Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Suriye’de güvenli bölge konusunun tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi. Kurtulmuş, "Cerablus hattındaki gelişmeler ulusal güvenlik meselesidir. 911 km'lik sınırın bir tek örgütün eline PYD'nin eline geçmesi Türkiye'nin kabul edebileceği bir şey değildir” dedi. Kurtulmuş, İncirlik Üssü'nün Rusya'nın kullanımına açılacağına dair iddialara da yanıt verdi. "İncirlik'in Rusya'nın kullanımına açılması söz konusu olamaz" diyen Kurtulmuş, Rusya'nın NATO üyesi olmadığı için üssü kullanmayacağını ifade etti.
Kurtulmuş’un NTV canlı yayınında gündeme ilişkin yaptığı açıklamalardan satırbaşları şöyle:
"Cerablus hattındaki gelişmeler ulusal güvenlik meselesidir. 911 km'lik sınırın bir tek örgütün eline, PYD'nin eline geçmesi Türkiye'nin kabul edebileceği bir şey değildir. Türkiye topraklarına atılan füzeler bizi rahatsız ediyor. Türkiye sınırın ötesindeki bu gelişmeleri yakınen takip ediyor. Bunu ulusal güvenlik meselesi olarak görüyoruz. Buradaki gelişmeleri Suriye'nin toprak bütünlüğü olarak ele alıyoruz.
Suriye'nin toprak bütünlüğünü ortadan kaldıracak, iki ya da üç farklı devlet yapılanmasının ortaya çıkmasının artık son hazırlıkları anlamına gelecek gelişmelere Türkiye seyirci kalmayacağını ifade ediyor. Çok yakınen takip ediyoruz, anbean takip ediyoruz.
"IŞİD ÜRETİLMİŞ BİR ÖRGÜTTÜR"
Bizim başından beri söylediğimiz Cerablus'un IŞİD'in elinde olması kabul edilebilir değildir. IŞİD üretilmiş bir örgüttür. Suriye'nin kuzeyinde diğer unsurlar da var. Bu etnik kültürel zenginliğin devam etmesinden yanayız. Cerablus'un IŞİD'den alınması, Musul'un IŞİD'den alınması konusunda Türkiye uluslararası toplumla koalisyonla işbirliği halinde çalışıyor.
Güvenli bölge meselesini tekrar gözden geçirmek lazım. Suriye'de uzun bir süredir devam edecek vekalet savaşı dönemi vardı. ABD ve Rusya bu vekalet savaşlarını sürdürürse birbirleriyle savaşacak noktaya geldiler. Dolayısıyla hiçbir gücün Ortadoğu ve Suriye üzerinde birbirleriyle savaşacağını sanmıyoruz.
Vekalet savaşlarının limitlerini doldurmuş olması, Suriye'de barış için bir şans olabilir. Uçak krizinin aşılması Suriye'de barışın ortaya konulması için bize şans tanıyacaktır. Düne göre daha avantajlı bir noktadayız. Uluslararası camia Suriye'de barış perspektifi geliştiremediği için bir çözüm ortaya koyamadı.
Suriye'de kimin işbaşında olacağına karar vermek, Suriye halkının kararı. Eli kanlı rejimin devam edip etmeyeceği Suriye halkının vereceği bir karardır. Buna karar verecek biz değiliz. Çevre ülkeler de değildir. Buna karar verecek Suriye'nin farklı toplumsal gruplarıdır. Suriye halkının bütün taraflarının düzgün bir şekilde temsil edilmesi gerekir.
Mevcut rejim şu anda elinde silah olan, sahada savaşan, halkına operasyon yürüten taraf olduğu için silahı bırakacak taraflardan birisi Esad rejimidir. Dolayısıyla rejimin masanın bir tarafında olması eşyanın tabiatı gereğidir. Diğer tarafta da Suriye'nin özgürleşmesi için savaşan farklı kesimler vardır. Eğer bir barış masası kurulacaksa bu masanın iki tarafı olmak durumundadır.
Arap Baharı sırasında sanki birkaç ay içinde sanki Suriye'de de rejim değişikliği olacak diye inanış ortaya çıktı. Önce iç savaş arkasından vekalet savaşları ve sonrasında büyük savaş ortamına gelindi. Suriye'deki bu iç savaşla başlayan süreç olmasaydı çok açık söylüyorum IŞİD olmayacaktı. IŞİD dediğimiz bu küresel örgüt ortaya çıkmayacaktı. Eğer Irak'ın işgaliyle başlayan süreç olmasaydı, IŞİD meselesi olmazdı. Bu bizim tek başımıza önleyebileceğimiz bir süreç değildi. Tek başına hiçbir ülkenin bunu önleyebilme kabiliyeti yoktu. Türkiye tek başına bu politikayı ortaya koyacak durumda değildir. Böyle bir imkanımız yoktu.
Türkiye’nin burada eksiklikleri ve hataları olabilir. Büyük bir sorunla karşı karşıyasınız. Karşınızda terör örgütleri var. Bu terör örgütlerini kullanan vekalet savaşlarının patronları var. Bu tablo içerisinde Türkiye'nin öngörülerinde de bir takım eksiklikler olmuştur ve atamadığı adımlar olmuştur. Amacımız bunların üzerinden bir siyasal tartışma oluşturmak değil.
Türkiye'nin ekseninin kaydığını söylemek Türkiye'yi tanımamaktır. Türkiye doğu ile de batı ile de ABD ile de Rusya ile de eş zamanlı irtibatı olan ender ülkelerdendir. Bunların hiçbirisi doğrusal çizgide gelişmemiştir. ABD ve Rusya ile ilişkilerimiz tek düze olmamıştır. Zaman zaman ilişkilerimiz iyi olmuş zaman zaman kötü olmuştur. Rusya ile bir sene önce ne kadar kötüydü şimdi iyileşme sürecinde. Bu Türkiye'nin elinde bulunduğu siyasal kartlarının gereğidir. İsteriz ki hepsiyle iyi olsun. Bazen limoni olabilir. Ne Türkiye ne Rusya birbirini uçak krizi yüzünden yok sayamaz. İncirlik'in Rusya'nın kullanımına açılması söz konusu olamaz, çünkü bu bir NATO üssüdür. Nasıl gündeme geldiğini bilmiyorum. Rusya NATO üyesi olmadığı için Rusya'nın burayı kullanması mümkün değildir.
Bu YAŞ toplantısı darbeler geleneğinin sona erdiğini gösteren bir toplantıdır. Son derece sivil ve teknik bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıda bulunmaktan büyük bir keyif aldık.
15 Temmuz'da karanlık bir gece yaşadık. Görüntüler habercilik ve arşiv açısından önemli ama keşke yayınlanmasaydı. Bu görüntülerin yayınlanmasının doğru olmadığını düşünüyorum. Türkiye büyük bir uçurumun kenarından döndü. Üniformalı eşkiyaların kendi komutanlarının bile gözlerini bağlayacak kadar gözleri dönmüştü.
15 Temmuz ruhu bizim için siyasetteki en değerli hususlardan biridir. Parlamentoda çoğunluğumuz var istediğimizi yaparız demeyeceğiz. Bu ruhun bir ete kemiğe bürünmesini isteriz. Bu süreçte muhalefetle her alanda görüşmelerimizi sürdüreceğiz. Olağanüstü hal millete karşı değil, devlete karşıdır. Devleti daha sıkı çalıştırmak içindir. Çeşitli KHK'lar gündeme gelecek. Hukukun üstünlüğü prensibini zedelemeden çalışmalarımıza devam edeceğiz.
15 Temmuz gösterdi ki devlet kadrolarını vatandaşın bir kısmına kapatırsanız ortaya FETÖ çıkar. Bir takım locaları merkezleri ortaya çıkaran esas şey budur. Ehliyet, liyakat, vatana millete sadakat olmalıdır. Sayın Kılıçdaroğlu da bu görüşlerimize destek vermelidir. Devlet içinde paralel örgütlerin ortaya çıkmasını engellemenin yolu devleti herkese açmaktır. Bu bir zihniyet değişimini gerektirir ve hep beraber bu değişimi yapacağız.
Türkiye'nin yepyeni bir anayasaya ihtiyacı var. Türkiye'de demokratikleşme adımlarını sıkı bir şekilde atılması lazım.
Gaziantep saldırısıyla ilgili soruşturma devam ediyor. Bu örgütlerin her birisinin arkasında destekler var. Türkiye sadece DAEŞ'le mücadele etmiyor, sadece PKK ile mücadele etmiyor. Bir sürü iç ve dış düşmanla boğuşuyor. Bu örgütlerin her birinin irtibatı var. Zor bir süreçteyiz. Nasıl FETÖ darbesine karşı birlik oluşturduysak terör konusunda da yek vücut olarak durmalıyız. Aktif bir güvenlik anlayışıyla devam ediyoruz."