T24 - Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, Birleşmiş Milletler'deki (BM) İran oylamasına ilişkin olarak "Türkiye de kendi bölgesinde önemli bir güç. Kendi dış politikasını da oluşturmak durumunda. İlla Amerika’nın ağzının içine bakmak mecburiyetinde değil. Kaldı ki, yapmış olduğu şey de gayet yapıcı, pragmatik. Bir rol oynadı. Proaktif oldu. Ve bence gayet de yerindeydi. İran’a gidip Brezilya ile o şekilde bir yaklaşımda bulunmasını ben hiç yadırgamıyorum" dedi. Tüpraş’ın İran’a uygulanan Amerikan ambargosuna uyma kararına ilişkin olarak da Koç, “Riske giremezdik” derken, ambargo uygulamasını da açık bir dille eleştirdi. Küba ve Irak örneklerini hatırlatan Koç, “Halk zarar görüyor. İşin başındaki insanlar popüler oluyor. Ben ambargoya inanmıyorum” diye konuştu.
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç, ülkelere uygulanan ekonomik ambargoları doğru bulmadığını dile getirirken, Tüpraş’ın İran’a uygulanan Amerikan ambargosuna uyma kararını “Riske giremezdik” şeklinde açıkladı.
Hiçbir memlekette işlememiş
Amerikan-Türk Konseyi (ATC) toplantıları nedeniyle bulunduğu Washington’da, sorularımızı yanıtlayan Koç, daha önceki örneklerden yola çıkarak ambargolara ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “Ambargoya baktığınız zaman, hiçbir memlekette işlememiş. Biz bunu Amerikalılara çok anlatmaya çalıştık. Küba’ya bakın, Irak’a bakın. Nerede yapılırsa, oradaki halk en çok zararı görüyor. Bu yaptırım maalesef istatistiki olarak da, tarihsel olarak da çalışmıyor. Ama bunu anlamıyor Amerikalılar. Bunda ısrar ediyorlar. Israr edince de bir şey olmuyor.”
Adam hâlâ milli kahraman
Ambargo uygulanan ülkelerde, yöneticilerinin daha popüler olduğuna ve anti-Amerikancılığın çok daha yükseldiğine dikkat çeken Koç, şöyle konuştu: “İran’a senelerce ambargo uyguladılar biliyorsunuz. Ama bütün Batı ülkeleri, el atından, Amerika’sı olsun, Fransa’sı olsun, Almanya’sı olsun dünyanın işini yaptı. O bakımdan ben ambargoya inanmıyorum açıkçası. Küba’ya ne oldu? İşte adam hâlâ milli kahraman. Bence siyasi olarak yanlış yapıyorlar. Yaptırımcı olabilmek için daha başka bir yöntem bulunması lazım.”
Koç, Tüpraş’ın Amerikan ambargosuna uymasını ise şöyle açıkladı: “Tüpraş’ta bizim pozisyonumuz gayet açık. Halka açık bir şirket olarak da duyurusunu yaptık. Kararlara uymak durumdayız. İran’la olan ticaretimizde onlardan mal alıyoruz ama mal satmıyoruz. Bunu İranlılar da gayet doğal, anlayışla karşıladılar. Fakat burada da bir çifte standart var. Türkiye’ye mal sattırmıyorlar. Ama oradan ham petrol alışı serbest. Fiyatlar çıkmasın diye. Eğer yapacaksan ikisini de kapat. Onu yapmıyorlar. Tüpraş dışında İran’a ufak tefek beyaz eşya ihracatımız var ama işin anası enerji. Tüpraş’ta banka işlemleri Amerika üzerinden yapılıyor. Ford’la işimiz var. Fiat’la işimiz var. Dolayısıyla Chrysler ile işimiz var. Böyle bir riski göze alamayız.”
Amerika’nın ağzına bakmaz
Koç, Birleşmiş Milletler’deki İran oylamasına ilişkin olarak da şu değerlendirmede bulundu: “Türkiye de kendi bölgesinde önemli bir güç. Kendi dış politikasını da oluşturmak durumunda. İlla Amerika’nın ağzının içine bakmak mecburiyetinde değil. Kaldı ki, yapmış olduğu şey de gayet yapıcı, pragmatik. Bir rol oynadı. Proaktif oldu. Ve bence gayet de yerindeydi. İran’a gidip Brezilya ile o şekilde bir yaklaşımda bulunmasını ben hiç yadırgamıyorum.”
Washington New York değil Midwest’e girmek lazım
ABD ve Türkiye arasındaki ticaret potansiyeline ilişkin olarak, “Daha iyi olmalı” diyen Mustafa Koç,”Washington, New York değil, iç Amerika’ya, Midwest’e, içerilere girmek lazım” diye konuştu. Koç, şu değerlendirmeyi yaptı: “ABD dünyanın en büyük ekonomisi. Türkiye de G-20 üyesi ve her sene yüzde 5-6 büyüyor. Aynı zamanda ikisi çok yakın müttefik. Bütün bunlara bakınca iki ülke ticaret hacminin (yıllık yaklaşık 11 milyar dolar) çok daha iyi olması gerekir. Çok büyük bir pazar burası ama çok zor bir pazar. Fakat bizim Avrupa Birliği ile yaptığımız Gümrük Birliği Anlaşması, bir Ürdün gibi ya da Mısır gibi gelip dış ticaret anlaşması yapma imkânını ortadan kaldırıyor. Çünkü AB konumunda sayılıyorsunuz. Onun büyük dezavantajı var. Biliyorsunuz, 11 Eylül’den sonra Ürdün Kralı gitti Beyaz Saray’a, serbest ticaret anlaşması imzaladı. Türkiye de eli serbest olsa bunu çok kolay yapabilirdi. ABD ile ticarette tekstil, beyaz eşya, doğru bir kanal bulunabilirse, çok büyük potansiyel olan alanlar. Aynı şekilde otomotiv. Katma değeri olan ürünlere odaklanmak lazım.”
Yardım gemisine yapılan saldırı savunulamaz Amerika’yı kınıyorum
Mustafa Koç, ABD ve Türkiye arasındaki ticari ilişkilerin politik ortamdan ne kadar etkilendiği konusunda şunları söyledi:
İşini yapan yapıyor. ABD ve Türkiye arasındaki ticaretin politik atmosferden çok etkilendiği düşünmüyorum. İşini yapan yapıyor zaten. Her şeye rağmen Türkiye bugün Amerika’nın vazgeçemeyeceği bir ülke. Kim ne derse desin. Bizim kara kaşımızdan kara gözümüzden değil. Jeopolitik durumdan dolayı.
Türkiye haklı
Türkiye ilişkileriyle ilgili. İran oylaması ve İsrail ile olan kriz var. Ama Filistinliler’e yardım için giden gemiye yapılan saldırının savunulacak hiçbir tarafı yok. Amerika’yı da çok kınıyorum. Buradaki Musevi lobisinin de ağırlığını biliyoruz ama Türkiye orada yüzde 100 haklıdır.
İsrail ile ilişkileri iyi tutmak zorundayız
Mustafa Koç, Türkiye-İsrail ilişkilerini değerlendirirken, “Tarihsel olarak baktığımızda ise İsrail lobisi, özellikle bu Ermeni tasarılarında bize çok yakın, devamlı bunları bloke eden, ağırlığı da olan bir lobi. O bakımdan İsrail ile olan ilişkilerimizi şu veya bu şekilde iyi tutmak durumundayız diye düşünüyorum” dedi.