T24 - Emekliye yapılan zam oranı 20.4. Ülkemizde emekliye verilen maaşlar asgari ücretin o kadar altındaki yapılan hiç bir zam vatandaşın yüzünü güldüremeyecek gibi. Akşam gazetesinden Çiğdem Toker'in emeklilere yapılan zam ile ilgili köşe yazısı. ( Ne zam işe yaradı ne de tasarruf 07/01/2010)
Açım ben aç' diyor ekrandaki yaşlı kadın. Üzerinde soluk, kalın ilmekli bir hırka. Emekli zammı açıklanınca pazar yerine koşan meslektaşların uzattığı TV mikrofonlarına konuşan diğeri, 'Herkesle aynı marketten alışveriş yapıyoruz, aynı yiyecekleri aynı fiyattan alıyoruz. Emekliler sadece insanca yaşamak istiyor' diyor. Yapılan zammın oranı, yüzde 20.4. Fakat maaşlar asgari ücretin bile o kadar altında; hükümetlerin yap-boza çevirdiği sistem, eşitsizliği öylesine derinleştirmiş ki; enflasyonun beş katı zam yapılsa dahi, yüz güldürmüyor. Yüz güldürmek şöyle dursun, doğru bile olsa 'zam oranı yüksek' demek, emekliye küfür gibi geliyor.
Bugüne dek 350 liraya geçinmesi istenen emekliye, şimdi '413 lirayla geçin' deniyor çünkü. Doğruluğun, adalet anlamına gelmediği bir insanlık durumu. Sağlık tasarrufu ile gelen kaynak 2.5 milyar TL'ydi. Her aklıselim teslim ediyor ki, bir emeklinin insanca yaşabilmesinin alt sınırı 1500 liradır.Uzmanlar bu rakama 'açlıkla yoksulluk arasındaki ortalama tutar' adını veriyor.7 milyon 300 bin emeklinin maaşını aynı anda 'insanca' düzeye yükseltmenin faturası ise 40 milyar. Bu rakam da bütçeye intibak edemiyor. Çünkü kaynak yok.Ancak son artışın ihtiyaç duyduğu 3 milyarlık kaynak bulundu. Daha doğrusu önce bulundu, sonra maaş zammı şekillendi.Hatırlayan çıkar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, kısa bir süre önce sağlık harcamalarında getirilen sınırlamanın, 2.5 milyar lira tasarruf sağlayacağını açıklamıştı.Emekliye yapılan zam, 3 milyarlık yükün önemli bölümü bu tasarruftan sağlanacak.
O yüzden emeklinin hoşnutsuzluğuna şaşıran varsa, şaşırmasın. Maaşına yapılan 'yüksek' zamdan sadece üç gün önce temel giderlere zam gelmiş, yaşlılıkla zorlaşan hayatlarını bir nebze olsun rahatlatan sağlık hizmetlerindeki 'mutlu günler' kısa sürmüş, 'katkı payı', giderek kendisinin değil devletin katkısına dönüşmüşse, emekli yüzde 20 bile olsa bu artışa sevinemez.Kamu finansman dengesini gözetmek; işçi ve Bağ-Kur emeklisinin işi de değil, görevi de.Hele hele, Bakan Dinçer'in anlatımıyla 'İskandinav ülkelerindeki gibi bir sağlık hizmetine' tam alışmışken, yapılan acı frenle hastaneye gidemez hale gelmiş; Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yapılanlardan başka yeni vergi artışları olabileceğini açıklamışsa.