NATO, 70. doğum gününü neden sevinçle kutlayamıyor?
1949'da kurulan NATO'ya üye ülkelerin liderleri yarın İngiltere'de bir araya gelecek
02 Aralık 2019 16:09
Jonathan Marcus BBC Savunma ve Diplomasi muhabiri
70 yıllık ömür kutlamaya tabii ki değer ancak NATO, ittifak üyesi ülkelerin liderlerinin yarınki buluşması öncesi garip bir şekilde sessiz.
NATO sözcüsü, İngiltere'de 2 gün sürecek toplantının "zirve" olarak nitelendirilmesini reddediyor, bunun daha düşük düzeyde bir etkinlik olduğunda, geniş çaplı bir zirvenin geçen yıl yapıldığında ve toplantı sonucu alınan kararları ve geleceğe dair planları içeren geleneksel, uzun bir bildirinin yayımlanmayacağında ısrarlı.
Perki bu kadar sessizlik neden? Ne de olsa pek çok NATO destekçisinin nitelendirdiği gibi, ki haklı oldukları noktalar da var, tarihteki en başarılı askeri ittifak.
NATO, üyelerinin ortaklaşa savunulması için 1949 yılında, ABD'nin güvenliğini Avrupalı müttefiklerininkiyle ilişkilendirerek, Sovyetler Birliği'ne karşı kuruldu. Komünizmin sona ermesine tanıklık etti, Sovyet Bloku'nu tek bir kurşun atmadan başarısızlığa uğrattı.
1990'larda Balkanlarda ilk kez savaşa girdi.
Daha sonra yeni bir yola girdi - NATO'nun sınırlarının dışında, "alan dışı" denilen operasyonlar düzenledi, bilhassa Afganistan'da ve "terörle mücadele" kapsamında.
NATO genişleme programı da oluşturdu, üye sayısını neredeyse iki katına çıkardı. Bugün 29 üyesi var ve yakında Kuzey Makedonya'yı da saflarına katacak.
Litvanya'daki NATO tatbikatına katılan Amerikan askerleri (4 Haziran 2018)
Askeri olduğu kadar diplomatik bir ittifak da olan NATO, Baltık ülkelerinde ya da Balkanlarda olsun, Avrupa'nın yeni demokrasilerinin kendilerine güven kazanmalarını sağlayarak ve onları bir güvenlik çerçevesi içine alarak, istikrara kavuşmalarında anahtar bir rol oynadı.
Peki bu daha güçlü bir NATO'nun oluşmasını sağladı mı?
İngiliz savunma uzmanı Profesör Michael Clarke'ın yanıtı "Hayır".
ABD Başkanı Harry Truman attığı imzayla NATO'nun kuruluşunu ilan ediyor. (1949)
Profesör Michael Clarke, "NATO gerçekten de dünyanın gördüğü en büyük askeri ittifak" diyor ancak "NATO'nun 30'a yaklaşan üye sayısıyla, yarı sayıda üyeye sahip olduğu zamankinin yarısından daha az güçlü" olduğunu söylüyor.
"NATO'nun başı dertte" diyor Clarke ve ekliyor:
"Her ne kadar halen kapasitesi geniş olsa da".
NATO'nun genişlemesi ittifak içerisinde iyi bir şey olarak görülüyor. Genel Sekreter Jens Stoltenberg bunu bana "tarihi başarı" sözleriyle tanımladı, ittifak demokrasi ve hukukun üstünlüğünün yayılmasına yardımcı oluyor.
Yeni bir Soğuk Savaş mı?
Genişleme, NATO'nun sınırlarını Moskova'ya 1600 kilometre yakınlaştırdı.
Bir zamanlar Kızıl Ordu tarafından işgal edilen ve Sovyetler Birliği'ne katılan ülkeler, 3 Baltık ülkesi ya da Moskova'nın eski Varşova Paktı müttefiki Polonya gibi, şimdi NATO'nun uydusuna girmiş durumdalar ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bu durumdan hoşlanmıyor.
Rusya her açıdan bu durumu değiştirmeye çalışıyor, nükleer silahlarını geliştirerek ya da yurt dışında etkisini artırmaya çalışarak. Suriye'de Esad rejimini destekleme üzerine kurulu tartışmalı ama başarılı kampanyası buna bir örnek.
Arnavutlar, 1999'da barış gücü olarak Kosova'ya giden NATO gücünü selamlıyor
Avrupa'da Rusya siber saldırılar; seçimleri etkileme amacıyla bilgi harekâtları; hatta radyolojik ve kimyasal silah saldırıları (ilk önce Londra'da ardından İngiltere'nin güneyindeki Salisbury'de) gerçekleştirdiği gerekçesiyle eleştiriliyor.
Salisbury'deki saldırı, ki Moskova parmağının olduğunu şiddetle reddediyor, Rus diplomat ve istihbarat görevlilerinin büyük sayılarda NATO ülkelerinden sınır dışı edilmeleriyle sonuçlandı.
Pek çok kişi yeni bir Soğuk Savaş'tan söz ediyor. Ancak bu 1950'ler ya da 1960'lardakinden oldukça farklı.
Rusya'nın gücü ve etkisi, Sovyetler Birliği'ninkinin gölgesi.
Muharebe eşiğinin altında gerçekleşen gölge çatışmaları uzmanlar "gri bölge" olarak niteliyor. Siber saldırı ya da bilgisayar hack'lemeleri gibi bu tür eylemlerde suçlunun kim olduğunu tespit etmek oldukça zor.
Clarke, "Batı dünyasında siyasi uzlaşma sorunu var ve bu nedenle Putin için durumu daha da kolaylaştırıyoruz" diyor ve ekliyor:
"Rusya, gelecek 10-20 yılda NATO'ya bela olacak. Ancak biz onlara izin vermediğimiz sürece bize stratejik olarak önemli bir sorun oluşturmamaları lazım."
Rusya lideri Putin, Rus ulusal çıkarlarını kastederek, Batılı ülkelere "kırmızı çizgiyi aşmama" uyarısında bulundu
Clarke, Rusya'nın basitçe Batı'nın kendine özgü zayıflıklarını amaçlarına ulaşmak için kullandığını söylüyor:
"Eğer Batı dünyası ve Batılı demokrasiler yeterli bir şekilde bu tehdide karşı birleşmezse - ve şu an bunun bu şekilde olmadığını söyleyebilirim - o zaman Ruslar gelecekte Avrupa'nın güvenliğinde büyük rol oynarlar.
"Gündemi belirlerler. İnsanların seçimlerini sınırlarlar. Gözadağı verirler ve belirli bir düzeyde çok da zekice olmayan şantajlar uygularlar."
Bu NATO "zirvesi" dayanışma sergilemek ve çözüm bulmak ve gelecek için bir yol çizmekle ilgili.
Toplantıdan hemen önceki günlerde, NATO'nun törensel havasının arka planındaki sorunlara dair ipuçlarından çok daha fazlası ortaya çıktı.
NATO gururlu bir şekilde yeni harcama tasarılarını ilan etti ki bu da Avrupalı müttefiklerinin savunma bütçelerinin gelecek yılda daha da büyüyeceğini gösteriyor.
NATO'nun merkez bütçesinin maliyetini üyeleri arasında yaymak için de yeni bir formül kabul etti. Brüksel'deki genel merkezi ve diğer ortaklaşa fonlanan programları kapsayan bir bütçe…
Bu bağlamda ABD daha az para ödeyecek ve savunmaya ayırdığı kaynaklar bağlamında oransal olarak geride kalan Almanya, daha fazla ödeme yapacak.
Bunların hepsi ABD Başkanı Donald Trump'ı yumuşatma ve onun NATO ortaklarına yeniden utandıracak şekilde eleştirmesini önleme çabaları.
"Yükü paylaşma" tartışmaları NATO'nun yakasına uzun zamandır yapışmıştı. Bunu Trump icat etmedi.
Ancak sağlıklı bir NATO'nun Avrupalı müttefiklerinin olduğu kadar Washington'ın da çıkarına olduğu temel yaklaşımını paylaşmıyor görünüyor.
Yine de, NATO ülkeleri Gayri Safi Yurt İçi Hasılaları'nın en az yüzde 2'sini savunmaya harcama sözü verdi, ancak pek çoğu bu sözünü henüz tutmadı.
ABD Başkanı Donald Trump: Batı ittifakının taçsız lideri mi yoksa onu bölen kişi mi? (17 Mayıs 2018)
Stratejik olarak 'beyin ölümü' gerçekleşti mi?
Fonlama üzerine odaklanma diğer sorunları gölgeliyor. Bıkkınlık artıyor ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un yakın zamanda NATO için "beyin ölümü gerçekleşti" demesinin nedeni bu.
Açıklamalarından pişmanlık duymanın aksine, geçen hafta ittifakın durmadan para konuşmayı bırakarak, temel stratejik sorunlarını çözmeye daha fazla zaman harcaması gerektiğini söyleyerek, bu ifadelerini daha da derinleştirdi.
Bu haftaki zirveden günler önce, Fransa ve Türkiye arasında bir tartışma başladı. Bu, Suriye'nin kuzeydoğusundaki olayların NATO içindeki ilişkileri nasıl gerdiğini gösteriyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron sıkça Washington'ın Kürtlerden desteğini çekmesini ve Türkiye'nin Suriye'deki askeri harekâtını eleştirdi, her iki stratejik karar da diğer NATO ülkelerine danışılmadan alındı.
Stoltenberg ile görüşen Macron, NATO'nun Türkiye'nin harekatına yanıt vermedeki başarısızlığını eleştirdi
Türkiye Fransa'nın Kürtlere karşı fazla dostça davrandıkları görüşünde. NATO'nun bir birlik olarak Suriye'deki pozisyonuna arka çıkmasını istiyor.
Bu hikaye ittifakın karşı karşıya olduğu diğer bir temel sorunun altını çiziyor: Pek çok kişiye göre Türkiye'nin NATO'dan ve Batı'dan uzaklaşması, Ankara'nın Rusya'dan gelişmiş hava savunma sistemi satın alması bir NATO müttefiki için alışılagelmedik bir adım.
Bazı uzmanların halen ittifakta olması gerekip gerekmediğini sorgulamasına rağmen, Türkiye'nin büyüklüğü ve coğrafi pozisyonu onu NATO için, pek çok sorun çıkarsa bile, önemli bir müttefik yapıyor.
Yol ayrımı mı görülüyor?
Bu nedenle Türkiye ve ABD'nin tek taraflı adımları, para yüzünden çıkan anlaşmazlıklar, yeniden güçlenen Rus tehdidi, demiryollarının kavşak noktası olma özelliğiyle ünlü Watford kasabasındaki lüks bir otelde bir araya gelecek NATO liderlerinin konuşacakları çok fazla konu var.
NATO'nun kendisi de bir kavşakta. Aldığı pek çok karar - örneğin pek çok yeni üyeyle birlikte genişlemesi - stratejik olduğu kadar siyasi de.
Türk ve Rus güçleri, Suriye'nin kuzeyinde ortak devriye faaliyetleri yürütüyor (18 Kasım 2019)
Ancak NATO'nun kuruluşundan beri dünya çarpıcı bir biçimde değişti. NATO'nun Soğuk Savaş'ta zaferini ilan ettiği 1990'ların dünyasından çok daha farklı.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron "beyin ölümü" tanımıyla fazla ileri gitmiş olabilir, ancak haklı olduğu noktalar var.
NATO liderleri, ittifakın nereye evrileceğine dair stratejik kararlara geri dönmeli.
Rus tehdidiyle nasıl mücadele edecek? Stratejisini gözden geçirmeye ihtiyacı var mı? Çin'in yükselişine karşı ortak bir yaklaşımı bulunuyor mu? NATO'nun 21'inci yüzyılın dünyasında öncelikleri ne olmalı?
Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir