örgütü olmadığını ifade etmiştir. Biden Türkiye'nin nasıl bir anayasa yapacağını söylemiştir. Başkanlık ve özerklik masallarının eskizleri yapılmıştır. Yabancı bir devlet adamı sizin yapılanmanızı anlatıyor, PYD'yi savunuyor hiçbir itiraz olmuyor. Hiçbir yetkili Kürdistan diye bir yer yoktur diyemiyor. Bu yeniden çözüm masasına oturmak için yapılan antremanlardır.
Bu topraklarda Kürdistan gibi bir ucubenin kurulmasına izin vermeyeceğiz, o paçavranın dalgalanmasına izin vermeyeceğiz.