Cumhuriyet yazarı Nuray Mert, Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan ile Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç arasında yaşanan "Abuzittin" tartışmasıyla ilgili olarak "İslam medeniyetini canlandırma iddiasındaki en tafralılarının, bir konferansta bir bakan ile biraz tersleşti diye, nasıl nedamet getirip af dilediğini daha yeni okuduk" dedi. "İslam dünyası adına neredeyse savaş çağrısı yapan gazetesi ise, Hindistan gezisi haberini geziye katılacak CEO ve yatırımların memnuniyeti çerçevesinde verdi" ifadesini kullanan Mert, "Kısaca, diyorum ki, boşuna çene yormasınlar İslamcılığın ne olduğunu görüyor, anlıyoruz, fazla söze hacet yok. İşin orası belli de, bu ülkenin geleceği meçhul, asıl sorun o" diye yazdı.
Nuray Mert'in "Hindistan ziyareti ve İslamcılar" başlığıyla yayımlanan (1 Mayıs 2017) yazısı şöyle:
Önce, ‘İşçinin emekçinin bayramı’ 1 Mayıs, kutlu olsun! Hiç kuşkunuz olmasın, ‘gün gelir, zorbalar kalmaz gider’, yeter ki zorbalığa karşı durma kararlılığımız hiç bitmesin!
Bugün, izninizle ve Cumhurbaşkanı’nın Hindistan ziyareti vesilesi ile, biraz Hindistan’ın ‘zorba’sından söz etmek istiyorum. Hindistan’ın 2014’te seçilen başkanı Naredra Modi; tüm dünyada yükselen yeni otoriter siyaset dalgasının en dikkat çeken örneklerinden biri. Modi’nin liderliğini yaptığı Hindu milliyetçisi partisi Bharatia Janata Party’nin (BJP) geçmişi çok ama çok karanlık, Mahatma Gandi’yi suikastla öldüren hareketin devamı. Nitekim, geçenlerde, iktidar partisi BJP’ye mensup bir siyasetçi, Gandi’yi öldüren suikastçıyı milli kahraman ilan etti. BJP’nin, koyu dini, milliyetçi, otoriter, baskıcı siyaset anlayışının doğal bir açılımı da, tabii Müslüman düşmanı olması. Zira, partinin Hindu milliyetçisi ideolojisi, büyük bir Müslüman nüfusa sahip (bizim ülkemizin nüfusunun iki katından fazla) Hindistan’ı bir Hindu ülkesi olarak tanımlıyor ve Müslümanların Hindistan’da ancak Hindu kültürüne saygılı bir şekilde ve ikinci sınıf vatandaş olarak yaşaması gerektiğini düşünüyor. JNP’nin gözünde, Hindistan’da yaşayan Müslümanlar öncelikle Hindistan’ın parçalanması ve Pakistan’ın kurulması için İngilizler ile işbirliği yapan ve halen Pakistan’ın uzantısı olan beşinci koldan başka bir şey değil.
Modi, 2002’de genel valisi olduğu Gujarat’da yaşanan ve en az bin Müslümanın yaşamını yitirdiği katliamı örtbas etmekle suçlanan tartışmalı bir siyasetçi iken, yükselen Hindu milliyetçiliğinin temsilcisi olarak 2014’te iktidara geldi. Seçim propagandası son derece ırkçı ve Müslüman karşıtı idi, nitekim iktidarda olduğu sürece, Müslümanlara yönelik saldırı ve linçler büyük infial yaratmaya devam etti, ediyor. BJP, Müslümanları inek eti satmak, bulundurmak gerekçeleri ile hedef haline getiren saldırıları cezasız bırakıyor, dahası BJP’li siyasetçiler bu saldırıları önlemek, cezalandırmak yerine, anlayışla karşılanması gereken tepkiler olarak tanımlayıp, Müslümanlara Hindu kültürüne saygı duymak zorunda olduklarını hatırlatıyor. Son linç olayı geçen nisan ayı başında Rajasthan’da yaşandı. Pehlu Khan adında, 55 yaşında bir çiftçi inek ticareti yapmakla suçlanarak saldırıya uğradı, feci şekilde dövülerek öldürüldü, dahası tüm bu olay canlı biçimde sosyal medyada paylaşıldı ve Hindu milliyetçileri tarafından destek buldu. Modi ve partisinin en son icraatı, aşırı görüşleri ile son derece tartışmalı bir isim olan ve aynı zamanda din adamı kimlikli Yogi Adityanath’ın Hindistan’ın en büyük eyaleti Uttar Pradesh’in başına gelmesi. Adityanath’ın ‘babam’ dediği militan din adamı/siyasetçi Avaidyanath, 1992’de yine bir grup saldırgan tarafından yıkılan 16. yüzyıl Babür Camisi arazisi üzerine bir Hindu tapınağı inşa edilmesi çabasının öncülerinden. Bu tür çarpıcı örnekler uzayıp gidiyor ama daha fazla başınızı ağrıtmayayım, Hindistan’da iktidarda olan siyasetin çerçevesi işte bu.
İslam dünyasının lideri olduğu iddia edilen Cumhurbaşkanı, Hindistan gezisinde, muhatabı Modi’ye bunlardan dolayı hesap soracak mı, çok merak ediyorum. Bir süredir sokak çocuğu ağzı ile İslamcılık didişmesi yapan İslamcılar bu işlere ne diyecek diye ise merak bile etmiyorum. İslam medeniyetini canlandırma iddiasındaki en tafralılarının, bir konferansta bir bakan ile biraz tersleşti diye, nasıl nedamet getirip af dilediğini daha yeni okuduk. İslam dünyası adına neredeyse savaş çağrısı yapan gazetesi ise, Hindistan gezisi haberini geziye katılacak CEO ve yatırımların memnuniyeti çerçevesinde verdi. Kısaca, diyorum ki, boşuna çene yormasınlar İslamcılığın ne olduğunu görüyor, anlıyoruz, fazla söze hacet yok. İşin orası belli de, bu ülkenin geleceği meçhul, asıl sorun o.