Dünya

Obama Yönetimi 17 Aralık'tan sonra Türkiye'den kaygılı

Freedom House örgütünün 2014 raporunda Türkiye'yi 'basını özgür olmayan' ülkeler kategorisine düşürmesinden sonra Amerikan Dışişleri'nden de açıkklama geldi

02 Mayıs 2014 11:26

Freedom House örgütünün 2014 raporunda Türkiye’yi son 15 yıldır ilk kez basını “özgür olmayan” ülkeler kategorisine almasının ardından, Amerikan Dışişleri de bu konuda kaygılarını açıkladı. Bakan Yardımcısı Doug Frantz, “Türkiye’de 17 Aralık’tan beri son birkaç ayda gördüğümüz bir gerileme var. Ve bu gerileme, Washington’da Obama Yönetimi’nde endişeye neden oluyor” dedi.

Hürriyet Gazetesi Washington Temsilcisi Tolga Tanış'ın haberine göre, Türkiye’nin Freedom House örgütü tarafından 1999’dan beri yakından incelendiği basın özgürlüğü raporunda bu sene ilk kez basını “özgür olmayan” ülkeler kategorisine alınmasının yankıları sürüyor. Perşembe günü raporun yayınlanmasının ardından bu konuda bir basın toplantısı düzenleyen Amerikan Dışişleri Bakan Yardımcısı Doug Frantz da, Türkiye’de basın özgürlüğünün gerilemesinden derin kaygı duyduklarını ilk kez somut örneklerle açıkça dile getirdi.

2000’li yıllarda Türkiye’de uzun süre gazetecilk yapan ve Pakistan bağlantılı nükleer madde kaçakçılığıyla suçlanan Abdülkadir Han networkü üzerine çalışmalar yürüten Frantz, şunları söyledi: “Bir zamanlar olduğu gibi Türkiye’nin yine canlı, güçlü, özgür ve bağımsız bir basınının olması gerek. Demokrasiler, özgür ve bağımsız bir basın olduğu zaman, politik görüşleri ve etnik kökenlerinden bağımsız olarak ifade özgürlüğüne herkes eriştiğinde en iyi biçimde işler. Türkiye’de 17 Aralık’tan beri son birkaç ayda gördüğümüz bir gerileme var. Ve bu gerileme, Washington’da Obama Yönetimi’nde endişeye neden oluyor.”

 

İstanbul'da da söyledim

 

Frantz, bu kaygıları iki hafta önce İstanbul’a gittiğinde bir araya geldiği Türk köşe yazarlarına da aktardığını belirterek Türkiye’de bir gazeteci olarak yaşamış olmasını da hatırlatıp, “Bugünkü gibi İstanbul’daki on the record söyleşiyi de Türkiye’ye derin duygusal yakınlık besleyen biri olarak yaptım” dedi. Frantz, “Türkiye’de yaklaşık altı yıl bulundum. Oraya gitmeyi seviyorum. Karım ve ben, geçirdiğimiz o altı ayı hayatımızın en güzel dönemi olarak düşünürüz” dedi. Frantz, bu nedenle Türkiye’nin eski halini de bildiğinden gazetecilikte yaşananları kaygı verici olarak niteleyip “Bir sonraki adımın ne olacağı kaygı veriyor” dedi.

 

Yabancı yatırımcı riski var

 

Türkiye’de basın özgürlüğünde yaşanan gerilemenin yakında Türk ekonomisine de zarar vereceğini belirten Frantz, şöyle devam etti: “Türk ekonomisi son 10 yılda çok başarılı biçimde büyüdü ama geçen yıl bir yavaşlama vardı. Bu yıl da bir yavaşlama var. Ve Türkiye, ekonomisindeki büyümenin devamı ve orta sınıf tuzağına düşmemek için gerçekten de doğrudan yabancı yatırımına bağlı. Bu yabancı yatırımın bir bölümü de hükümeti hesap verebilir kılacak özgür basının olduğu bir ülkede hukukun üstünlüğü ilkesinin bulunmasına bağlı. O yüzden özgür basını aşındıran, kısıtlayan eylemler, Türkiye ve halkına zarar verici.”

 

Twitter yasağı geçmişte kalsın

 

 Frantz, yaklaşan Ağustos’taki Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili de Türk iç politikasına dair yorum yapmak istemediğini söyledi ancak konunun özgürlükleri ilgilendiren boyutu için Mart’taki yerel seçimler öncesi yaşanan Twitter ve YouTube yasaklarına gönderme yaparak, “Umarım, Twitter’ı engelleme çabaları ve ondan daha başarılı olan YouTube’u engelleme gayretleri, yakında Türkiye’de geçmişin işleri haline gelir. Türk medyası içindeki sahiplik konusu açısından daha yapısal değişimlerden de kaygılıyım. Bunun uzun vadeli sonuçlarından endişeliyim. Türk medyasında, daha önce Türkiye’de yaşadığım dönemde olmayan bir kutuplaşma gördüm. Bu çok rahatsız edici.”

 

İşten atılmalara eleştiri

 

Frantz, ayrıca Vatan Gazetesi Washington Temsilcisi İlhan Tanır’ın geçtiğimiz haftalarda gazete yönetimi tarafından işinden uzaklaştırılmasına da gönderme yaparak, “Türk medyasındaki diğer dostlarımın da işlerini yaparlarken işlerini kaybetmeleri rahatsızlık verici, bu yanlış” diye konuştu.

Frantz, dostların bir sorumluluğunun da hataları gördüklerinde bunları dile getirmek olduğunu belirtti. Bakan Yardımcısı, Amerikan Yönetimi’nin Türkiye’ye yönelik bu kaygıları Bakan Yardımcısı seviyesinde dile getirirken Bakan veya kabine üyesi seviyesinde seslendirmekte tereddüt edip etmediği konusunda ise şunları söyledi: “ABD ve Türkiye örneğindeki gibi müttefikler arasındaki ilişkiler karmaşıktır. Ama bizim inancımıza göre ifade özgürlüğü evrensel bir haktır. Özgür basın da demokrasinin esas unsurudur. Bunlar Bakan Kerry ve Bakan Davutoğlu arasında son birkaç aydaki toplantılarda görüşmelerin bir parçası oldu. Bazılarımıza bu konular yeterince yüksek sesle dile getirilmiyormuş gibi gözükebilir. Ben de Türkiye’ye bu yüzden gittim.”