Gündem

"NATO ve ABD'yle yaşanan krizin 'prensip'le alakası yok; Erdoğan, kendi istikbalinin derdinde"

"Türkiye'nin NATO'da böyle bir gerilimi yaşamaya devam etmesi ekonominin kaldırabileceği bir durum değil"

22 Kasım 2017 14:01

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "17-25 Aralık'ta ülkemize tarihin en büyük tuzaklarından biri kuruldu. Dik duruşumuz sayesinde bu tuzak başarısız olunca aynı tezgahı götürdüler Amerika'da kurdular" sözlerini değerlendiren İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakan Güneş, Türkiye’nin seçim sathına girdiğini ama bu söylemin sadece iç mesele olarak görülmemesi gerektiğini söyledi.

Türkiye’nin dış politikadaki zikzaklı gidişatına dikkat çeken Güneş, “Yani sadece iç kamuoyuna seslenmekle sınırlı bir durum yok. Ortada ciddi bir anlaşmazlık var ve bunun da kilit noktası bana sorarsanız olay olarak Zarrab Davası, Türkiye açısından da S-400 yani NATO’ya karşı hava savunma sisteminin satın alınmaya çalışılması. Bunlar çok somut kriz göstergeleri” dedi.

Güneş,  “Türkiye’de iktidar şu anda çok sistematik milli bir dış politika izlemiyor. Daha çok ortaya konulan şey istikballe ilgili. Cumhurbaşkanının siyasi ömrü ile alakalı” diye konuştu.

Hükümetin NATO ve ABD ile yaşadığı krizi Evrensel’den Çağrı Sarı’ya değerlendiren Doç. Dr. Hakan Güneş, şunları söyledi:

“Tek vatan, tek dil, tek millet, tek bayrak dörtlüsünün öne çıkmasının bir  yanını seçim sürecine girilmesi ile değerlendirebiliriz. Ancak bundan daha öte konular da var. Yani Cumhurbaşkanının dış politika konularındaki tonu, seslenme biçimi bize yeniden seçim ve propaganda döneminde olduğumuzu anımsatıyor ama konuların kendisi artık olağanlaşmış krizleri yansıtıyor ve bu noktada geçmişte olduğundan çok daha derin bir Türkiye-ABD ilişkileri krizi ile karşı karşıyayız. Fakat bu krizi olmuş bitmiş bir süreç olarak görmemekte de yarar var. Çünkü Ankara Amerika’nın atmış olduğu adımları, bilhassa da Zarrab davası vesilesiyle gündeme gelen gelişmeleri hükümeti zora düşürecek, hükümeti devirmeyi hedefleyen, daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı iktidardan etmeyi, alaşağı etmeyi hedefleyen politikaların bir parçası olarak değerlendiriyor ve karşı hamlelerde bulunuyor. ABD’ye yakın olduğu düşünülen isimleri tutukluyor, biliyorsunuz bu konu bir vize krizi olarak karşımıza çıkmıştı ve henüz çözülmüş değil. Dolayısıyla bu kriz devam ediyor” diye konuştu.

Dolar rekor seviyede

Bütün bu gelişmeler bize ortadaki ciddi tartışmanın sürdüğünü gösteriyor. Türkiye’nin hem NATO’da böyle bir gerilimi yaşamaya devam etmesi hem de iktisadi sonuçları doğacak şekilde batılı önemli ülkelerle siyasi gerginlikler yaşıyor olması ekonominin de kaldırabileceği bir durum değil. Nitekim doların tarihi rekor seviyeye ulaşmasıyla bunu tecrübe ediyoruz.

"Türkiye sadece içeriye seslenen bir oyun oynuyor diyemeyiz"

Şimdi bütün bu açılardan bakıldığında ilişkilerin Türkiye açısından da yumuşatılmaya ihtiyacı var ve hükümet bir yandan iç politik nedenlerle bir yandan da ABD ile pazarlık süreci açısından daha sert sözler sarf ediyor. Bu kesin bir biçimde sistemin NATO’dan kopuşu, örneğin Şangay ya da Rusya’ya yakın bir noktaya gelmesi anlamına henüz gelmiyor. Öte yandan tersini de söyleyemeyiz. Yani ‘Türkiye sadece içeriye seslenen bir oyun oynuyor’ da diyemeyiz. Çünkü ortada somut bir kriz var. Yani sadece iç kamuoyuna seslenmekle sınırlı bir durum yok. Ortada ciddi bir anlaşmazlık var ve bunun da kilit noktası bana sorarsanız olay olarak Zarrab Davası, Türkiye açısından da S-400 yani NATO’ya karşı hava savunma sisteminin satın alınmaya çalışılması. Bunlar çok somut kriz göstergeleri.

Şimdi böyle bir milli politikayla içeride muhalefeti susturma aracı haline getirebilirsiniz, dışarı da Rusya ve Amerika arasındaki dengeyi kullanarak siyasi ömrünüzü uzatabilirsiniz. Dolayısıyla bu kadarı yeterli. Sonra tekrar dönülüp bakılır, belki çok daha güçlü bir NATO müttefiki haline de gelebilirsiniz, bir İran düşmanı olarak da çıkabilirsiniz. Yani Türkiye’de iktidarın şu anda çok sistematik milli bir dış politika izlediğini ben söyleyemem, böyle bir şey görmüyorum. Daha çok ortaya konulan şey istikballe ilgili. Cumhurbaşkanının siyasi ömrü ile ilgili tartışmaları merkeze alıyor. Yoksa savaş örgütü olan NATO’ya karşı bir prensip açıklaması henüz gelmiş değil.  Türkiye bu yaklaşımın sonunda bir önceki dönemde olduğu gibi zikzaklar çizmeye devam ediyor."