Neue Osnabrücker Zeitung'taki yorumda Halep'te insanların hâlâ yardıma ihtiyacı olduğuna dikkat çekiliyor:
"Halep cehenneminde sonunda hareket başladı ve kentin doğu kesimi tahliye ediliyor. Bu umut verici. Savaşın acımasızlığının sembolü olan Halep, şimdi barışın simgesi olabilir mi? Yüz binlerce insana acı ve ölüm getiren çatışmalarda sonun başlangıcını mı yaşıyoruz? Aslında barış hâlâ uzak. Şimdiye kadar Moskova’nın sürekli Esad’a destek çıkması, eleştirildi. Artık Rus keşif uçaklarının Halep’ten dünyaya gönderdiği fotoğraflar şunu gösteriyor: Bakın, biz insanları kurtarıyoruz. Rusya’nın savaşta oynadığı rol düşünülünce bu bir çelişki yaratıyor. Ama bir yandan da Rusya'nın imajını cilalıyor. Batı'nın buna kanmaması gerekiyor. Zira yardım kuruluşları ve kiliseler boşuna şu uyarıda bulunmuyor: İnsanlar hâlâ acı çekiyor. Onları yarı yolda bırakmayın.”
Berlin’de yayımlanan die Welt gazetesindeki yorumda "uluslararası toplumun” Halep'te yaşanan trajediye seyirci kalması eleştiriliyor:
"Uluslararası toplum, Halep halkını korunmasız bir şekilde Esad rejiminin kasaplarına teslim etti. Kasapların cinayetler işlemesi ve halkın zorla sürülmesine imkan sunan, veto hakkıyla rejim birliklerine bombardımanın yolunu açan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi Rusya ve Suriye ordusunun başlıca birliklerinden sayılan İran oldu. Çaresizce yapılan çağrılar dikkate alınmadığı gibi bu güçler sistematik olarak işledikleri savaş suçlarının sonuçlarından da korkmuyorlar. Bu uygar insanlığın etik açıdan başarısızlığını ortaya koyduğu kadar dünya düzeninin acıklı bir şekilde değiştiğini gösteriyor.”
Berlin’de yayımlanan der Tagesspiegel gazetesindeki yorumda ise Avrupa Birliği’nin Halep’te yaşananlar karşısında izlediği tutum eleştiriliyor:
“Halep Avrupa Birliği açısından aşılması gereken bir güçlük olarak görülüyor: Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e karşı nasıl bir tutum izlenecek? Putin Ukrayna’ya saldırdı, ABD’deki başkanlık seçimlerini manipüle etmeye çalıştı. Onun için çalışan bilgisayar korsanları, Almanya’da yapılacak parlamento seçimleri için şimdiden malzeme topluyor. Bu sıralama içinde Putin’in işlediği suçların en ağır örneğini ise Halep oluşturuyor. Bu bizim için ise bir utanç.”
Frankfurter Rundschau gazetesindeki yorumda ise Avrupa Birliği’nin (AB) Ortadoğu ve Türkiye siyaseti ele alınıyor. Yorumda şu satırlar dikkati çekiyor:
"AB’nin Türkiye, Suriye ve Mısır’a karşı tutarlı bir strateji izlediği pek gözlemlenmiyor. Ancak ABD’nin yeni başkanı Donald Trump’ın göreve başlaması yaklaştıkça tutarlı bir stratejinin belirlenmesi aciliyet kazanıyor. Zira şu kesin: ABD’nin çıkarları coğrafik açıdan krizli bölgelere yakın olan AB’nin çıkarları ile her konuda örtüşmüyor. AB’ye komşu olan bu bölgeden daha fazla Avrupa çığlıkları yükseliyor. Tutarlı bir dış politika, daha fazla birliktelik ve daha az küçük devlet tavrı isteniyor. Türkiye ile imzalanan mülteci anlaşması doğrultusunda 3 milyar euro kaynak aktarılması örneğinde olduğu gibi Ortadoğu halklarına barış getirecek ciddi programlar isteniyor. Türkiye ve Ortadoğu söz konusu olduğunda tek bir ses olunması isteniyor.”
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Jülide Danışman