Türkiye’nin OECD Daimi Temsilcisi ve Sabah gazetesi yazarı Prof. Dr. Kerem Alkin, Merkez Bankası’nın dünkü faiz artırımına karşı olduğunu belirtti.
Kerem Alkin, Sabah gazetesinde yayınlanan “Faiz arjitrajcıları için mutlu gün” başlıklı yazısında, “Baştan belirteyim; TCMB’nin son faiz artış kararına katılmıyorum.” dedi. Alkin, bunun sebebini şöyle açıkladı: “Çünkü, söz konusu faiz artışı kararını canı gönülden talep eden, kaç haftadır bu konuda ‘piyasa beklentisi’ oluşturan finans piyasası profesyonelleri ve finans kurumlarının ekonomistlerinin esas peşlerinde koştukları ‘faiz arbitrajı’ mı, merak ediyorum.”
‘Faiz arbitrajı’nın birbiriyle farklı faiz düzeyinde olan iki ekonomi arasında, düşük faiz seviyesindeki ülkenin yatırımcılarının daha fazla faiz getirisi elde etmek adına, faizi seviyesi daha yüksek düzeydeki ekonomiye yönelmesi olduğu bilgisini veren Alkin şunları yazdı:
“Dünyanın önde gelen tüm uluslararası finans kurumları ve onların Türkiye’deki muhatapları, müşterileri için deli gibi yüksek reel getirisi olan yatırım ortamı aramaktalar. Şimdi, bu imkanı Türkiye piyasasında bulmuş durumdalar. Çünkü, enflasyon beklentilerine bağlı olarak, yüzde 16-19 bandına yükselmiş olan TL cinsinden yatırım araçlarının getirisi, uluslararası yatırımcılara 2 ile 4 puan arasında reel faiz imkanı veriyor. Oysa, aynı uluslararası yatırımcının, spekülatörünün parası şu anda ‘sıfır’a yakın düzeyde değerlenmekte. Yani, enflasyona karşı ‘sıkılaştırılmış para politikası‘ tercihinin sunduğu yüzde 2-4 düzeyindeki ‘faiz arbitrajcıları’nı hayli mutlu etmiş durumdayız.”
Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak döneminde ekonomide doğru adımlar atıldığını savunan Kerem Alkin şunları söyledi:
“Madalyonun öbür yüzünde ise, küresel virüs salgınının 1. dalgası tüm dünyayı hazırlıksız yakaladığında, dünyanın önde gelen ekonomileri reel sektörünü ayakta tutmak için ne yapıyor ise, bir kuruş TCMB’ye karşılıksız para bastırtmadan, bankacılık sistemini reel sektöre kredi kullandırmaya özendirerek ve kredi maliyetlerini düşürecek doğru adımlar attık. Bugün, para politikası faizinin yükselmesi, bir cephede pandeminin zorlu döneminde reel sektöre uygun koşullarda kredi kullandırmış bankalarımızın kaynak maliyetinin sürdürülebilirliğini ve kârlılığını olumsuz yönde etkileyecek.
Diğer cephede ise, pandeminin 2.dalgası için zaten bedel ödemekte olanreel sektör açısından, yeniden krediye ihtiyaçduyması halinde kullanmaya cesaretedemeyeceği ölçüde kredi maliyetleriartmış olacak. ‘Mavi kan’ neoliberal ortodoksekonomistlerin ‘enflasyonu önceliklendirme’ tercihleri, üretim, istihdam,büyüme ve ihracata yönelik kayıtsızlıklarıbeni her zaman şaşırtmış ve endişelendirmiştir.Umarım, ekonomiyi bu derece‘soğutma’nın sebep olacağı sosyo-ekonomiksonuçlara yönelik ek tedbirler deeş zamanlı olarak devrede olur.”