Gazeteci-yazar Murat Yetkin, Avrupa Birliği'nin geçen hafta aldığı yaptırım listesini genişletme ve ABD'nin Türkiye'ye CAATSA yaptırımları uygulama kararından sonra Türkiye'nin 2021'in ilk yarısında "acı ilacı içebileceğini" ifade etti.
YetkinReport'ta bir makale kaleme alan Yetkin, "Yaptırımın dört bürokrata yönelik kısmının öne çıkması, Ankara’nın gelişmeyi pek önemsemiyormuş gibi davranmasına yol açtı. Oysa son Avrupa Birliği (AB) sonrasında da tanık olduğumuz 'bir şey olmaz' tutumunun Türkiye’yi dış politikada da acı ilacı içme kararı aşamasına getirdiği görülüyor" değerlendirmesinde bulundu.
Yetkin'in yazısının ilgili bölümü şöyle:
Türkiye’nin son yıllardaki en önemli savunma sanayii başarısı olan insansız hava araçları, taktik açıdan yeni bir doktrin sayılsa da stratejik planda muharebe uçaklarının yerini tutması mümkün değil. Yerli muharebe tankı projesi zaten Koç’tan alınıp BMC’ye verilmesinden itibaren ilerlemiyor. Rusya’nın F-35’lere karşı geliştirdiği Su-57 uçağı henüz test aşamasında. Türkiye’nin İngiltere ile üzerinde çalıştığı TF-X kodlu savaş uçağının ne zaman uçacağı da belli değil, İngiltere’nin ABD yaptırımlardan nasıl etkileneceği de. Özetle F-35 projesi Türkiye için stratejik önemde, inanmayan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a sorsun.
Ama F-35’in de ötesinde Ankara’ya hâkim olan bu sığ “bir şey olmaz” anlayışıyla dış politikada bir karar aşamasına, yol ayrımına yaklaştığımız görülebiliyor. Bu süreci 2021’in ilk yarısı olarak tanımlamak mümkün. Ulusal çıkarları koruyup boyun eğmemek bir bakıştır ve doğrudur. Ulusal çıkarların sürekli çatışma stratejisiyle korunacağını sanmak ise bir başka siyasi miyopluktur, uzağı görememektir.
Üstelik sürekli çatışma stratejisinin, dış politikada askeri gücü kullanmanın bir sınırı vardır ve bu sınırı ekonomik dayanma gücünüz belirler.
Cumhurbaşkanının yurttaşlardan ellerindeki dolarları Türk lirasına çevirmesi çağrısında bulunduğu ortamda askeri güçle dış politikada kazanım siyasetinin ekonomik sürdürülebilirliğini de düşünmek zorundayız. Acı ilaç, ekonomide olduğu üzere 2021’in ilk yarısında dış politikada da içilebilir.