Gündem

'Müslüman Kardeşler kimdir'

Müslüman Kardeşler (İhvan’ül-Müslimin) 1928 yılında bir öğretmen tarafından kuruldu...

06 Şubat 2011 02:00

T24 - Mısır'da gerçekleşen isyanın öncülerinden olan Müslüman Kardeşler (İhvan’ül-Müslimin) 1928 yılında bir öğretmen tarafından kuruldu. Zamanla Mısır'da güçlü bir isim haline gelen Müslüman Kardeşler daha önce birçok kamu kuruluşuna ve aydınlara İslami Kanunların uygulanışı konusunda uyarı mektubu göndermesiyle tanınıyordu.

Ayşe Hür'ün Taraf gazetesinde bugün (6 Şubat 2011) yayımlanan yazısı şöyle:



Müslüman Kardeşler kimdir 

Müslüman Kardeşler kimdirMısır’daki devrimci kalkışma dolayısıyla gündemimize giren Müslüman Kardeşler (İhvan’ül-Müslimin) sadece Ortadoğu’nun değil dünyanın en eski, en güçlü, en etkin, en yaygın İslamcı örgütü. 

Müslüman Kardeşler, 1928’de Mısır’ın İsmailiye şehrinde Hasan el-Benna adlı bir öğretmen tarafından kuruldu. İsmailiye, İngilizlerin büyük ortak olduğu Süveyş Kanalı Şirketi’nin merkezinin bulunduğu şehirdi. El-Benna’nın ifadesiyle “sömürgeciler lüks konutlarda otururken, işçiler izbe evlerde yaşıyor, yabancıların oturduğu sokaklarda tabelalar yabancı dilde yazılıyordu. Şirketin yabancı çalışanları Mısırlıları aşağılıyor, şehri neredeyse onlar yönetiyordu.” 

Gördükleri, el-Benna’yı, Müslüman halkın adeta kanını emen, onu aşağılayan, kültürünü, dinini, ahlakını dejenere eden sömürgecileri ülkeden uzaklaştırmak için yollar aramaya sevk etmişti. El-Benna ve altı arkadaşının 1928 yılının mart ayında kurduğu örgüt, bir süre İsmailiye’de “Sarhoşluk Veren Maddeleri Men Etme Cemiyeti” gibi cemiyetlerle gençler arasında faaliyet gösterdikten sonra Ekim 1932’de Kahire’ye taşındı ve Kahire Üniversitesi’nin saygın öğretim üyelerinden Şeyh Tantavi Cevheri aracılığıyla üniversite öğrencileri arasında örgütlenmeye başladı. 

Müslüman Kardeşler’in kamuoyunun dikkatini çeken eylemleri Mısır Kralı’na, idarecilerine, önemli şahsiyetlerine, İslam ülkelerinin, emirlerine, hükümet yetkililerine, aydınlarına uyarı mektupları göndermesiydi. Mektuplarda “kanunların İslam’a uygun yapılması, kamu görevlilerinin yaşantılarının kontrol altında tutulması, alkollü içki satan yerlerin kapatılması, ibadetini aksatanların cezalandırılması, bazı askerî ve idarî memuriyetlere el-Ezher mezunlarının atanması, karma okulların kapatılması, kız ve erkek öğrenciler için ayrı eğitim kurumları açılması, faizin yasaklanması, yabancıların elinde bulunan işletmelerin kamulaştırılması, düşük ve yüksek seviyeli memurların maaşları arasındaki farkın azaltılması” gibi talepler vardı.


Filistin meselesinin avukatı

1936-1939 arasında Filistin’deki Yahudi göçü ile bağlantılı olarak Kudüs Müftüsü Hacı Emin Hüseyni önderliğinde Britanya yönetimine karşı yürütülen genel grev, Müslüman Kardeşler hareketine yeni bir güç verdi. İslamcılıkla milliyetçiliği ustaca birleştiren örgüt, 1938 yılından itibaren Dava Fonu adı altında halktan para toplamaya başladı, kırsal bölgelerde, “izci birlikleri” adı altında yarı askerî birlikler oluşturmaya başladı. 

1940’lı yıllarda, Mısır’daki İngiliz varlığına ve onların işbirlikçilerine karşı açtıkları amansız savaşla toplumun dikkatini çeken örgüt, Mısır ordusundaki milliyetçi subayları da etkiledi. Hatta, 1952’de bir darbe ile iktidara el koyacak olan Cemal Abdül Nasır’ın başını çektiği Hür Subaylar hareketine fiilen katıldı.


Yerüstünde ve altında

1941’de İngilizler Kral Faruk’a (1936’da tahta çıkmıştı) baskı yaparak parlamentoyu feshettirdiler. Seçimleri seküler, Batı yanlısı elitlerin partisi Vafd kazanırken, Müslüman Kardeşler de seçimlere katılmışlar ancak parlamentoya üye sokamamışlardı. Ama böylece popülerliklerini arttırmışlardı. Bu tarihten itibaren örgüt orta ve alt sınıflara yönelik sosyal ve ekonomik faaliyetlerle, İslam esaslarına dayanan bir toplum düzeni kurmak için terör dâhil her türlü yöntemi uygulayan illegal yapıyı paralel yürüttü.

1944’te hükümetle Müslüman Kardeşler arasındaki ipler koptu. Rejim hareketin merkezine ve mallarına el koydu. Birkaç hafta sonra Mısır eski başbakanlarından Ahmed Mahir’in öldürülmesinin ardından Hasan el-Benna ve arkadaşları tutuklandılar ancak delil yetersizliğinden serbest bırakıldılar.


Hasan el-Benna’nın ölümü

1948 yılı sona ererken İngiliz yanlısı Başbakan Muhammed Fethi en-Nukraşi, Müslüman Kardeşler’i yasadışı ilan ederek kapatılmasını emretti. Bu kararın bedelini 20 gün sonra canıyla ödedi. Suikastın sorumluluğunu Müslüman Kardeşler üstlendi. Rejim, intikamını almakta gecikmedi ve Hasan el-Benna, 12 Şubat 1949’da Kahire’de halka hitap ederken devletin ajanları tarafından öldürüldü. 

Nukraşi’nin yerine geçen Nahas Paşa Hükümeti, 12 Ocak 1950’de örgüte konan yasağı kaldırdı, bir yıl sonra da örgütün genel merkezini ve bazı mallarını örgüte iade etti. Ancak o sırada Müslüman Kardeşler, Kral Faruk’a darbe yapmaya hazırlanan Hür Subaylar’la işbirliği içindeydiler. Öyle ki Kral Faruk hatıralarında; “İktidarımı devirenler Müslüman Kardeşler’di, devrim subayları onların elinde bir maşadan ibaretti” diyecekti. 

Hür Subaylar’ın sosyalist eğilimleri yüzünden bu ittifakı halka anlatmakta zorlanan Müslüman Kardeşler’in taraftarlarını ikna etmekte kullandığı argüman şuydu: “Kuran ve hadislere dayanarak, kapitalizmden de, sosyalizmden de üstün, modernleştirilmiş bir ‘Hazreti Ömer sosyalizmi’ kurulabilir!” Hür Subaylar da Müslüman Kardeşler’i, iktidara el koyduktan sonra bir İslam devleti kuracakları sözünü vererek ikna etmişlerdi.


Hür Subaylar iktidarda

23 Temmuz 1952’de Hür Subaylar bir darbe ile Kral Faruk’u devirdiler, darbenin görünüşteki lideri General Necip bir süre sonra yerini darbenin gerçek lideri Nasır’a bıraktı. Yeni rejimde danışmanlık, radyo müdürlüğü, anayasa komisyonu üyeliği gibi çeşitli görevler üstlenen Müslüman Kardeşler Nasır’dan verdiği sözleri tutmasını istediler. Ama Nasır’ın İslam devleti kurmak gibi bir niyeti yoktu. Dahası, kendine has bir sosyalizme yönelmişti. 

Taraflar arasında ipleri koparan olay, 19 Ekim 1954 tarihli Mısır-İngiltere anlaşması oldu. Müslüman Kardeşler’e göre anlaşma İngiliz menfaatlerini korumakta, hatta Mısır’ın işgaline zemin hazırlamaktaydı. Dolayısıyla imzalanmaması gerekiyordu.