Gündem

Obama Kürtler için ‘azınlık’ ifadesini kullandı

Obama, Lozan'a göre sadece gayrimüslüm vatandaşlar için öngörülen “azınlık” statüsünü Türkiye’deki Kürtler için kullandı.

08 Nisan 2009 03:00

Tempo24

ABD Başkanı Barack Obama, Lozan Antlaşması’na göre sadece gayrimüslüm vatandaşlar için öngörülen “azınlık” statüsünü Türkiye’deki Kürtler için kullandı.

Obama, Tophane-i Amire’de gençlerle buluşması sırasında yöneltilen bir soru üzerine, Türkiye ve Irak’taki Kürtler’le ilgili görüşlerini de dile getirdi.

ABD Başkanı, "Irak'ın kuzeyinde bir Kürt devletine izin verip vermeyecekleri" sorusuna, şu karşılığı verdi:

"Biz çok netiz, çok açığız Türkiye'nin toprak bütünlüğüyle ilgili. Türkiye bizim müttefikimiz ve NATO müttefiklerinin yaptığı şeyin bir parçası da müttefiklerimizin toprak bütünlüğünü korumaktır. Dolayısıyla Türkiye'nin parçalanmasına yönelik herhangi bir şeye karşı olmaya devam edeceğiz. Ve şunun da aynı zamanda önemli olduğunu düşünüyorum; Türkiye'deki Kürt azınlığının bu toplumda ilerlemeye, özgür bırakılmasını ve eşit fırsatlara erişebilmelerini... Sayın Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın da bu konuya bağlı olduğunu düşünüyorum. Dini azınlıklar olsun, etnik azınlıklar olsun, bir bütünün parçası olmalarının sağlanması gerektiğini düşünüyorum ve bunun önemli olduğunu düşünüyorum."

‘Irak’ta savaş kötü bir fikir’

Obama, bir soru üzerine, eski ABD Başkanı George W. Bush ile aralarındaki farka da değindi. Barack Obama, politikalar konusunda Bush'tan çok farklı olmayacağı görüşlerine karşılık olarak, bunun zamanla sınanacağını ifade etti. Devlet mekanizmasında ilerlemenin yavaş bir süreç olduğunu belirten Obama, Irak konusundaki görüşlerini şöyle özetledi:

"Ben Irak'taki savaşa karşı çıktım, kötü bir fikir olduğunu düşünüyorum. Oradan askerlerimizi çektikçe şiddete dönüşebilecek bir çöküntü görmemek için bunu yavaş ve dikkatlice yapmamız gerektiğini düşünüyorum. İklim değişikliğine George W. Bush'tan daha fazla önem veriyorum. Bu da ışıkların hepsini söndüreceğiz anlamına gelmiyor. Ben sadece zaman içinde farklı bir sonuç verecek olan politikaları harekete geçirmeye başlayabilirim demektir."

‘Aklımıza koyduğumuz her şeyin mümkün olduğunu düşünürüz’

Obama, kendisinin ABD Başkanı seçilmesinin "Amerika'nın hala fırsatlar ülkesi olduğunu" gösterdiğini söyledi.

Kendisinin etnik bir azınlıktan geldiğini anımsatan Obama, "Mükemmel olmasak da toplumumuz şunu kanıtlamaya devam etmiştir: Irk ayrımcılığı azaltılmıştır, eğitim fırsatları herkes için hala vardır. Halkımın, ailesinde Müslümanlar olan bir insan olarak, benim dünyanın çeşitli yerlerinde kültür köprüleri inşa etmekte yardımcı olacağımı düşündüklerini düşünüyorum" diye konuştu.

Amerikan halkının çok umut dolu ve doğasında çok iyimser bir millet olduğunu söyleyen Obama, şunları kaydetti:

"Aklımıza koyduğumuz her şeyin imkanı olduğunu düşünen bir halkız ve sanırım dünya da bunu takdir ediyor. Bazen insanlar dünyanın nasıl işlediğine dair yeterince gerçekçi olmadığımızı düşünebilir. 'Tarihe bakmadan dünyayı yeniden yaratabileceklerini düşünüyorlar' denebilir. Medeniyetlerin tarihine bakacak olursak ABD hala çok yeni. Ve dönüşümlerin çok hızlı olabileceğine inanan, siyasette, ekonomide, bilim ve teknolojide değişimlerin bir gecede gerçekleşebileceğini düşünen bir millet olduğumuz düşünülüyor bazen.

Ülkemin, dünyanın değişiminin mümkün olduğunu düşünmesi bence iyi bir şey. Eski iddialarda kalmak zorunda değiliz. Ülkeler arasında yüzyıllık, bin yıllık tartışmalar var. Uzun zaman öncesinden kalan şeyler sebebiyle ülkeler hala kızgın birbirine. ABD'nin sunabileceği şeylerden biri de şu: her zaman ileriye bakmak, geriye bakmak değil."

Siz de One Minute der miydiniz?

"Davos'ta Başbakan Erdoğan'ın yerinde eğer siz olsaydınız, aynı tutumu sergiler miydiniz" şeklindeki soru üzerine de Obama, "büyük saygı duyduğu" Başbakan Erdoğan ile daha önce de telefonda ve Londra'da G-20 Zirvesinde temasları ve Türkiye'deki ziyaretleri sırasında görüşmeleri olduğunu belirtti.

Obama, "İyi bir insan olduğunu, bölgede ve dünyada barışın ilerlemesini çok isteyen ve bunun için çok çaba sarfeden biri olduğunu düşünüyorum. İsrail, Suriye gibi taraflar arasındaki anlaşmazlık konularında çaba sarfetmekten çok büyük gurur duyduğunu söyleyebilirim. Türkiye de özel bir konuma sahip, çok özel bir katkısı olabilir.

Ben Davos'ta değildim. Dolayısıyla sayın Başbakan'ın tepkisi ve tepkiye neden olan şeyleri ele almam uygun olmaz. İnanıyorum ki Orta Doğu'da barış mümkündür ve bunun iki devletli bir çözümden kaynaklanacağını düşünüyorum. Bunu başarmak için iki tarafın da uzlaşması gerektiğini düşünüyorum. Şu anda siyasi irade ve cesaret gerekiyor. ABD'nin veya Türkiye'nin rolü insanlara ne yapmaları gerektiğini söylemek değildir, ama diyaloğu ilerletmekte, cesaretlendirmekte onlara iyi birer dost olabiliriz."

‘Anneler göreve gelse bazı şeyler çözülür’

Filistin ve İsrail'deki annelerin çocukları için aynı şeyleri dilediğini, çocuklarının şiddete uğramasını, aşağılanmaya maruz kalmasını istemediklerini anlatan Obama, "Biz sadece anneleri görev başına getirsek bazı şeylerin çözülebileceğine inanıyorum. Geçmişi değil geleceği düşünmek... Bu ruhla barış sürecinin ilerlemesi mümkün olacaktır" diye konuştu.

İsrail ve Filistin'deki durumun sürdürülebilir olmadığını, İsrail'e karşı düşmanlık arttıkça İsrail'in daha az güvenli bir yer haline geldiğini, Filistin'in de ekonomisinin sıkıntıya girdiğini söyledi.

Obama, şöyle konuştu:

"Müslüman dünyasında her şeyin İsraillilerin suçu olduğu düşüncesi dengesiz bir düşüncedir. Çünkü her sorunun iki yönü vardır. Bu, şu demek değildir; bir taraf hata yaptı ve kınanmaması gerekiyor demek değildir. Ama bir sorunun daima iki yönü vardır. Yahudi arkadaşlarıma da aynı şeyi söylüyorum. Filistinlilerin bakış açısından görmeniz gerekir diyorum. Başkalarının yerinde durmayı onların gözünden bakmayı bilmek... Barış böyle temin ediliyor."

Obama daha sonra teker teker öğrencilerin elini sıkarak vedalaştı.

İlgili haberler:

Asker veren Türkiye AB'ye neden kayısı satamasın?