Eski NATO Daimi Temsilcisi Ümit Pamir, NATO’nun Norveç’teki tatbikatında, Atatürk’e düşman liderler arasında yer verilmesi ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘düşmanla işbirliği içinde’ gösterilmesi skandalını değerlendirdi. Skandalı şahsi bir girişim olarak gördüğünü belirten Pamir, Türkiye'nin tepki vermesinin gerektiğini vurgulayarak, "Tabii ki hesabı sorulmalı. Bunu yapanlar görevden alınmalı. Ancak bir kendini bilmeze hak ettiğinden fazla önem vermemek lazım. Konuyu iç politika malzemesi haline getirmemek gerekir. Unutmayalım ki, NATO’nun tapusunun 29’da biri bize ait" dedi.
Pamir, NATO'dan çıkılmasıyla ilgili tartışmalar hakkında "NATO’ya girmek için çok çaba harcadık. NATO’ya girmek isteyen birçok ülke varken, Türkiye çıkmak isterse bizimle alay edilmesinden korkarım" ifadesinde bulundu.
Hürriyet'ten İpek Özbey'e konuşan Ümit Pamir'in açıklamaları şöyle:
Eski NATO Daimi Temsilcisi olarak NATO krizini nasıl izliyorsunuz?
Ben bu olayda büyük bir gayri ciddi davranış görüyorum.
Kurumsal bir gayri ciddilik mi bu?
Hayır, bir kaza, şahsi bir girişim olarak görüyorum. Kurumsal olarak hiçbir yetkilinin “Türkiye’ye böyle bir işaret verelim” diyeceğini sanmıyorum. Böyle bir işaret vermek istese bu yolu kullanmaz.
Bu tür senaryoların NATO içindeki işleyişi nasıldır?
Buna ‘masa başı tatbikat’ deniyor. Bir de ‘hakiki tatbikatlar’ vardır. Bu, NATO’nun herhangi bir tehlikeyle karşılaştığında gerekli hazırlığı var mı, yetenekleri kafi mi, gibi hususları test eden bir tatbikat. Buna askeri ve sivil tüm düzeyde katılım olur. İlgili komite senaryoyu inceler, askeri makamlardan gelen katkılara bakar, tatbikat senaryosu NATO konseyine gelir ve orada kesinleştirilir. Bu ana senaryonun dışında, ana senaryoya ilgili ülkelerden serbest katkılar yapılır. Gerekli hallerde en üst düzeye kadar merkezlerden talimat alınır.
Şimdi siz bu kadar prosedür sayıyorsunuz. Nasıl bu kadar insan böyle bir skandalı atlar, böyle bir kaza nasıl olabilir ki?
Böyle bir şeyin ana senaryoda olduğunu sanmıyorum. Bunun dışarıdan gelen katkılar çerçevesinde olduğunu tahmin ediyorum.
Kim yapmış olabilir?
Yapan kişi Türkiye’yi sevmiyor olabilir. “NATO içinde de Türkiye’yi sevmeyenler vardır, bakalım böyle bir şeyi yapınca, onlar ne tepki verecek” demiş olabilir. Ayrıca “Türkiye’deki anti Amerikancı, anti Batıcı, NATO karşıtı olanlar büyük tepki gösterir, bu da zincirleme tepkilere yol açar” diye düşünmüş olabilir.
Türkiye’nin tepkisini nasıl buluyorsunuz?
Tabii ki hesabı sorulmalı. Bunu yapanlar görevden alınmalı. Gerekli tahkikat sonuna kadar götürülmeli. Ancak bir kendini bilmeze hak ettiğinden fazla önem vermemek lazım. Konuyu iç politika malzemesi haline getirmemek gerekir. Unutmayalım ki, NATO’nun tapusunun 29’da biri bize ait.
O hedef tahtasında Merkel ya da Macron olsaydı ne olurdu?
Tahmin ediyorum onlar buna ‘kasıtlı bir kişinin yaptığı bireysel bir olay’ olarak bakarlardı, “Deli, meczup” derlerdi. Bireysel de olsa NATO mekanizmaları kullanıldığı için takip edilmesini, ceza sisteminin işletilmesini isterlerdi tabii ki. Ama bunu “NATO bana karşı” diye algılamazlardı.
Peki ya Trump olsaydı ne yapardı?
Trump’ın tepkisini kestirmek çok güç. Biliyorsunuz bunu Amerikalılar da henüz yapamıyorlar. Bakarsınız “Ben zaten daha önce NATO’nun işe yaramadığını söylemiştim” bile diyebilir.
Meşhur 5.madde malum: NATO üyesi bir ülkeye yöneltilecek silahlı saldırı hepsine yöneltilmiş olarak değerlendirilir. Türkiye 15 Temmuz’da korkunç bir şey yaşadı. NATO, burada doğru davrandı mı?
O olaya Türkiye’nin iç işi diye bakmışlardır. Olayı demokrasiye aykırı olduğu için kınarlar. Ama bunu NATO olarak değil, üye ülkeler olarak tek tek yaparlar. NATO o konuda bir karar almaz.
Peki bu bir ülkeye karşı tehdit değil miydi?
Hayır bunu iç mesele olarak görmüşlerdir. NATO konseyi bir karar almaz.
Türkiye’de şu anda muhalefetiyle, iktidarıyla, vatandaşıyla herkes NATO’yu suçlar oldu. Bu kamuoyu nasıl oluştu?
Şu aşamada NATO karşıtı olmamak; vatansever olmamak gibi algılanıyor. Ortada bir ciddiyetsizlik vardır, araştırılmalıdır; o kesin. Ancak bizde maalesef bazı güçlü ülkeler NATO’yla bir tutuluyor.
“Amerika, NATO değil” mi demek istiyorsunuz?
Değil tabii. NATO’nun en sözü geçen üyesi, doğru. Ama “Amerika ne derse olur” diye bir şey yok. Biz bazı kararlarda haklı olarak ulusal politika güden bir ülkeyiz. Ancak Amerika’ya kızdığımızda her şeyi NATO’ya mal edemeyiz. Türkiye’de bir kumpas algısı söz konusu. Batı’ya karşı Sevr’den kalan “Acaba Batı beni bölmek mi istiyor?” gibi bir travmamız var. Batı’da nasıl algılandığımıza da bakmamız lazım. Demokrasiniz, insan haklarınız, basın özgürlüğünüz işliyor mu? Bazen eksiklerimizi kumpaslarla izah etmek işimize geliyor galiba.
NATO’ya üye olmak bugüne kadar bize ne kazandırdı?
TSK, askeri bakımdan müthiş katkı aldı. Birliklerin düzenlenmesinden, askerlerin eğitimi ve dünyaya bakış açısına kadar… Türk askerlerin savaş yeteneği kazanmasında da muazzam katkısı olmuştur. Alt yapı fonlarından da en çok yararlanan ülkedir Türkiye.
Ortadoğu’daki konumumuza bir katkısı oldu mu?
Örneğin bölgedeki ülkelerden Suriye, İran ve Irak açısından “NATO üyesi Türkiye” olmamız bize özgün bir ağırlık veriyordu. Şimdi biz NATO’ya karşı tutum aldıkça bölgede bize çekinerek bakan ülkeler eminim seviniyorlardır.
NATO’dan çıkarsak Batı’yla aramızdaki bağ zayıflar mı?
Avrupa Konseyi ve AB ile ilişkilerimiz zaten parlak değil. “Acaba Rusya-İran-Çin ile bir şeyler yapabilir miyiz” fikri vardı, e bakın onların haline. Adam başı milli gelirlerine baktığınızda bizden daha iyi değiller.
Şu anda NATO Daimi Temsilcisi olsaydınız ne yapardınız?
Her iki tarafa da itidal tavsiye ederdim. Ciddi bir şekilde olayın araştırılmasını, suçlular meczup dahi olsa ortaya çıkarılıp cezalandırılmasını isterdim. Kendi hükümetimden bunu ciddi bir olay değil, bir meczubun yaptığı bir girişim olarak algılamasını isterdim. Bunun bir iç politika malzemesi yapılmamasını rica ederdim. Bunun, bu meseleyi kullanmak isteyen grupların ekmeğine yağ süreceğini söylemek isterdim.
Diyelim ki Türkiye NATO’dan çıktı…
NATO’ya giriş için koşullar var. Silahlı kuvvetlerin durumu, ülkenizin yapısı, ortak değerlere bağlılığı söz konusu… Fakat; aşağı yukarı aynı dünya görüşü olan, dünyaya aynı pencereden bakan ülkelerden kurulan bir kulüp niteliği taşıyan NATO’dan bir çıkış maddesi yok. Sadece siz isterseniz çıkarsınız. Ama siz kendinizi yabancılaştırırsanız “Benim burada ne işim var” demeye başlarsınız.
Kendimizi yabancılaştırıyor muyuz?
Hayır ama verdiğimiz mesajlarla zaman zaman sanki biz NATO’nun dışında bir ülkeymişiz gibi davranıyoruz. Oysa NATO’ya girmek için çok çaba harcadık. NATO’ya girmek isteyen birçok ülke varken, Türkiye çıkmak isterse bizimle alay edilmesinden korkarım.
Peki son tahlilde Türkiye NATO’dan çıkar mı?
Çıkmaz. Çıkarsa pusulasını şaşırmış gemi haline döner.
Çıkmaz diyorsunuz ama diyelim ki çıkmaya karar verdi, ne olur?
Bir kere Rusya alkışlar, çok sevinir. Rusya’nın gözünde bile itibarınız azalır. Bugünkü Türkiye olmazsınız. Ortadoğu ülkeleri de “Sen artık benim gibi oldun” derler. Bizi sevmeyenler çok sevinir. Bir örgütün üyesi olup, politikaların oluşturulması ve şekillenmesine katkıda bulunmak önemli bir avantajdır. Son tahlilde, kartvizitinizde NATO üyesi ifadesi bulunması itibar sağlar.
Ne öngörüyorsunuz, nasıl bitecek bu iş?
NATO’dan çıkmayacağız. Ve Türkiye o kadar önemli bir yerde ki Türkiye’nin NATO’dan çıkmasını onlar da göze alamazlar zaten.