AKP, 7 Haziran’daki seçimde öncelikli hedefinin ‘başkanlık sistemine geçiş’ olduğunu seçim beyannamesiyle de resmileştirdi. Ancak uzmanlar, AKP’nin ‘başkanlık sistemi’ konusunda ‘kafa karışıklığı’ yaşadığını düşünüyor.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, başkanlık sistemini ‘demokratik denge ve kontrol mekanizmalarının öngörüldüğü yönetim modeli’ olarak tanımladı. Davutoğlu, Türkiye’de siyaset gündemini belirleyen ve çoğu zaman AKP içinde de tartışma yaratan başkanlık sistemiyle ilgili görüşlerini “Yeni Türkiye’nin Toplum Sözleşmesi” adını verdiği 100 maddelik kitapçıkta topladı.
AKP’nin seçim beyannamesinin satır başlarını oluşturan sözleşmeyi Ankara’da düzenlenen milletvekili aday tanıtım toplantısında okuyan Davutoğlu, “Seçim hedefimiz yüzde 55” açıklaması da yaptı. “Bizzat ben yazdım” dediği başkanlık sistemiyle ilgili bölümde neler söyleyeceği merakla beklenen Davutoğlu, darbe dönemlerindeki müdahaleler yüzünden parlamenter sistemin özünden uzaklaştırıldığını öne sürdü.
“Yürütme erkinin yeniden düzenlenmesine ihtiyaç vardır. Yetki-sorumluluk dengesinin açıklıkla ortaya konması, hesap verilebilirlik açısından bir zarurettir” diyen Davutoğlu, Türkiye’de cumhurbaşkanının 2014’te ilk kez halk tarafından seçildiğini hatırlattı ve “İdari yapının başkanlık sistemi yönünde yapılandırılmasını yetki karmaşasının giderilmesi için gerekli görmekteyiz” diye konuştu.
Başkanlık sistemine geçiş için toplumun tüm kesimlerinden katkı beklediklerini anlatan Davutoğlu, sistemi de “Yasama ve yürütmenin müstakil olarak etkin olduğu, demokratik denge ve kontrol mekanizmalarının öngörüldüğü bir yönetim şekli olarak tasavvur ediyoruz. Yürütme de, yasama ve yargı gibi anayasal denetime açık olacak” sözleriyle tanımladı.
“Şeytan ayrıntıda gizlidir”
İstanbul Şehir Üniversitesi’nden Anayasa Hukukçusu Ergun Özbudun, Deutsche Welle Türkçe’ye Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun tanımladığı başkanlık sistemi ile ilgili değerlendirme yaparken “Hep genel ifadeler kullandı. Hiçbir şey net görünmüyor. Yürütmenin anayasal denetime açık olması ne demek? Ortada bir kafa karışıklığı varmış gibi bir durum var” diye konuşuyor.
Hükümet partisinin bugüne kadar yargı bağımsızlığının nasıl sağlanacağı, hangi mekanizmaların devreye sokulacağı konusunda net açıklamalar yapamadığından yakınan Özbudun, “AKP; hesap verilebilirlik kavramı üzerinde durup duruyor. Bu iyi de; AKP’nin hesap verilebilirlikten anladığının her 4 yılda bir seçmene hesap vermek olduğunu görüyoruz. Oysa modern demokrasilerde hükümet, devletin diğer organlarına da belli aralıklarla hesap verir. Ancak AKP, bunu görmek ve yapmak istemiyor” diyor.
Başbakan Davutoğlu’nun sürekli ‘denge ve kontrol’ kavramları üzerinde durarak da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlıkla ilgili sert mesajlarını yumuşatma çabasını ortaya koyduğunu söyleyen Özbudun, “Evet, Davutoğlu’nun kulağa hoş gelen sözler ettiğini söyleyebiliriz ama AKP’deki başkanlık konusundaki kafa karışıklığının da geçmediği ortada. Davutoğlu’nun genel ifadelerine herkes katılabilir ama şeytan da ayrıntıda gizlidir. AKP, başkanlık sistemi konusunda halen ne yapacağını bilmiyor, kafa karışıklığı yaşıyor” yorumunu yapıyor.
“Kerhen başkanlık”
Marmara Üniversitesi'nden Anayasa Hukukçusu İbrahim Kaboğlu da Davutoğlu’nun başkanlık sistemiyle ilgili açıklamalarının ne anlama geldiği konusunda Deutsche Welle’nin sorularını yanıtlarken “Kafalardaki belirsizlik, karışıklık iyice ortaya çıkmıştır” diyor. “Bunun da ötesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu arasındaki başkanlık kavgası da açıkça görülebilir” diyen Kaboğlu, Davutoğlu’nun hiç ayrıntıya girmeden ‘kerhen’ söz ettiği başkanlık sisteminin Türkiye için zaten geçerli olmayacağı mesajını da ‘alttan alta’ verdiği yorumunu yapıyor.
İbrahim Kaboğlu, “Anlaşılan o ki; Davutoğlu beyannameye başkanlık sistemini sadece Erdoğan’ın hatırı için koymuştur. Bunu söyleyemediği için de parlamenter sistem yıprandı diye bir gerekçe öne sürmektedir. Böyle bir gerekçe olamaz. O zaman bunu düzeltmesi gerekir” derken, Davutoğlu’nun kendi içinde de çelişkili olduğunun gözlemlendiğini dile getiriyor. Davutoğlu’nun bir yandan “AKP, Türkiye’yi kalkındırdı, büyüttü, uçurdu” mesajı verdiğini, bir yandan da bir rejim değişikliğinden söz ettiğini anlatan Kaboğlu, “O zaman bu kalkınma işi hangi rejimde yapılmıştır. Davutoğlu da kendi kendiyle çeliştiğini görmektedir” diyor.
“Başkanlık sistemini beyannamenin ana ögesi olarak görmedim” diyen Kaboğlu, sözlerini “Çünkü Başbakan, başkanlığı savunmuyor. Birilerinin hatırı için rejim değişikliğini öne çıkarmaya çalışıyor. Beyannamenin özünde de ana öğe olacak çok bir unsur görünmüyor. Çünkü AKP artık proje üretemiyor sadece oy hesabı yapıyor” değerlendirmesinde bulunuyor.