Sakarya'da 2'si polis 34 kişinin cinsel istismar ve tecavüzüne maruz kalan 14 yaşındaki Ö.C'nin davası 29 Ağustos'ta başlıyor. Avukat Harika Güneş Karakaş, "Karşı taraf N.Ç'de olduğu gibi rızaya sığınacak. Umarım bu davanın akıbeti de böyle olmaz" dedi.
Mine Tuduk'un Radikal'de yayımlanan haberi şöyle:
Narin yapısının aksine yaşadıkları tonlarca ağırlıkta. Yaşı daha 14. Ama geçmişiyle büyük bir savaş içinde. Bu nedenle başı hep önünde, gözleri ise yerde. Kendini dış dünyaya kapatmış. Sürekli çapraz duran elleri ve ayakları sanki onun koruma kalkanı. Karşımda duran, Sakarya’da geçen haziran ayında 34 kişinin cinsel istismar ve tecavüzüne uğradığı gerekçesiyle devletin koruma altına aldığı ve bugüne kadar avukatı dışında hiç kimseyle görüştürülmeyen küçük bir kız. İlk duruşması 29 Ağustos’ta görülecek. Yaşları 14 ile 19 arasında değişen 20 sanık tutuklu, 14 sanık ise tutuksuz olarak yargılanıyor. Tutuksuz sanıklar arasında Sakarya Emniyeti’nde görevli iki polis de var. Emniyet şube müdürü olarak çalışan polislerden biri ‘cinsel ilişki için mekân bulmak’tan, diğeri ise küçük kızla ‘cinsel ilişki kurmak’tan gözaltına alındı. Ancak polisler ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı. Serbest bırakılan polislerden N.Ş.’nin yurtdışına kaçtığı biliniyor. Eşi de Sakarya Adliyesi’nde hâkim olarak görev yapıyor.
Gelen bir ihbar sayesinde olayın ortaya çıkmasının ardından devlet 14 yaşındaki Ö.C.’yi koruma altına aldı. Küçük kızın avukatı Harika Güney Karakaş “Sanırım karşı taraf, Türkiye ’nin gündemine oturan N.Ç davasındaki gibi, yaşananları kızımızın ‘rızasıyla yaptığı’ yolundaki iddialarıyla kendini savunacak. Bunun üzerine gidilecek. 14 yaşındaki bir kız çocuğuna rızasıyla ilişkiye girebilecek bir insan olarak bakılıyor. Ama kanun çok açık. 15 yaşının altındaki çocukta rıza kesinlikle aranmıyor” diyor.
Günde dört-beş ilaç
45-50 kilo var yok. Devletin güvenlik gerekçesiyle bakım altına aldığı yurdun bahçesinden avukatı Harika Güney Karakaş ve bana doğru gelirken utangaç bir gülümsemeyle “Hoş geldiniz” diyor. Fısıldar gibi zor duyulacak bir ses tonuyla konuşuyor. Onu alıp terapiye götüreceğiz. 34 kişinin cinsel istismarına uğramış olmanın yarası o kadar ağır ki haftada bir gün devletin ona sağladığı psikiyatrıyla, bir gün de psikologla görüşüyor. Günde üç-dört tane de ilaç alıyor. Arkadaşları dershaneye giderek testlerden zar zor 400 puan alırken o, kendi başına çalışarak 410 puan almayı başaran bir öğrenciydi aslında. Evden okula küçük bir dünyası vardı. Baba bir fabrikada işçi olarak çalışıyor, anne ise ev kadını. Şimdi bir tecavüz davasının küçük mağduru. Otomobilin camından sessizce dışarıyı izliyor.
Ya o polis bulunmazsa
Üç aydır yurtta devlet koruması altında olduğu için avukatı Harika Güney Karakaş, onun dışarıdaki hayatla ilgili tek bağlantısı. Aralarında öyle özel bir bağ kurulmuş ki konuşurken bir tek onun gözlerine uzun uzun bakıyor.
Birlikte geçirdiğimiz bir gün boyunca sessizliğini ara ara bozuyor ve “Hayatıma kaldığım yerden devam etmek istiyorum. Tek isteğim bana bunu yaşatan herkesin cezalandırılması. Dışardaki özgürlüğü, ailem ve arkadaşlarımla zaman geçirmeyi çok özledim” diyor. Sonra gözlerini büyük bir endişe sarıyor. Dudaklarından “Abla, suçluları teslim etmeyen bir ülke varmış sanırım. Ya o polis de oraya kaçmışsa...” cümleleri dökülüyor. Ailesini neredeyse üç ay görmemiş. Telefonda bile konuşmamış. Ama ailesinin bayramın 3. günü onu görmeye gelmesi küçük kızı geleceğe dair ümitlendirmiş. ”Ailemi düşünmek bana en büyük kuvveti veriyor. ‘Kızım hiç üzülme biz senin yanındayız’ dediler. Ailemi ve arkadaşlarımı daha çok görmek istiyorum” diyen küçük kızı bu görüşmede üzen ise babasının bu zor süreçte yeniden sigaraya başlaması.
Avukat: ‘İftira’ya sığınacaklar
Avukat Harika Güney Karakaş, davayla ilgili bilgi verirken, endişelerini de dile getiriyor:
“Onu ilk gördüğümde iki hafta uyuyamadım. Çünkü çok küçük. Bu kadar çok şey yaşayıp bunu nasıl kaldırabildiğini aklım almadı. Zaman zaman öfke patlamaları yaşıyor. Hiç kimseyle konuşmak istemediğini söylüyor. Karşı tarafın avukatının iddiası, bu yaşananları kızımızın isteyerek yaptığı ve aslında birçok kişiyle ilişkiye girmediği halde 34 kişiye iftira attığı yönünde. Ama Yargıtay’ın bir kararı var. Kararda diyor ki: Hiçbir kadın iffetini zedeleyecek ve toplum içinde kendini küçük düşürecek bir yalanı başkasına atmaz. Hele bunu 14 yaşındaki bir çocuk asla yapmaz. Sanıkların 27’si yaşları 14 ile 19 arasında değişen kişiler. Geri kalan yedi kişi de yer temin etmek, cinsel ilişkiye girmek ve cinsel ilişkiye girmek için zorlayan kişilerden oluşuyor. Yedi kişiden ikisi, cinsel istismar suçundan mahkemeye sevk edilip serbest bırakılan iki kamu görevlisi. Konuyla ilgili savcıya ifade veren kişi sayısı 34’e kadar çıktı. Ama bunların içinde yedi-sekiz kişi mekân temini sağlamış. Bazıları mağdure ile ilişkiye girmiş, bazıları tecavüz etmiş, bazıları da görüntülerini çekerek onu cinsel anlamda istismar etmek için kullanmış. Devlet olayın ortaya çıktığı haziran ayından bu yana kızımızı karşı taraftan gelebilecek tehditlere karşı aileden alarak bir başka yerde koruma altına aldı.”
Devlet korumasında bir gün
Ö.C. sabah saat 09.00-10.00 arasında kalkıyor. Kahvaltıdan sonra ilaçlarını alıyor. 11.00’e kadar TV izleme hakkı var. Sonra bir saat kadar kitap okuma saati. Ardından öğle yemeği vakti geliyor. Yemek sonrasında serbest zaman var. Eğer bilgisayarın başı kalabalık değilse bazen bilgisayarda oyalanıyor. Ardından akşam yemeği yeniliyor. Son bir haftadır masatenisi oynamaya başlamış. İstanbul ’a gelmek ve gezmek istiyor. Çok küçükken gelmiş ama hatırlamadığını söylüyor.
‘Çocuğa her türlü cinsel davranış’
Savcının hazırladığı iddianamede, sanıkların mahkemeye sevk maddesi olarak TCK’nın 103. maddesi bulunuyor. 103. madde cinsel istismarı kapsıyor. Sanıkların, ‘15 yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış’tan ve ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma ve zincirleme suçtan mahkemeye sevki gerçekleştirildi.