T24- PKK lideri Abdullah Öcalan, Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'in “Silah miadını doldurmuştur” açıklamasına "ABD'si Avrupa’sı bile artık bu konuda beni tek etkili-yetkili kişi olarak görürken bunların yaptıkları açıklamalara bakın!" diyerek tepki gösterdi. "Herkes kendi işine bakmalı" diyen Öcalan, Diyarbakır TOKİ inşaat çukurunda ölen 2 çocuğu hatırlattı.
Abdullah Öcalan bugün avukatları aracılığıyla ilginç açıklamalarda bulundu. PKK’ya yakın Fırat Haber Ajansı’nda yayınlanan ifadelerinde Öcalan “Müzakare de diyalog da denebilir” dediği görüşmelerde gelinen noktayı anlattı. Öcalan, kimi basın kuruluşlarında PKK’nın sınır dışına çekileceğine ilişkin yayınlanan haberleri yayınlarken şunları söyledi:
Silahlı güçlerin sınır dışına çekilmesi konusunda bir anlaşmamız yok. Şu anda heyetle yaptığımız görüşmelere diyalog da diyebiliriz, müzakere de diyebiliriz, kavram çok önemli değil, buna takılmamak gerekiyor. Ben burada sorunun demokratik barışçıl yollarla çözümü için 11-12 yıldır çabalıyorum. Burada birçok görüşme yaptım. Bugüne kadar yaptığım bu görüşmelerden sonra daha yeni yeni birbirimizi anlamaya başlıyoruz. 11-12 yıldır daha yeni ortak dili ve karşılıklı saygıyı yakalıyoruz, bu kolay olmadı. Ben buraya benimle görüşmeye gelen heyetlere de yaptığımız görüşmelerde defalarca söyledim. ‘Siz bile bu sorunun nereden kaynaklandığını anlayamıyorsunuz, o yüzden çözemiyorsunuz’ dedim. Bu sorun, bir İngiliz planıdır. Daha yeni yeni beni anlamaya, bu konularda ikna olmaya başladılar. Tabi bu durum, bu düzey kolay yakalanmadı. İşte bu nedenle ben her fırsatta demokratik siyaset akademisi diyorum ne kadar yerine getiriliyor bilmiyorum. Doğru bir siyaset ve dilin ortaya çıkması için bu akademiler zorunludur, gereklidir. Burada devletle olgun bir dil geliştiriyoruz. Karşılıklı saygı temelinde birbirimizi anlıyoruz. Bu olmasaydı korkunç katliamlar gelişirdi.”
BAYDEMİR İŞİNE BAKSIN
Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’in “Silah miadını doldurmuştur.” açıklamasını sert eleştirdi. Diyarbakır’da belediyenin doldurmadığı çukur nedeniyle iki çocuğun öldüğünü hatırlatan Öcalan, Baydemir’e “kendi işine bak” diye seslendi. Baydemir hakkında şöyle konuştu: Bakıyorum bazen öyle şeyler oluyor ki, çok şaşırıyorum, öfkeleniyorum. İşte basından izledim, bazıları çıkıp sorumsuzca “silahlı mücadele miadını doldurmuştur” diyor. Buna kendileri nasıl karar verirler, bu hakkı nasıl kendilerinde buluyorlar? Silahlı güçlerin pozisyonu ve geleceği hakkında Kandil bile tek başına karar veremezken, bunları nasıl söyleyebiliyorlar? Açık söylüyorum Kandil bile bu konuda tek başına yetkili değil. Bu sorunu Kandil bile çözemezken onlar nasıl çözecekler? Bunları dile getirenler, silahlı güçlerle bir ilişkileri yok ki nasıl onlar hakkında söz söylesinler! Herkes kendi işine bakmalı, herkes sorumlu olduğu konularla ilgilenmeli, kafa yormalı, söz söylemelidir. Bazıları bırakmış kendi asıl işlerini silahlı güçlerin durumunu konuşuyor, bu konu onlara düşmez. Bunları anlamıyorum, niye kendi işlerini yapmıyorlar, niye kendi işi olmayan konulara giriyorlar? Anlamıyorlar mı?
…Ama onlar kendi yapması gereken işleri dururken, bunu doğru dürüst yapmazken kalkıp kendilerini aşan, dünyanın, ABD'nin Avrupa'nın bile çözemediği silahlı güçler konusunda ahkam kesiyorlar. Çözebilseydi ABD ve Avrupa bu konuyu çözerdi ama onları bile aşan bir konu olduğunu gördüler. ABD'si Avrupa’sı bile artık bu konuda beni tek etkili-yetkili kişi olarak görürken bunların yaptıkları açıklamalara bakın! Çevik Bir bile burada benimle görüşürken ‘sen dağa çıkardın sen dağdan indireceksin’ demişti. Tabi burada yarı tehdit de vardı, tehdit olabilir de olmayabilir de. Önemli olan bir gerçeği tespit etmesiydi. Burada yaptığım bu süreçteki görüşmelerde heyettekiler bile ancak silahlı güçler sorununu benim çözebileceğimi belirttiler. Bu gerçekleri herkes görürken, bizimkiler niye göremiyorlar? Kalkıp silahlı güçler miadını doldurmuş diyorlar, AKP seni bırakır mı? Hem parası, hem olanakları, hem gücü var, senin neyin var, yer yutar seni. Bunu nasıl görmüyorsunuz? Şimdiki gibi rahat siyaset yapabilecek misiniz, devlet seni yaşatır mı, neyin karşılığında silahlar bırakılsın diyorsunuz? İşte basit gibi gelebilir ama Diyarbakır'da Toki inşaat çukurunda iki çocuk boğulmuş, bu ölümleri engellemek için ne yapıldı, iki kepçe toprak atılsa içine, o çukur kapatılsa bu ölümler olmayacak.”
CUMHURİYETÇİYİM
Açıklamalarında Cumhuriyetçi olduğunu söyleyen Öcalan, çözüm için Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulmasını istedi. Öcalan: “Bu dönemde AKP'nin ikili bir karakteri sözkonusu. Biz AKP'nin tiranlığına hizmet etmeyeceğiz, bizim görevimiz bu değildir, buna alet olmayacağız. Ben cumhuriyetçiyim, demokratik cumhuriyetçiyim. Ne CHP'nin 80 yıllık hegemonyası ne de AKP'nin 8 yıllık hegemonyasını kabul etmiyorum, ikisine da karşıyım, ikisini de reddediyorum. ‘Ben ilkesel olarak silahları devreden çıkarmak istiyor, silahların devreden çıkarılmasına evet diyor, bu ilkesel bir tutumdur’. Ancak silahların devreden çıkarılması için hakikatlerin açığa çıkarılması ve toplumda bir uzlaşının gerçekleşmesi gerekir. Bunun için ilk Hakikatleri Araştırma komisyonu kurulmalıdır.” dedi.
Ergenekon Davası’nda ve KCK mahkemelerinde uzun tutukluluk sürecini de eleştiren Öcalan şunları söyledi: “KCK davasında tutuklu olanların durumu tam rehine almadır, onlara rehine muamelesi yapılıyor. İki yıldır hukuksuz bir şekilde yargılamadan cezaevinde tutuyorlar, Silivri'de de öyle yapıyorlar. Böyle giderse bu şekilde yargılamalar on yıl devam eder. Bu bir çürütme politikasıdır. Daha önceleri infaz ediyorlardı şimdi çürütüyorlar.”
AVRUPA SATTI
Kürt Konferansı düzenleyen Avrupa Parlementosu’nu şöyle eleştirdi: “Avrupa Parlamentosunda her yıl yapılan 7. Kürt Konferansı bu ay yapılacakmış. Buradan bu Konferans aracılığıyla şunu ifade etmek istiyorum: “Siz bu toprakların son yüzelli yıllık tarihinde politikalarınızla dört halkın katliamlarına yol açtınız. Halkların özgürlüğünü bir avuç ranta, ekonomik çıkarlarınıza kurban ettiniz. Bu rant karşılığında sattınız. Türkiye'deki egemen sistemle de uzlaştınız. Bu çözümsüzlük politikasıydı. Bunda Avrupa'nın sorumluluğu var, bununla yüzleşmelisiniz, aksi halde tarih karşısında sorumluluktan kurtulamazsınız.”