Gündem

Nimet Baş'tan Ayten Gökçer'e: Sırça köşkte yaşamasının bedelini bu ülke ağır ödedi

Nimet Baş, darbelerin çok aktörlü olduğunu ve o dönemlerde devlet sanatçısı ünvanı verilenlerin de birer 'seçilmiş' aktör olduğunu söyledi

06 Aralık 2012 18:40

Darbe ve muhtıraları araştırma komisyonu yoğun bir çalışmanın ardından raporunu tamamladı. Komisyon başkanı AKP İstanbul Milletvekili Nimet Baş, çalışma sürecini ve sonuçlarını A Haber'de Gündem Özel programında değerlendirdi. Can Okanar’ın moderatörlüğünde gazeteciler Avni Özgürel ve Rıdvan Akar’ın sorularını yanıtlayan Baş "Tarihe önemli bir not düştüklerini" dile getirdi. 28 Şubat sürecinde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in "kurgulanmış mekanizmaları işleten kişi olduğunu" ifade eden Baş, Ayten Gökçer’in “asker yanlış yapmaz” sözlerini de eleştirerek “O’nun sırça köşkte yaşamasının bedelini bu ülke ağır ödedi” şeklinde konuştu.

\


‘O’nun sırça köşkte yaşamasının bedelini bu ülke ağır ödedi’


Darbelerin çok aktörlü olduğunu ve o dönemlerde devlet sanatçısı ünvanı verilenlerin de birer ‘seçilmiş’ aktör olduğunu vurgulayan Baş, Gökçer’i şu sözleriyle eleştirdi:

“Darbe o kişinin hayatı için çok iyi bir şey olmuştur. Bugün 12 Eylül Darbesi’yle bu ülke 50 gencini idam etmiş, işkence altında onlarca genç Diyarbakır Cezaevi’nde hayatını kaybetmiş, Mamak Askeri Cezaevi’nde 31 bin genç işkence görmüştür. O kişilerden bu acıların tamamının teğet geçmiş olması ne kadar vurucu. Bütün bu acılara hala yabancı ve uzak olabilmek gerçekten çok trajik. Gelinen noktada çok bedeller ödedi bu ülke. Birazcık acılı ailelerin o annelerin, babaların yerine koymak gerekiyor kendini. Öyle tüm bu acılardan uzak sırça köşklerde devlet sanatçısı olmanın lüksüyle yaşamak çok itici ve ağır. Zaten o sanatçı gereken tepkiyi toplumdan aldı.”


‘Raci Tetik de kullanıldı’


Bazı isimlerin özellikle darbe için seçildiğine dikkat çeken Nimet Baş, “1980 Darbesi’nden bir ay önce Raci Tetik’in Mamak Askeri Cezaevi’ne müdür yapılmasını önemli buluyorum. “Darbe yapılacağını biliyor musunuz?” diye sorduğumda ‘Bilmiyordum ama Kızılay Meydanı’nda maketimi yakmışlardı” dedi. Kıbrıs Harekatı’nda da bulunmuş, katı ve insanlık dışı eylemleri yapabilecek böyle bir karakterin önceden seçilip oraya yerleştirildiğini düşünüyorum” açıklamasını yaptı.


‘Demirel 28 Şubat’ın paternalist yöneticisidir’


28 Şubat’ın psikolojik harekat kısmı çok iyi planlanmış, her şeyi ayrıntılarıyla düşünülmüş bir kurgu olduğunu dile getiren Baş, komisyonun dinlediği 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in kurgulanan süreci işleten bir siyasetçi olduğunu söyledi. Baş, Demirel’e 28 Şubat’a ilişkin soru sorduklarında şu cevapları verdiğini belirtti:

“Ben Anayasal kurum olan MGK’yı işlettim. Erbakan bana istifa edeceğini söyledi. Nedenini sordum. Çiller ile böyle konuştuk. Sonuçta ben muhtar değilim.”

Baş, siyasi analizlerin bir karşılık bulabileceğini ama kişisel kanaatince 1960, 1971 Darbelerine karşı çok paternalist bir anlayışla Demirel’in karar aldığını ifade etti. Demirel’e “Üniversitede okumak isteyen başörtülü genç kızları neden Suudi Arabistan’a yönlendirdiniz?” sorusuna da paternalist bir anlayışla yaklaştığını belirten Baş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bana bu ülkenin Anayasa Mahkemesi ve kanunları var. Başörtüsünü ben mi yasakladım? Bu tipik bir paternalist  devlet anlayışı. 28 Şubat sürecinde Demirel’i demokratlıktan uzak, kurgulanmış mekanizmaları işleten kişi olarak görüyorum. Demirel ‘Ben devlet birimleri arasında koordinasyon sağladım’ kendini savunuyor. Köşk’te BÇG oluşturması da beni şaşırtmadı.”