İmralı’da ağırlaştırılmış müebbet hapse hükümlü olan PKK lideri Abdullah Öcalan, daha önce yetkililere teslim ettiği ‘yol haritası’ndaki öne çıkan üç öneriyi avukatları aracılığı ile açıkladı.
Akşam saatlerinde mahkeme kararıyla kapatılan Fırat Haber Ajansı’nın haberine göre; Öcalan, ‘çözüme yönelik üç öneri’yi “Birinci aşama, devlet Kürtlerin tüm haklarını güvence altına alacak. Bize güvence verecek. Biz de, bölücü olmadığımızı devlete ispatlayacağız. Şiddeti yöntem olarak esas almadığımızı ilan edeceğiz. Bu aşamada çatışmasızlık ortamı oluşturulur. Devlet Kürtlerin kendi kendini yönetmesine imkân tanıyacak. Bu olursa ikinci aşama olarak sınır dışına çekilme olacak. Üçüncü aşama olarak da devlet verdiği güvenceyi hukuki mevzuata yansıtacak. Devlet bunu yaptığı oranda da geri dönüşler olacak” diye formüle etti. Bundan sonra yeni bir grup çağırmayacağını duyuran Öcalan’ın, tüm bu önerilerinin gerçekleşmesi için de ‘önünün açılması’ gerektiğini savundu. AKP’yi ‘çıkarcı’, CHP’yi ‘ulusal faşist’, MHP’yi de ‘milliyetçi faşist’ diye tanımlayan Öcalan’ın açıklamaları şöyle:
Kürtlere güney üzerinden kontrol
AKP, güneyle ilişkileri temelinde bütün Kürtleri kontrol etmek istiyor. AKP şimdi demok-ratik açılım dediğine göre bütün Kürtleri kontrol etmek için ellerinden geleni yapacaklar. Güneyde konsolosluklar açıyor, Irak’la ilişkilerini geliştiriyor. Oradaki bütün büyük şirketleri Türkler idare ediyor. Bütün bunları güneyle ilişkilerini geliştirerek Kürtleri bu şekilde tatmin etmeye çalışıyorlar. Zaten bütün ilkel milliyetçi Kürtler de buna hazır.
Baykal’ın tespiti doğru
AKP benim yol haritamdan, ellerinde olduğu için yararlanıyor. Deniz Baykal meseleyi biraz biliyor; ‘AKP, İmralı’nın yol haritasını uyguluyor’ diyor. Baykal’ın bu tespiti doğrudur. Ancak AKP, benim yol haritamı uygulayamaz. Fakat yol haritamdan yararlanıyorlar. Davutoğlu dışarıda, Erdoğan içeride bundan yararlanıyorlar.
Yeni grup çağırmayacağım
Gelen gruplar barış elçileridir. Sadece bu grupların gelmesiyle bu sorun çözülmez. Avrupa’daki grup da gelecek. Ama bundan sonra grupların gelmesi için benim çağrım olmaz. Bu doğru da olmaz. Ama devlet gider PKK’yla görüşür, anlaşır, PKK kendisi gönderirse bir şey diyemem. Bu onların vereceği karar olur. Gelen gruplar için şükranlarımı sunuyorum. Bu gruplara çağrı yapmamdaki amaç şuydu; sınamaydı. Hem tıkanan siyasetin önünü açmak hem bağlılıklarını göstermek için çağrıda bulundum, onlar da geldiler, bağlılıklarını gösterdiler.
Üç aşamalı çözüm
Birinci aşama, devlet Kürtlerin tüm haklarını güvence altına alacak. Bu konuda bize güvence verecek, bizi ikna edecek. Biz de bir, bölücü olmadığımızı devlete ispatlayacağız. Ayrılıkçı, bölücü olmadığımızı beyan edeceğiz. İki, şiddeti yöntem olarak esas almadığımızı ilan edeceğiz. Şiddet yöntemini devreden çıkaracağız. Bu aşamada çatışmasızlık ortamı oluşturulur. Devlet de demokratik çözümü kabul edecek, Kürtlerin saydığım beş boyutunu dikkate alacak. Kürtlerin kendi kendini yönetmesine imkân tanıyacak.
Ancak bunların olabilmesi için benim önümün de açılması lazım. Bütün bunları çok uzun tartışmak gerekiyor. Ben daha önce, 90 gün askeri boyutunu, 45 gün emniyet boyutunu müzakere etmem lazım derken bunları kastediyorum. Bu o kadar kolay değil. Bu olursa ikinci aşama olarak sınır dışına çekilme gerçekleşecek. Üçüncü aşama olarak da devlet verdiği güvenceyi hukuki mevzuata yansıtacak, bunun anayasasını, kanunlarını, yönetmeliklerini yapacak. Mevcut mevzuatta değişiklik yapacak. Devlet bunu yaptığı oranda da geri dönüşler olacak.
Benim bu süreçte kendimi ifade etmem lazım. Benim bu çözümü gerçekleştirebilmem için devletin de bunu göz önünde bulundurması, destek olacağını belirtmesi lazım. Yol haritamda 10 tane ilke var. Demokratik çözümün nasıl olacağını yeterince açıkladım.
Taraflar birbirini sınıyor
Şimdi durum bir sınama halidir. PKK devleti sınıyor, bu doğrudur. Devlet de PKK’yı sınıyor. Şu anki durum bir diyalog durumu değildir. Karşılıklı test durumu var. AKP’nin demokratik çözümü kabul etmesi gerekir. Ama AKP çok çıkarcı, hesapçı davranıyor. Her türlü hesabı var. Seçime yönelik de hesabı var. Devlet içinde aslında çözüm yanlısı olan var, Hilmi Özkök’ün gücü yüzde 30 civarıydı. Özkök, siyasi çözümü istiyordu ama onun da çözüm gücü zayıftı. Diyalog AKP’yle başlamadı ta Özal zamanından beri var. Erbakan döneminde de haberler geldi. Karadayı (Eski Genelkurmay Başkanı) Refah Partisi için bize; “Bunlar sorunu çözemez, biz çözebiliriz” diyordu. Karadayı, Kıvrıkoğlu aslında belli bir çözümden yanaydılar ama bunlar devletin bir kesimi. AKP her şeyi kendine mal etmek istiyor.
Biz çözümden yanayız
Biz demokratik çözüme varız ama devlet de demokratik çözüme gelmelidir, demokratik çözümü kabul etmelidir. Ama biz devletle, gerçek devlet olan devletle çözüme varız. Kürtlerin kendilerini yönetebileceği bir sistemi, demokratik çözüm modelini devlet kabul etmelidir.