Hürriyet yazarı Kanat Atkaya, Aladağ'daki yurt faciasından sonra çıkarılan "Özel Öğrenci Barınma Hizmeti Kurumlarının Standartları ile Çalışma Usul ve Esasları" yönetmeliğinin 2019'a ertelenmesiyle ilgili olarak "Bence bir sonraki adım öğrencileri sadece ekmek ve musluk suyuyla yaşatmak olmalıdır. Böylece sade suya tirit eğitim sistemini taçlandırmak da mümkün olacaktır" dedi.
Kanat Atkaya'nın "Musluk suyuyla eğitim devrimini düşünmeliyiz" başlığıyla yayımlanan (13 Temmuz 2017) yazısı şöyle:
Adana Aladağ’da yanan tarikat yurdunda 11’i el kadar çocuk 12 insanımızı kaybettikten sonra ‘bu faciadan ders çıkarılması’ gündeme geldi, malumunuz.
Heyetler oluşturuldu, raporlar yazıldı, denetimlerin artırılacağı, sıklaştırılacağı ‘titizlikle vurgulandı’ ve kararlılık abidesi olarak bir de yönetmelik değişikliğine gidildi.
Özel yurtlarda kalan öğrencilerin ‘güvenli ve çağdaş’ ortamlara kavuşmaları için Milli Eğitim Bakanlığı bazı standartlar belirledi.
Buraya kadarki gelişmeler iyi de...
Peh peh peh
Görene “Peh, peh, peeeeh!” dedirten ‘Özel Öğrenci Barınma Hizmeti Kurumlarının Standartları ile Çalışma Usul ve Esasları’ gibi bir ada sahip bu yönetmeliğin ömrü ne kadar sürdü bilmek ister misiniz?
Bir ay bile sürmedi...
Birgün’den Çağlar Ballıktaş’ın haberine göre işletmecilerin ‘ricaları’doğrultusunda yeni yönetmelik ‘esnetildi’ ve 2019’a ötelendi.
Atılan geri adımların hangi alanları kapsadığına bir bakalım mı?
Odanın aydınlanmasını ve havalanmasını sağlayan pencerelerin oranı yüzde 10 olarak belirlenmişti; geri adım atıldı ve yüzde 5 kabul edildi.
Öğrenci başına 20 metrekare alan ayrılacaktı, 15’e indi. 3 kişilik odanın da 45 değil, 40 da değil, 35 metrekare olmasında sakınca görülmedi.
Yurt binalarında 200 öğrenci varsa merdivenlerin genişliği 1 metre 20 santim olacaktı hazırlanan yönetmeliğe göre; şimdi “90 santim yeter ya...” noktasına gelinmiş.
Kütüphane en az 20 metrekare olacaktı; 10 metrekare kabul edilir hale geldi... Ama ne okur, ne aydınlanır, ne faydalanır, nasıl bir kitap sevgisiyle bezenir çocuklar şimdi...
Ne güvenliği?
Milli Eğitim Bakanlığı yurt işletmecilerinin ‘ricaları’doğrultusunda arşiv ve dosya odası, çok amaçlı salon veya spor alanı, dinlenme odasını kaldırmış.
Hadi bunlar ‘neyse’ de hızını alamayıp, güvenlik odası ve sağlık odası bulunma zorunluluğunu da kaldırmışlar, sağ olsunlar.
Kuşadası’nda bir kız yurdunun kantin işletmecisinin sahurda bıçak çekip öğrencilerin üstüne yürümesinin, sonra da sosyal medyada silahlı/tehditli fotoğraflar paylaşmasının üstünden 1.5 ay geçti...
Böyle güvenlikli ortamlarda yaşıyor çocuklar zaten, o odayı koysan ne olur koymasan ne olur.
Yaparız, bilirsin
Her işimiz gibi bu işi de ciddiyetle yapmış olmamızdan, yeterliliği tartışılacak standartların ‘tıraşlanmasından’, bu geri sıçrayıştan umutlanmamak, gururlanmamak mümkün değil...
Bence bir sonraki adım öğrencileri sadece ekmek ve musluk suyuyla yaşatmak olmalıdır. Böylece sade suya tirit eğitim sistemini taçlandırmak da mümkün olacaktır.
Ayrıca bunu becerirsek yurt işletmeciliği iyice kâr getiren, vergileriyle memlekete refah getiren bir sektöre dönüşebilir.
Yapabiliriz, yaparız, biliyorum.
Yes, vi ken!
(NOT: Bir hafta izin istesem? Haftaya perşembe buluşmak ümidiyle...)