T24 Haber Merkezi
İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, PKK lideri Abdullah Öcalan ile başlatılan süreç üzerinden MHP'yi eleştirdi, AKP iktidarına sert sözlerle yüklendi. "Cumhuriyeti her şeyiyle yok etmek aşamasındalar" diyen Dervişoğlu, "Üçüncü 7 yılları Ulus devleti ve üniter yapısıyla, Anayasasını, kuruluş ilke ve amaçlarını yok etmek aşamasıdır. Teröristbaşı ise bu yoldaki yeni ortaklarıdır" dedi.
Dervişoğlu, "Düşük çözünürlüklü fotoğraf ayan beyan görülmektedir: Bu fotoğrafta, Siyasal istismarcılar, teslimiyetçiler, domuz bağcılar Taşeron çeteler ve paralı katiller, Saray müteahhitleri, rant ve faizciler, Ve elbette terör elebaşısı vardır. İşte Türk milletini korkutarak, kandırarak, Yoksul ve yoksun bırakarak razı edebileceklerini düşündükleri, 'Türkiye Yüzyılı'nın fotoğrafı budur, Türk milletinin başına bela etmek istedikleri kayyum düzeninin yeni muteberleri bunlardır" diye konuştu.
Dervişoğlu, "14 yıldır süren Suriye iç savaşının tarafı olarak 10 milyona yakın sığınmacıyı Türkiye’yi türküleştirmek için içimize doluşturanlar 14 yıldır bu milletin kendi memleketinde evsiz, kendi hastanesinde kimsesiz, kendi sokağında güvensiz yaşamasını kader diye yaşatanlar, 14 yıldır bozuk saatleri şimdi sözüm ona doğruyu gösteriyorken kimse bizi bu 14 yıllık yıkımla suçlayamaz zannediyorlar. Hükümet sana sesleniyorum Erdoğan sana sesleniyorum, seni suçluyorum, Türk milleti de seni suçlayacaktır" ifadelerini kullandı.
İyİ Parti lieri vatandaşa, "Tüm bunlar olurken bugün sessiz kalırsan yarın çıkartacak sesin kalmayacak, atı alan Üsküdar’ı geçecek" diye seslendi.
Dervişoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Öcalan tepkisi: Kutsal olan ne varsa tek adamlık uğruna paspas edip çiğneyenler...
Utanması gerekenler Rauf Denktaş’ın vatan bildiği Türkiye’yi yönettiğini zannedenlerdi onlar bugün olduğu gibi dün de utanma duygusundan yoksunlardı. Denktaş üşenmedi o yorgun bedeniyle sebat etti ama onlar utanmadı. 2001 yılınca yabancı masalarda kurdukları ortaklıklarla gömleklerini değiştirdikleri günlerde ebediyen utanma duygularını askıya almışlardı. Bugünün cüretkârlıkları işte o zamandan gelmektedir. İnsan bir kere teslim olmayagörsün, insan bir kere kutsalı pazarlığına malzeme etmeye görsün, o andan sonra zaten bunlar için gerisi kolaydır. Bunlar miting meydanlarında milli değerlerimizi sömürmekten kaçınmayanlardır. Şehit tabutunu kürsü yaparak cenazede propaganda yapan yine bunlardı. Katil terörist başını meclise getirme cüretini milletten esirgedikleri umudu, o katile bir hak olarak vermeyi düşünen ve bunu da devlet aklı kaplamasıyla dolaşıma sokan elbette yine bu iktidar ve ortaklarıdır. Vatanı yasayı örfü töreyi kutsal olan ne varsa tek adamlık uğruna paspas edip çiğneyenlerin banisi her zaman bunlar olmuştur.
Yazıcıoğlu davasında zaman aşımı: Suçlular milletin malumudur!
"Milletimizin ne maddi ne de manevi çıkarına dair hiçbir meseleyi tamamlamışlıkları yoktur. Adaletten bahsedilmesi bile artık onlar için yük haline gelmiştir. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun davasının kesinleşmemesi, Zaman aşımına uğraması da buna dahildir. Zaman aşımı diye bir şey yoktur. Faili meçhul diye bir şey yoktur. Zamanla aşındırılmak istenen, Failleri meçhul bırakılmak istenen davalar vardır. Gazetecileri tutuklamak ve yargılamak için adeta pusuda bekleyen, Henüz 15 yaşındaki çocukları 24 saat içerisinde Hakim karşısına çıkartabilen bir yargı düzeninde Zaman ve meçhul kavramları yoktur. İşine gelenler ve gelmeyenler vardır. Ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatıyla ilgili davanın Zaman aşımına uğramasına cevaz verenler, Belli ki failleri meçhul kılmak isteyenlerdir. Ve hiçbiri meçhul değildir, suçlular milletin malumudur. Gün gelecek her şey gün yüzüne çıkacaktır.
"Erdoğan sana sesleniyorum, seni suçluyorum, Türk milleti de seni suçlayacaktır"
"Hepsi birden umutsuzluğa ve mutsuzluğa zincirlenmiş Türk milleti o dik başını yeniden kaldıramayacak diyorlar. Oysa biz başımızı eğmeyeceğiz, Türk milleti de eğmeyecektir. Yıkımı zafer diye satacaklar, işte tezgâh tezgah satıyorlar. Daha dün hem onu hem de makamlarını aşağılayan ABD Başkanı’ndan bugün sözde övgü aldıkları için gerim gerim geriniyorlar. Çünkü kimse Türk milletinin bir gün yeniden ekonomik krizle eğdikleri o dik başını kaldırıp bu adam senin elinden papazı tehditle almadı mı, Türkiye’ye askeri ve ekonomik yaptırımlar uygulamadı mı, sana hakaret edip şu terörist PYD ile barış demedi mi diye sormayacak zannediyorlar. Ama Allah’a yemin olsun ben soracağım, Türk milleti soracak. Terörle mücadele eden askeri polisi kale bile almadan barış diye bir laf dolaştırıyorlar. Bu kelimeyi onlara sarf ettiren süflör bile hallerine gülüyordur, Kimse anlamıyor zannediyorlar ama söylüyorum ben anlıyorum Türk milleti de anlamaktadır. 14 yıldır süren Suriye iç savaşının tarafı olarak 10 milyona yakın sığınmacıyı Türkiye’yi türküleştirmek için içimize doluşturanlar 14 yıldır bu milletin kendi memleketinde evsiz, kendi hastanesinde kimsesiz, kendi sokağında güvensiz yaşamasını kader diye yaşatanlar, 14 yıldır bozuk saatleri şimdi sözüm ona doğruyu gösteriyorken kimse bizi bu 14 yıllık yıkımla suçlayamaz zannediyorlar. Hükümet sana sesleniyorum Erdoğan sana sesleniyorum, seni suçluyorum, Türk milleti de seni suçlayacaktır.
"Bugün sessiz kalırsan yarın çıkartacak sesin kalmayacak!"
"Kimse bu katilin silah bırakma çağrısı yaptığında bunun bir af süreci gerektirdiğinin farkına varmaz diyorlar kimsenin Öcalan canisine ya da içerideki 5 bin kişilik katil sürüsüne çıkarılacak affın bir genel affa everileceğine, bununla birlikte hasbelkader bu başı bozuk adalet sistemine takılan ne kadar cani sapık varsa dışarıya çıkacağını sorgulayacağımıza inanmıyorlar. Bu çıkacaklara millet ve devlet düşmanı FETÖ üyelerinin de eklenebileceği hesabını kimse bizden sormaz diyorlar. Olur da bir af olur Sinan Ateş’in katilleri de serbest bırakılır bunu da bu millette yuttururuz zannediyorlar, ben hesabını soracağım, Türk milleti soracaktır. Tüm bunlar olurken bugün sessiz kalırsan yarın çıkartacak sesin kalmayacak, atı alan Üsküdar’ı geçecek.
İktidara sert sözler: Cumhuriyeti her şeyiyle yok etmek aşamasındalar!
"İlk 7 yıllarına sözde derin demokrasi ve sözde AB masallarıyla başladılar. Bunlar, kurbağa yerine koydukları Türk milletini, kazana ve suya alıştırdıkları ilk yıllardı. İkinci 7 yıllarına ise “açılım tiyatrosu” ile başladılar. Kumpaslarla ordumuzu by-pass etmeye giriştiler. Ortakları FETÖ ile giriştikleri kayıkçı kavgasının bedelini millete ödettiler, FETÖ’nün tüm ajandasını ise satır satır hayata geçirdiler. Devleti, onu ele geçirmek için çökerttiler, tüm kurumları acze düşürdüler. Bu yolla da saray rejiminin temellerini attılar! Nice cambazlar nice iplerde oynarken, Olağanüstü hal yasalarını bize hal diye yutturdular, Türkiye nüfusunu yok etme planlarında adım adım ilerlediler. Üçüncü 7 yılları ise Cumhuriyeti her şeyiyle yok etmek aşamasıdır. Ulus devleti ve üniter yapısıyla, Anayasasını, kuruluş ilke ve amaçlarını yok etmek aşamasıdır. Teröristbaşı ise bu yoldaki yeni ortaklarıdır. Düşük çözünürlüklü fotoğraf ayan beyan görülmektedir: Bu fotoğrafta, Siyasal istismarcılar, teslimiyetçiler, domuz bağcılar Taşeron çeteler ve paralı katiller, Saray müteahhitleri, rant ve faizciler, Ve elbette terör elebaşısı vardır. İşte Türk milletini korkutarak, kandırarak, Yoksul ve yoksun bırakarak razı edebileceklerini düşündükleri, “Türkiye Yüzyılı”nın fotoğrafı budur, Türk milletinin başına bela etmek istedikleri kayyum düzeninin yeni muteberleri bunlardır.
"Çoktan ölmüş ve tükenmiş bir teröristi yeniden diriltme planına hanginiz nasıl evet diyebildiniz?"
"Menfaatleri zedelenmiş olanlar tehditler savuruyorlarsa, Bilin ki tekerlerine çomak sokmuşuz ve doğru yoldayız demektir! Yolunuz yolumdur hiç kimse unutmasın ki İYİ Parti son kaledir. Değerli dava arkadaşlarım, Geldiğimiz noktada görüyoruz ki niyetlerinin bozukluğu, Yürüttükleri siyasetin diline vurmuştur. Ancak bana düşen, hepimizin adına o asıl soruyu sormaktır: Bu soruyu aklında ve kalbinde Atatürk’e vefa ve Türk milletine bağlılık dışında hiçbir borcu olmayanlar adına soruyorum: Türkiye’yi saray rejiminin de bir adım ötesine taşımak, Bir aile ve bir adam sultasını ezel ebet hale getirmenin diyeti nedir? Hanginiz, ne pahasına bu plana payanda olabildiniz? Hanginiz, neyi elde etmek için şehitlerimizin ahını almayı sineye çekebildiniz? Zihnen, fikren, ahlaken, siyaseten çoktan ölmüş ve tükenmiş bir teröristi Yeniden diriltme planına hanginiz nasıl evet dediniz? Türk devletinin, idama mahkum ettiği bir caniyi müzakere masasına alacak kadar, Ondan medet umacak kadar, ne zaman zıvanadan çıktınız? Kıymetli dava ve yol arkadaşlarım, Rahmetli Denktaşla başladık, Rahmetli Denktaşla bitirelim Rumların, arkalarına birtakım devletleri alarak Her görüşme masasında ipe sapa gelmez taleplerine alışkın olan Denktaş, “Rum tarafı bunu istiyormuş, şunu istiyormuş, dilin kemiği yoktur derler. İstediklerini söylesinler; biz de neleri vermeyeceğimizi söyleyelim.” demiştir. Ben de rahmetliden mülhem, peşinen neleri vermeyeceğimizi söyleyeyim: Muhtaç olduğu kudreti, Bebek katillerinin elindeki kandan alanlara izin vermeyeceğiz! Türk milletini güvensiz, yasasız ve devletsiz bırakmaya cüret edenlere Asla ve kat’a yol vermeyeceğiz! Bir haneden sultasının elinden çekip kurtardığımız Türk egemenliğini, Her kim olursa olsun, hiçbir yeni aileye ve tek adama esir vermeyeceğiz. Teröriste el uzatanlara, teröriste pazarlığa kalkışanlara Teröristten medet umanlara, teröristle yürüttüğü kirli pazarlıkları kargaların güzel sesi diye yutturanlara, el vermeyeceğiz Cumhuriyeti yıkmak isteyenlere yol vermeyeceğiz!"