Gündem

Öcalan: Ya müzakere ya savaş

Abdullah Öcalan, hükümetin PKK'nın üstlendiğini açıkladığı Erdoğan'ı koruyan polis aracını hedef alan saldırı öncesinde şöyle konuştu

06 Mayıs 2011 03:00

T24- Abdullah Öcalan, hükümetin PKK'nın üstlendiğini açıkladığı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı koruyan polis aracını hedef alan saldırı öncesinde yaptığı değerlendirmede "Hükümet bu kadar gözaltı, operasyonlar yapıyor. Hükümet bunun açıklamasını yapmak zorundadır. 15 Haziran son tarihtir. 15 Haziran'dan sonra ya anlamlı bir müzakere dönemi başlar ya da büyük bir savaş başlar, kıyamet kopar" dedi.

PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 4 Mayıs Çarşamba günü gerçekleşen haftalık olağan görüşmesinde önemli değerlendirmelerde bulundu. Fırat Haber Ajansı'nın haberine göre Öcalan özetle şunları söyledi:
 




'Türkiye'de hukuk yok' 

Türkiye'de doğru-dürüst hukukçuluk yapmanın dahi zemini yok. Türkiye'de önce bir hukuk zemininin olması lazım, Türkiye'de hukuk yok. Soykırım kıskacında hukuk olmaz. Demokratik zemin olmadan hiçbir şey doğru dürüst yapılamayacağı gibi, hukukçuluk da yapılamıyor.


'Benim burada fazla yapabileceğim bir şey yok'

DTK (Demokratik Toplum Kongresi) bir çatı örgütü olarak mücadeleye öncülük edebilir. Kendi kararlarını vermeleri lazım. Kendi önderlerini oluşturabilirler. Kürt siyasetçiler siyasi bir alan açamadılar. Bu konuda çok ilerleme kaydedemediler. Tasfiye ediliyorlar.

Kürtlere yönelik büyük bir tasfiye durumu var. Kararlarını almalılar. Doğru karar vermeleri önemlidir. Bu süreç kesinlikle hata kabul etmez. Bu baskılara karşı nasıl tavır alacaklarını belirlemelidirler. Benim burada yapabileceğim fazla bir şey yok. Önümüzde bir, birbuçuk ay kaldı. Ama Hükümetin mevcut tavrı sürerken benim ve heyetin yapabileceği fazla bir şey olmaz. Heyetle belki en fazla bir iki görüşme daha olabilir. Sonrasında da yapabileceğim bir şey kalmaz."


'Seçimle ilgili ağır eleştirilerimi seçim sonrasına bırakıyorum'


Demokratik ulus bloku projesini 2001'de hayata geçirmek istedik. O zaman anlaşılmadı, dar yaklaşıldı. Böyle bir demokratik bloklaşmanın baraj sorunu olmazdı, baraj da aşılırdı. Bu da sadece baraj, seçim değil, Türkiye'nin barışına katkı sunacaktı. Mücadele bir sürü olanak yarattığı, demokratik siyasetin kanallarını sonuna kadar açtığı halde bu kanalda yürümeyi bilmiyorlar. Demokratik siyaset nasıl yapılır bilmiyorlar. AKP gece gündüz çalışıyor, kendini bütünüyle bu işe veriyor. CHP bile artık bir şeyler yapmaya başlamış, kendine bir alan açmaya çalışıyor. Ben seçimle ilgili ve diğer konularla ilgili eleştirilerimi, ağır eleştirilerimi, asıl değerlendirmelerimi seçim sonrasına bırakıyorum.


'Sırrı Süreyya Önder ve Ertuğrul Kürkçü tarihi rollerini oynayabilirler'

Batı'da Türkiye kamuoyundaki çalışmaların yapılması, geliştirilmesi önemlidir. Sırrı Süreyya Önder, Ertuğrul Kürkçü ve diğerlerine bu konuda önemli sorumluluklar düşüyor. Bunun farkında olarak çalışmalarını genişletebilir, birliği sağlayabilirler. Bu tarihi sorumluluktur. Bu onlar için de iyi bir fırsattır, tarihi rollerini oynayabilirler.


'AKP’nin yaptığı Ladin dinidir, Muhammedi din değildir'

Diyanet İşleri bölgeye 200 kadın vaiz atamış. Dini kullanma politikalarını daha fazla devreye koymuşlar, daha önce vardı, derinleştiriyorlar. Daha da artırabilirler. AKP burada dini kullanarak politika yürütüyor. Bunların yaptıkları Muaviye dinidir, Ladin dinidir, sonunu da gördük. Bunların yaptıkları Muhammedi din değildir. Bunların amacı Kürtleri kendi politikalarına ikna etmektir. Dünya tv, TRT-6 bunların hepsi onların politikalarının bir parçası. Bunların dini Muaviye'nin dinidir, Ladin'in dinidir, iktidara bulaşmıştır, iktidar dinidir. Gerçek dinle, Muhammedi dinle hiçbir alakaları yoktur. Bunların yaptıkları, bunların politikaları tekçi-faşisttir. Halkın sivil cuma namazları İslam'ın ta kendisidir.


'15 Haziran son tarihtir, ya müzakare ya savaş'

Biz (İmralı'da) heyetle görüşmelere başlarken "ölümler, tutuklanmalar olmayacak" diye anlaşmıştık. Ölüm de olmayacaktı, operasyonlar, tutuklanmalar da olmayacaktı, taş da atılmayacaktı. Ancak bunlara uyulmadı. Hükümet bu kadar gözaltı, operasyonlar yapıyor. Hükümet bunun açıklamasını yapmak zorundadır.

15 Haziran son tarihtir. 15 Haziran'dan sonra ya anlamlı bir müzakere dönemi başlar ya da büyük bir savaş başlar, kıyamet kopar. Her ikisi de çok büyük olur. Müzakere olursa büyük ve anlamlı bir müzakere olur, savaş olursa da büyük bir savaş olur. Her ikisi de büyüktür, anlamlıdır ve kutsaldır.


'Mandela 'özgür olmadan adım atamam' demişti, doğruydu'

Benim buradaki koşullarım biliniyor. Mandela "ben özgür olmadan bir tek sağlam adım atamam" demişti. Mandela'nın bu tavrı doğruydu. Ama ben bazı şeyleri yapmasam bu işi çözebilecek, yapabilecek kimse yok. Devlet kimseyi dikkate almıyor. 2005-2006'da ben çekilecektim ancak halkın ve siyasetçilerin talepleri, diyalog kurma talepleri oldu. Ben de dikkate aldım. Ancak kimse üstüne düşeni yapamıyor, benim burada söylediklerim de uygulanmıyor. Ortada bir kafa karışıklığı var, bu nedenle devlet de onları ciddiye almıyor, bastırma yoluna gidiyor.


'Bu tarz gerillacılığı onaylamıyorum'

Diğerleri için de geçerlidir; 30 yıldır bir gerilla tarzını oluşturamadılar, benim bu yönde söylediklerimi uygulamadılar. Bu tarz gerillacılığı onaylamıyorum. Gerillacılıkları da siyasi alandaki tarzları da benim tarzım değil, onayladığım şeyler de değil. Benim tarzım olsaydı Dersim coğrafyasında bu şekilde gerilla kayıpları yaşanmazdı. Savaşmayı da barışmayı da bilmiyorlar. Otuz yıldır bütün mesele benim sırtıma yüklenmiş. Bu yapılanlar sadece özentidir. Gerillacılıkları da özentidir, siyasi alanı da özentidir. Bununla ilgili hesap verilebiliyor mu? Veremiyorlar. Yani bu işi ciddiye alan kimse yok. Taktik ve pratik önderlik yapılamıyor. Bu tarz siyaset ve gerillacılığı onaylamıyorum.


'Suriye'deki Kürtler, orada hızla örgütlenebilir'

Suriye'de bir uzlaşma durumu olabilir. Esad'la demokratik zeminde uzlaşılabilir. Kürtler Suriye'de özsavunmasını oluşturabilir. Oradaki Kürtlerin birlikte hareket etmeleri gerekir, bu önemlidir. Oradaki halkımız hızla örgütlenebilir.


'Benim projemi AKP- Ahmet Davutoğlu hayata geçirmeye çalışıyor'

Benim projelerimi biraz AKP-Ahmet Davutoğlu hayata geçirmeye çalışıyor o da içini boşaltarak yapıyor. Onlar asla başarılı olamaz. İlk olarak hemen Suriye, Irak, Türkiye arasında bir su birliği projesi hayata geçirilebilir. Daha önce de söylemiştim; Su ve Tarım birliği. Bu, Avrupa'da daha önce kurulan kömür-çelik birliği projesine benziyor ancak bu kömür-çelik projesi kapitalist temeldeydi, bizimkisi ise demokratik bir temelde kurulacak.


'Ermeni milliyetçiliğine eleştirilerim doğru anlaşılsın'

Savunmalarımda geliştirdiğim fikirler, teoriler Kafkasya için de geçerlidir. Kafkasya'nın durumuna da çare olabilir. Onların gösterdiği ilgi önemlidir, kitaplarım aynı zamanda reel sosyalizme de eleştiri niteliğindedir. Ermeni milliyetçiliği konusundaki eleştirilerimi yadırgayanlar olmuş, doğru anlaşılmasını isterim. Ben Ermeni milliyetçiliğinin, soykırıma zemin oluşturduğunu söylüyorum. Onu da İttihat-Terakki milliyetçiliği kadar tehlikeli buluyorum. Ermeni milliyetçiliğinde Kilise etkisi ve milliyetçiliğini tehlikeli buluyorum. Etnik milliyetçiliği doğru bulmuyorum. Kendi milliyetçilikleriyle ilgili, tarihleriyle ilgili özeleştirel bir yaklaşım geliştirebilirler. Ben böyle yaptım.