T24 - Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in iktidardan gitmesinden sonra diyaloğa katılabileceğini açıklayan Müslüman Kardeşler, resmen yasaklı olsa da ülkenin en büyük muhalif gücü.
2005'teki genel seçimlerde büyük başarı gösteren ve önceki parlamentoda 88 sandalyesi bulunan hareket, iktidar partisi lehine geniş çaplı yolsuzluk yapıldığı ve şiddet uygulandığı gerekçesiyle Aralık 2010'daki seçimlerin ikinci turunu boykot kararı aldı.
İşte her yönüyle Müslüman Kardeşler:
Müslüman Kardeşler ya da İhvanül Müslimin, Mısır'ın en eski ve en büyük İslamcı örgütü.
1920'li yıllarda Hasan Benna tarafından kurulan örgüt, siyasi aktivizmle İslamcı hayır işlerine dayalı modeliyle dünya genelinde ve Kuzey Afrika'dan Orta Doğu'ya sayısız İslamcı harekete ilham kaynağı oldu ya da etki etti.
Başlangıçtaki amacı İslami değerleri ve çalışmaları yaygınlaştırmak olan hareket, kısa süre sonra siyasileşti.
Özellikle Mısır'da Osmanlı İmparatorluğu'nun çökmesinin ardından İngiliz sömürge yönetimine karşı direnişte ve Batı değerlerine karşı Arap ve Müslüman kimliğinin savunulmasında önemli rol oynadı.
Müslüman Kardeşler bugün resmi olarak yasaklı ve sıklıkla baskıya maruz kalıyor, bununla beraber Hüsnü Mübarek'in 1981 yılından bu yana iktidardaki Ulusal Demokratik Partisi NDP'ye karşı halk muhalefetinde öncü rol oynuyor.
Müslüman Kardeşler demokratik prensipleri savunduklarını söyleseler de, şeriata ya da İslam hukukuna dayalı bir devletin kurulması temel amaçları arasında açıkça belirtiliyor.
Dünya genelinde kullandıkları en ünlü slogan ise "Çözüm İslamda."
Tarihçe
Hasan Benna, 1928 yılında Müslüman Kardeşleri kurar kurmaz, ülkenin hemen her yerinde örgütlendi- kimi yerde bir cami, kimi yerde bir okul ya da spor merkezinin idaresini ele aldılar, Müslüman Kardeşlere üye olanların sayısı hızla arttı.
1940'lı yılların sonuna gelindiğinde, örgütün Mısır'da 2 milyon destekçisinin olduğuna inanılıyor. Müslüman Kardeşlerin fikirleri Arap dünyasında da geniş taban buldu.
Hasan Benna aynı zamanda örgütün silahlı kanadını oluşturdu, grup o dönemde İngiliz yönetimine karşı mücadelede bir dizi suikast ve bombalama olayına karıştı.
Mısır hükümeti, Müslüman Kardeşler'i 1948 yılında İngiliz ve Yahudilere yönelik saldırıları nedeniyle feshetti. Örgüt çok geçmeden Başbakan Mahmud Nukraşi'nin makamında uğradığı suikaste karışmakla suçlandı.
Nukraşi'nin öldürülmesini kınayan Benna'nın kendisi de bilinmeyen - ancak güvenlik güçlerine bağlı olduğu tahmin edilen - kişilerce düzenlenen suikaste kurban gitti.
1952 yılında, kendilerini "Hür Subaylar" diye adlandıran bir grubun düzenlediği askeri darbeyle Kral Faruk tahttan indirildi, sömürge rejimi sona erdi.
Müslüman Kardeşler (İhvan el Müslimin), bu dönemde önemli bir destekleyici rol üstlendi, nihayetinde 1970 yılında cumhurbaşkanlığına getirilen Enver Sedat, bir zamanlar Hür Subaylar'ın örgütle bağlantısıydı.
Başta hükümetle işbirliği içinde olsalar da bu ilişki, kısa süre sonra bozuldu.
Askeri darbeden kısa süre sonra 1954'te Cumhurbaşkanı Cemal Abdulnasır'a yönelik suikast girişimi İhvan'la ilişkileri kopardı.
Çok sayıda üyesi hapse atıldı, işkence gördü. Müslüman Kardeşler, gizlice örgütlenmeyi sürdürdü.
Yetkililerle olan anlaşmazlıklar, Müslüman Kardeşler'in ideolojisinde de önemli bir değişikliği getirdi.
Bu değişikliği, örgütün önde gelen üyelerinden Mısırlı düşünür Seyyid Kutub'un yazılarında görmek mümkün.
Kutub yazılarında Batı'nın ve kendi ifadesiyle "İslamcı gibi geçinen" ülkelerin radikal bir değişikliğe ve toplumsal ıslaha ihtiyaç olduğunu savunuyordu.
Özellikle 1964'te yayımlanan "Yoldaki İşaretler" eseri ve düşünceleri, İslami Cihad ve El Kaide gibi radikal İslamcı gruplara ilham kaynağı olmuştur.
Mısır hükümeti 1965 yılında da Müslüman Kardeşlere karşı sıkı önlemler aldı, ardından Seyyid Kutub'u idam etmesi, Kutub'un bölgede şehit olarak anılmasında ve örgüt üyelerinin gözünde kahramanlık mertebesine yükselmesinde de etkili oldu.
Müslüman Kardeşler, 1980'li yıllarda siyasal bir harekete dönüşebilmek ve politikada aktif rol alabilmek için çeşitli denemelerde bulundu.
1984 yılında Wafd partisi, 1997 yılında İşçi Partisi ve Liberal Parti ile ittifaka giderek Mısır'ın en güçlü muhalif gücü haline dönüştü.
Müslüman Kardeşler, 2000 yılındaki seçimlerde mecliste 17 sandalye kazanmayı başardı.
Bundan beş yıl sonra, bugüne kadarki en iyi seçim sonucunu elde etti, siyasi yasaklı olduğu için seçime bağımsız giren adayları, meclisteki sandalyelerin yüzde 20'sini kazandı.
Sonuç Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'i sarstı. Hükümet, bir kez daha Müslüman Kardeşler'i çökertmeye yönelik operasyon başlattı, yüzlerce Müslüman Kardeşler üyesi tutuklandı, yeniden örgütlenmeleri önünde engel oluşturabilecek bir takım düzenlemeler geçirildi.
Mübarek'in lideri olduğu Ulusal Demokratik Parti (NDP) aynı zamanda 2010 Kasım ayındaki parlamento seçimlerinden de muhalefetin daha da güçlü çıkmasını önlemek üzere çalıştı.
Müslüman Kardeşler adaylarının ilk turda tek bir sandalye bile kazanamamaları, yaygın usülsüzlük iddialarını beraberinde getirdi.
Örgüt, diğer muhalefet partileriyle seçimlerin ikinci turunu boykot kararı aldı ve NDP, Meclis'teki sandalyelerin yüzde 80'inden fazlasını elde etmek gibi bir durumla baş başa kaldı.
Muhalefete yönelik baskılar, 2011 yılının Ocak ayında binlerce Mısırlının sokaklara dökülmesiyle sonuçlanan hükümet karşıtı gösterileri tetikleyen olay oldu.
Kahire'deki NDP genel merkezi ateşe verildi.
Müslüman Kardeşler, ülkedeki kargaşayı başlatmakla suçlandı, ancak genel sekreter Mahmud İzzet, bunun halk isyanı olduğunu kendilerinin tetiklemediğinin ısrarla altını çizdi.
(BBC Türkçe)