Gündem

NYT Saddam senaryosunu 11 yıl sonra Esed'de de uyguluyor

'Ortadoğu’da mevcut dengelerle birlikte paranın yönünü ve güçleri değiştir, Üsame ve çocuklarının çürümüş meyva gibi elimize düştüğünü göreceksin...'

31 Ağustos 2012 15:02

Taha Kıvanç

Star, 31 Ağustos 2012


New York Times’ın (NYT) başına gelene bakın: Gazetenin okur temsilcisi Arthur S. Brisbane âniden görevini bırakma kararı verdi ve yazdığı son yazıyla sebebini okurlarla paylaştı. Dediği şu: NYT, şimdilerde, belli başlı konularda sürekli tek-yanlı yayınlar yaparak okurlarına ihanet ediyor...

Ters yola giren Karadenizli vatandaşın radyodan işittiği,“Biri ters yola girdi”uyarısına,“Ne biri, hepsi, hepsi”tepkisini verdiği gibi, benim de“Ne şimdilerdesi, her zaman, her zaman”diye haykırasım geldi.

ABD’nin ünlü gazetesinin yayınlarında yanlı davrandığını bilen zaten biliyor da, NYT’nin saygınlığı sebebiyle okur temsilcisi atadığı gazetecinin bunu istifa sebebi haline getirip herkesle paylaşması hayli sarsıcı oldu.

Brisbane’nin yazısı sonrası ABD medyasında patlayan tartışmayı takip ederken, bir dostum, “Suriye’yle ilgili yazdıklarınla NYT’nin geçmiş yayınlarını, özellikle en kıdemli yazarı William Safire’ın Irak’a savaşı teşvik edici makalelerini aklıma getirdin”demek için aramasın mı?

William Safire ha?

Evet, bazen ilginçlikler üst üste gelir. NYT’nin yanlı yayınları sebebiyle tartışıldığı şu günlerde Safire da ‘aya ilk ayak basan insan’ olarak tarihe geçen Neil Armstrong’un vefatı sonrası hatırlandı. Watergate Skandalı’nın kahramanı ABD başkanı Richard Nixon’un devr-i saltanatında gidilmişti aya; Beyaz Saray astronotların gidip de dönmeme ihtimalini düşünerek, biri döndükleri taktirde Armstrong ve arkadaşlarını kutlayan, diğeri dönememeleri durumunda ailelere sabır ve metanet dileyen iki ayrı konuşma metni hazırlatmış...

Dönüş salimen gerçekleştiği için hiç okunmayan ikinci metni kim kaleme almış dersiniz? O sırada Nixon’un konuşmalarını yazması için Beyaz Saray’a transfer olmuş William Safire...

Safire siyasi yazılar yazmaktan vazgeçtiği 2005 yılına kadar ABD’nin en etkin kalemi kabul ediliyordu. Bu özelliğiyle ülkenin iç ve dış politikalarını derinden etkilediği söylenebilir. Kalemi elinde tuttuğu uzun yıllar boyunca savunduğu davalardan hangilerinde başarılı hangilerinde başarısız olduğunun hesabını, emekliye ayrıldığını duyurduğu son yazısında vermişti Safire...

‘En başarılı’ saydığı konuyu ‘Kürt otonomisi’ olarak belirlemişti... Irak’ın kuzeyindeki dostlarının kulağına fısıldadığı bilgilerden yararlanarak yazılar yazdığını daha önce ilân etmişti zaten. Mesut Barzani’nin babası Molla Mustafa’nın büyük bir hayal kırıklığı içerisinde son günlerini geçirdiği Virginia Eyaletindeki CIA’ya ait güvenlikli-evde saatler boyu sohbet ettiği kişi olan Safire’ın, 1993 yılında, 29 Ekim bayramını kutlayacağımız günden bir gün önce, NYT’deki sütununda çıkan ‘Satılık Müttefik: Türkiye’ başlıklı yazısı da çok sert tepkiler almıştı.

Safire’ın yazılarını hatırlatan dostum, “Onlar değil, hani şu patronu Nixon’un hayaletiyle konuşarak yazdığını söylediği yazısı”dedi.

Olağanüstü garip bir yazıydı Safire’ın 5 Kasım 2001 tarihinde NYT’da yayımladığı... “Müteveffa Nixon bana dedi ki” üslubuyla yazılmıştı, ancak Washington kulislerinde istihbarat çevrelerinin pek yakında sahneye koyacakları bir senaryo olarak yorumlandığını hatırlıyorum. Safire güncel konularda sorular yöneltiyor, hâlâ Araf’ta bekletildiğini ileri sürdüğü Richard Nixon güya cevaplıyordu.

ABD başkentinde yerleşik bir dostum, o günlerde, “Sen bunu CIA’in Başkan Bush’a ‘gelinim sen anla’ mesajı olarak kabul edebilirsin” diye yorumlamıştı. Afganistan’ı da, o sıralarda henüz savaş açılmamış Irak’ı da Türkiye eliyle hizaya getirme aklıydı verdiği: “Türkler Müslüman’dır, ama Arap değildir; bırakalım Irak’a girip Bağdat’taki Saddam rejimini devirsin ve Kerkük’ü kontrolleri altına alsınlar; bölgenin haritasını değiştirsinler... Bu arada Irak’ın bir bölümünden Kürdistan oluşturarak kendi Kürt sorunlarını da çözsünler... Ortadoğu’da mevcut dengelerle birlikte paranın yönünü ve güçleri değiştir, Üsame ve çocuklarının çürümüş meyva gibi elimize düştüğünü göreceksin...”

‘Saddam’sözcüğü yerine‘Beşşar’ı koyarak yazıyı yeniden okuyun, 11 yıl sonra aynı senaryo değil mi?