Cumhuriyet yazarı Özgür Mumcu, "FETÖ, DHKP-C ve PKK propagandası yaptığı" iddiasıyla tutuklanan Cumhuriyet gazetesinin yazar, çizer, muhabir ve yöneticileri 24 Temmuz Pazartesi günü itibariyle çıktığı mahkemeye eklenen iddaneme ve tanıklar hakkında değerlendirmede bulundu. Fethullah Gülen'e yakın olan insanların Cumhuriyet davasında tanık olarak alınmasına tepki gösteren Mumcu "Neden Hüseyin Gülerce gibi cemaatin itirafçı imamı, yarın ne yana döneceği belirsiz bir cemaat elemanına koştura koştura gidip de her yerine Fethullah Gülen sinmiş bir bukalemunu tanık yaptınız?" dedi.
Cumhuriyet yazarı Özgür Mumcu "Parkeci, pideci davası" başlığıyla (26 Temmuz 2017) yayımlanan yazısının tamamı şöyle:
Cumhuriyet davasının soruşturma savcısı yani bugün tutuklu olan gazete yazar ve yöneticileri hakkında gözaltı kararı veren savcı, bir “FETÖ” davasında müebbet hapisle yargılanıyor. Bu, tek başına Cumhuriyet davasının çöktüğünü gösterir.
Burada da kalmıyor iş. Davanın duruşma savcısı ise Cumhuriyet yazarı Mine Kırıkkanat’a bir yazısı nedeniyle Fethullah Gülen’e hakaret etti diye iddianame düzenlemiş.
Cumhuriyet’i Gülen cemaatine yardım ve yataklık yapmakla suçlayanlar bu kişiler. Şimdi sizden yukarıdaki paragrafı bir daha okumanızı ve ardından derin bir nefes almanızı rica edeceğim.
Muhtemelen Türk hukuk tarihinin en saçma iddianamesiyle karşı karşıyayız. Cumhuriyet yazar ve yöneticileri pazartesi gününden beri bu tuhaf metni lime lime etti. Kendine saygısı olan bir insanın bu delilsiz, hukuk mesleğine hakaret niteliğindeki iddianameye sahip çıkması mümkün değil.
Parkecinin oğlu neden o lokantada yemek yedi, 6 yıl önce arabanı tamir ettirdiğin oto tamircisinin 8 sene önce çalıştığı şirket neden soruşturma geçirdi, 11 sene önce yanında çalıştığın avukat neden HDP’den milletvekili oldu, yaş gününde pide aldığın pideci “FETÖ”cü müydü gibi delillerden bahsediyoruz.
Bunları yaşıyoruz. Gerçekten oluyor. Koca koca, cüppeli cüppeli beyler ve hanımlar devletin parasıyla kurulmuş, halka hizmet etmesi gereken adliye sarayında bu müsamereyi sürdürüyorlar.
Parkeci, pideci, tamirci davası bu. Cumhuriyet yazar ve yöneticileri kendilerini arayan tanımadıkları insanların telefonlarında ByLock var diye 9 aydır hapiste. Bu iddianameyi hazırlayan savcılara hodrimeydan. Paylaşsınlar bakalım telefon kayıtlarını. Kimlerle temastalar? Kimlerle konuşmuşlar?
Gülen cemaati için suç uydurmaktan yargılanan soruşturma savcısı? Yüreğin yeter mi telefon kayıtlarını açıklamaya?
Gülen’e hakaret edildi diye yemeyi içmeyi bırakıp iddianame düzenleyen duruşma savcısı, göster bakalım telefon kayıtlarını? Bakalım kaçının telefonunda ByLock var? Pidecin kim? Parkecin kim? Oto tamircin kim?
“FETÖ” sanığı duruşma savcısı ve Gülen’e hakaret edildi diye iddianame döşeyen duruşma savcısı. Açın bakalım banka hesaplarınızı. Bir de sizin pidecinizi, parkecinizi, oto tamircinizi görelim. Bakalım kimlere banka havalesi yaptınız, kimler size ne gönderdi?
Neden Hüseyin Gülerce gibi cemaatin itirafçı imamı, yarın ne yana döneceği belirsiz bir cemaat elemanına koştura koştura gidip de her yerine Fethullah Gülen sinmiş bir bukalemunu tanık yaptınız?
Seçtiğiniz bilirkişi neden adını gizliyor? Kimdir? Var mıdır cemaatle bir ilgisi?
Türk ve dünya tarihine geçecek bu dava. Bir adet yahu ilaç için bir adet mi delil olmaz?
İktidar medyasından bile destek bulamayacak kadar delik deşik bir iddianameyi nasıl yazdınız?
Gülen’in müebbetle yargılanan sanığı, Gülen’e hakaret edildi diye yüreği hoplayan şahıs, farkında mısınız asıl siz yargılanıyorsunuz Çağlayan’da.
Gazetemizin yazar ve yöneticilerinin alnı ak, başı diktir. Umarız mahkeme heyeti kendi önüne iddianame diye konan bu saçmalığı hukukun, vicdanın ve adaletin gereğince değerlendirir. Cemaat yargısının çok örneğini verdiği hukuki bir utançtan yargıyı kurtarır.