Özgür Yusuf CEVAHİR / Tempo24
ABD’de 20 Ocak’ta yemin ederek göreve başlayan ilk siyah başkan Barack Obama’nın 1 ay içinde Türkiye’yi ziyaret edeceğinin açıklanması büyük yankı uyandırdı.
Bu erken ziyaret Ankara için büyük bir jest olsa da konuya temkinli yaklaşmak ve hemen pembe bulutların üzerine çıkmamak gerekiyor. Çünkü Obama’nın Türkiye’den neler isteyip neler istemeyeceği, çantasında nelerle geleceği henüz kesinlik kazanmış değil.
Barack Obama’nın, başkanlık koltuğuna oturmasından sonra, 3 ay gibi kısa bir süre içinde Türkiye’ye geleceğine ilişkin sürpriz açıklama, ‘ABD Dışişleri Bakanı’ sıfatıyla Ankara’ya ilk ziyaretini gerçekleştiren Hillary Clinton'dan geldi.
Amerikan imajını düzeltmek istiyorÜlkenin ilk siyah başkanı seçilerek bir tabuyu yıkan Barack Obama, Bush döneminde gerek Türkiye’de gerekse dünya genelinde yerlerde sürünen ‘Amerikan imajını’ olanca hızıyla değiştirmek istiyor. Dolayısıyla Bush’un bıraktığı izleri silmek ve yaraları sarmak için eski yönetimden çok farklı adımlar atmayı planlıyor.
Hillary’nin Ankara ziyareti, ‘değişim’ vaadiyle yola çıkan yeni Amerikan yönetimiyle yapılan en üst düzeydeki temas niteliği taşıyor. Obama’nın ziyareti ise, Ankara-Washington hattında 2003 yılındaki tezkere kriziyle gerilen ilişkilerin, vadedilen ‘değişim’ kapsamında yumuşayacağı anlamına gelebilir.
Ancak şimdiden bu ziyareti, iki ülke ilişkilerini yeniden başlatacak ve buzları tamamen eritecek bir girişim olarak görmek çok ‘aceleci’ bir tutum olur. Bu gezide Obama’nın sepetinde neler olabileceğini kestirmek pek zor olmasa da, ABD Başkanı’nın Türkiye’den taleplerinin neler olacağı ve Türkiye’nin bunlara nasıl yanıtlar vereceği büyük önem taşıyor.
Ermenistan konusuÖrneğin Obama yönetimi, Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesini ve Türkiye’nin sınırı açmasını istiyor. Evet, Türkiye yıllardır sürdürdüğü politika kapsamında Ermenistan’ı ‘düşman’ saymıyor, ancak ilişkilerin normalleşmesi için Azerbaycan toprakları üzerindeki Ermeni işgalinin bitmesini de talep ediyor. Obama yönetiminin, Türkiye’ye “Ermenistan’ın oradaki varlığı sürse dahi siz sınırları açın” demesi, Ankara'yı farklı bir pozisyona itme çabasının göstergesi olabilir.
İncirlik masaya gelir mi?Ziyaretin en önemli gündem maddelerinden birini oluşturması beklenen Türkiye-Ermenistan ilişkileri ve bunun ABD’deki yansımaları konusunda Türkiye'nin yeniden İncirlik'i masaya getirip getirmeyeceği de sorulabilir.
Ankara, ABD’nin, İncirlik Üssü’nün kullanımının ‘zora girebileceğini’ ima ederek, yani bir anlamda İncirlik kozunu oynayarak 2007 yılında, Ermeni tasarısının Amerikan Kongresi’nden geçmesini engellemişti. ABD'nin Irak'tan çekilirken Türkiye rotasını kullanması gibi bir seçeneğin de gündemde olduğu dönemde Türkiye'nin, Amerikan Kongresi'nin gündemine getirilebilecek yeni bir "soykırım" tasarısının geçmesini engelleyecek adımlar atmakta yine kararlı olduğu kuşku götürmez.
Afganistan'a muharip asker ister mi?
Obama yönetiminin Afganistan konusuna verdiği önem ve Irak’taki askeri varlığı geri çekip Afganistan’a ağırlık vermesi de, Türkiye’nin kabul etmekte zorlanacağı taviz taleplerini gündeme getirebilir. “Afganistan’a birlik yollarken bunların ‘muharip’ olmayacağını şart koşan Türkiye’den şimdi Taliban militanlarıyla sıcak çatışmaya girecek asker istenmesi ne gibi sonuçlar yaratır?” sorusu da bu kapsamda önem taşıyacaktır.
Kıbrıs'ta dengeli paketi var mı?
Obama’nın gündeminde bir Kıbrıs konusu da olabilir. Yeni ABD Başkanı’nın, Bush döneminde olduğu gibi Rumların talepleri ve Türk tarafının tavizleri doğrultusunda bir çözüm biçimi mi, yoksa daha dengeli bir paket mi önereceği ise meçhul…
1 ay içinde gerçekleştirilmesi planlanan ziyaretin önemli unsurlarından biri de bunun Avrupa mı yoksa bir Ortadoğu turu kapsamında mı yapılacağı... Başkan Obama, ilk dış ziyaretini geçen ay Kanada’ya yapmıştı. Beyaz Saray ise önceki gün, Başkan’ın sonraki ilk ziyaretinin Avrupa'ya gerçekleştireceğini duyurdu.
AB yolunda artı puan
Açıklamada, Obama’nın 31 Mart - 5 Nisan tarihleri arasında İngiltere, Fransa, Almanya ve Çek Cumhuriyeti'ne yapacağı kaydedildi. Avrupa liderleriyle görüşecek olan Obama’nın, Türkiye’yi de bu program dahilinde ziyaret etmesi, son dönemde AB konusunda biraz ‘yavaş’ kalan Türkiye için büyük bir artı puan olabilir.
Ziyaretin başka bir Ortadoğu turu kapsamında gerçekleşmesi de yine Türkiye açısından anlamlı olacaktır. Dünyayla ilişkilerini yeniden düzenleme gayreti içindeki Obama’nın Ortadoğu’ya odaklanırken, bölgenin liderlerinden biri konumundaki Türkiye’yi tercih etmesi pek de şaşılacak bir karar olmaz. İran, İsrail ve Irak konusunda Türkiye’nin her zaman işbirliğine açık bir ülke olması, Türkiye ziyareti için güzel bir neden teşkil edebilir.
PKK ile fiilen mücadele konusu
Sorulması gereken sorulardan biri de Obama’nın PKK ile fiilen mücadele edip etmeyeceği yönünde olmalıdır. Bunu da şimdiden bilmek pek mümkün olmadığından, ziyareti olduğundan fazla büyütmemek ve karşıdan gelecek taleplere bakmak gerekiyor.
Yine de bu önemli ziyaret, 24 Nisan’da Obama’nın, ‘soykırım’ demeyeceğinin bir göstergesi olabilir. Türkiye gezisinin, Ermeni soykırımı iddialarının anıldığı gün olan 24 Nisan’dan önce gerçekleşmesi, yeni Başkan’ın da kendinden öncekiler gibi, Osmanlı Ermenilerinin tehcir sırasında öldürülmesine ‘soykırım’ demeyeceğinin üstü kapalı bir garantisi olarak algılanabilir.
Tabii bu konuda Türkiye’nin, kendi taleplerini, Obama’nın eve dönüş sepetine ne kadar dengeli bir biçimde yerleştireceği de büyük önem taşıyor.