DW: Mahkeme Başkanı Hâkim Manfred Götzl'ün, Beate Zschäpe'nin mahkeme tarafından tayin edilmiş avukatını değiştirmesine onay verme ihtimali nedir?
Klaus Kirchner: İhtimal yüzde 50 yüzde 50. Ceza Yasası'nın 141'inci maddesinin 4'üncü fıkrası uyarınca mahkemeye başkanlık eden Hâkim Manfred Götzl müdafi avukatlarının tayin edilmesinden sorumlu. 142'inci maddeye göre Bayan Zschäpe'nin yeni avukat tayin etme imkanı bulunuyor, ancak hak iddiasında bulunması mümkün değil, bu mahkemenin takdirine kalmış.
DW: Zschäpe'nin mahkemeye yazdığı yazıda avukatı Anja Sturm ve diğer iki avukatı hakkında ağır ithamlar bulunuyor. Eğer üç avukat da değiştirilecek olursa dava çöker mi?
Klaus Kirchner: Hayır, çökmez. Bunlar kısmen ağır ithamlar. Bunlar avukatlar açısından tehlikeli olabilir. Ama böyle görevden azledilme durumlarında, özellikle büyük davalarda, en az iki yeni avukatın da hazır tutulması geçerlidir, bir kişinin hastalanmasına hazırlık olması bakımından. Davaya en fazla 30 gün ara verilebileceğini sanıyorum. Bu süre içerisinde yeni avukatların davaya hazırlanarak dahil olmaları ve bu sürenin hazırlık için yeterli olduğu konusunda mahkemeye güvence vermeleri gerekir. Tüm bunlar tutanak altına alınır.
DW: Zschäpe‘nin tutukluluğu sırasında bir avukat kabul ettiği ve bu avukatın hâkime yönelik bu yazıyı kaleme aldığı belirtiliyor. Zschäpe'nin savunmasını bu avukat yapabilir mi?
Klaus Kirchner: Eğer Zschäpe kendisi bir avukat seçmek isterse, bu mahkemeye sıkıntı yaratır, zira masrafları nasıl karşılayacağı güvence altına alınmamıştır. Basın tarafından finanse edileceği ya da bir isim yapmak için bu işi üstleneceği düşünülebilir. Böylesi bir durumda seçilen avukatın tüm duruşmalarda hazır bulunma garantisi vermesi gerekir. Bir kere hasta olması halinde tüm dava çöker. Mahkeme onu tek başına kabul edemez, bir ya da iki tayin edilmiş avukatla birlikte bu mümkün olabilir. Bu tür detaylar mahkemeye verilen arada düzenlenebilir.
DW: NSU davasında dosyalar dağ gibi, 80 binden fazla sayfa söz konusu. Buna bir de 200 günden fazla süren duruşmaların tutanakları ekleniyor. Bu kadar kısa sürede tüm bunların incelenmesi mümkün mü?
Klaus Kirchner: Dosyalara bakılması, kadınla konuşulması gerek, tabii burada çok çalışılması ve okunması lazım. Teknik açıdan mümkün. Seçilen avukat, tabi ek olarak her zaman davaya paralel dahil olabilir.
DW: Mahkeme tayin edilmiş avukatların değiştirilmesini geçen yıl reddetti. Müdafi avukatlarının azledilmesi için hangi şartların oluşması gerekiyor?
Klaus Kirchner: Hukuk bize aşılamaz nitelikteki ideolojik ve politik görüş çatışmalarının bu açıdan yeterli olmadığını söylüyor. Avukatlarla savunma stratejisinin değiştirilmesi konusundaki farklılıklar da keza öyle. Sanık ile avukatın savunma stratejisi konusunda hemfikir olmaması normal. Kendisi, seçtiği avukatı aracılığıyla bir açıklama yaptı. Tayin edilen avukatın azledilmesi ancak inandırıcı bir sebep varsa mümkün. Bu da kendisiyle avukatı arasındaki güven ilişkisinin bozulması halinde ortaya çıkabilir.
İspat edilebilir bir ihmalkarlık, diyelim zorla kendisine bir ödeme kabul ettirilmişse ya da büyük bi görev ihmali söz konusuysa, bu durum, avukatın azledilmesini haklı çıkartabilir. Eğer avukat gerçeğe uygun bir savunma yapmaya isteksizse veya bunu ciddi bir biçimde reddediyorsa, bu ağır ihmalkarlık olarak görevden almaya yol açabilir. Yani güven ilişkisi, savunmanın objektif olarak artık gerçeğe uygun yürütülemeyeceği kadar sarsılmışsa, azil söz konusu olabilir. Bunu Federal Yüksek Mahkeme de söylüyor. Ama tabi güven ilişkisinin bozulmasının somut olarak ortaya konması lazım. Avukatlara yönelik toptan suçlamalar bunu haklı çıkarmaz.
DW: Zschäpe'nin gönderdiği yazıda, iddialarla ilgili ifade vermesi halinde avukatlarının kendisine vekillik yapmayacakları yönünde kendisini tehdit ettiği ileri sürülüyor. Zschäpe hâkimi ifade vereceği ihtimaliyle baskı altına alabilir mi?
Klaus Kirchner: Böyle bir durum zaten yeterince kötü olurdu, zira ceza hukuku bakımından bu kısmen şantaja girer. Eğer ifade vermek istediğini söylerse, bu konuda elbette özgürdür. Her zaman itirafta ya da kısmî itirafta bulunabilir, kanıtlar sunabilir, yeni tanıklar gösterebilir ya da yeni bir bütüne başlamadan önce kısmen ifade verebilir. İtiraf, cezayı da hafifletecektir. Ne kadar erken itirafta bulunursa, ceza o kadar hafifler.