Murat Çelik
(Vatan - 17 şubat 2012)
Birand, Akar’a bir cevap vermeli
Rıdvan Akar, CNN Türk’te yayına giren 28 Şubat Belgeseli ile ilgili bir yazı yazdı birkaç gün önce.
Daha doğrusu yıllarca birlikte çalıştığı Mehmet Ali Birand hakkındaydı kaleme aldığı yazı.
Birand’ın adını vermemeyi tercih etmiş Rıdvan. Bence doğrudan, isim vererek yazmalıydı ama kendi tercihi elbette... “Patron” diye anmış yazısı boyunca hedefine yerleştirdiği kişiyi.
Detaya girmeyeceğim... Zaten yazının son bölümüne baktığınızda gerek de yok ayrıntı vermeye:
“... O belgesele ter akıtanların hakkı artık beklemez. Sustukça muhatabınızın cüreti artmış, sizi ‘uysal koyun’ sanmıştır. Yapılanın adını koyarsınız. Bu bir emek ..rsızlığıdır.
Pardon! Kelimeyi tamamlamayı unutmuşum. Okuyucu da ‘bu noktalar ne ola ki hırlı mıdır, hırsız mıdır’ diye merak edebilir. ‘A’ ekleyecektim. Yapılanın adı EMEK A’RSIZLIĞIDIR...”
Bu cümlelerle biten Rıdvan Akar imzalı yazıya, muhatabı M. Ali Birand’dan dün öğleden sonraya kadar herhangi bir yanıt, bir tepki gelmemişti.
Hem bir okur ve izleyici hem de bir meslektaş olarak Birand’ın Akar’a bir yanıt vermesini bekliyorum doğrusu.
İster kamuoyu ile paylaşır yanıtını, ister ‘Rıdvan’a özel’ verir. O kendi bileceği iş. Ama bir cevap vermeli.
Sonrası da Rıdvan’a kalır. İster açıklar aldığı yanıtı, ister içeriğini kendine saklayıp, cevap aldığını duyurmakla yetinir.
Beni; hem bir okur ve izleyici hem de bir meslektaş olarak ilgilendiren şu:
Yıllarını emek yoğun bir mesai içinde geçirmiş böyle bir ikili gerçekten bu noktaya gelmiş midir?
Eğer öyle ise neden, nasıl ve ne(ler) uğruna?..
“Sana ne bunlardan?” demeyin lütfen.
O belgeseli büyük bir beğeni ile takip eden bir izleyici ve hem Birand’ın hem Akar’ın bir okuru olarak ne olup bittiğini bilmeye hakkım var.
Ayrıca... Bir meslektaşları olarak; meslek ve sektör adına, işin aslını öğrenmek sadece benim değil bu alanda çalışan ve çalışmayı planlayan herkesin hakkı.
Ve işte bu nedenle, sadece benim değil hepimizin, “Mehmet Ali Birand, Rıdvan Akar’ın iddia ve ithamlarına herhangi bir yanıt vermedi mi?” diye sormamız, bu meseleyi merak etmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Balçiçek İlter
(Habertürk - 17 Şubat 2012)
Mehmet Ali Birand açıklama yapmalı!
Birand çıktığı televizyon programlarında imzasını attığını söylediği “28 Şubat Belgeseli”ni anlatıyor.
Karşısına oturan meslektaşlarım da demiyor ki “İyi ama yıllardır beraber çalıştığınız, markanızı emanet ettiğiniz, beraber 32. günü sunduğunuz, arkanızı rahatça yasladığınız -ki bizim meslekte zordur- gazeteci Rıdvan Akar diyor ki:
“Söz konusu belgesel benim ve yedi arkadaşımın emeğidir, Birand üzerine oturmuştur, o kiminle röportaj yapıldığından dahi habersizdir.”
Sormuyorlar kardeşim! Neden? Birand gibi bir gazeteci, şeffaflığa inanan, “Veremeyecek hiçbir hesabım yoktur” diyen, dik tavrına, duruşuna zaman zaman şapka çıkardığım, habercilikte ise her daim bir numara olduğuna inandığım Birand mı bu soruyu istemedi yoksa?
Birand Türkiye için önemli bir değerdir. Onun yakından tanık olduğum habercilik hırsı, heyecanı ve tutkusu belki de hiç birimizde o kadar kuvvetli değil. Ama bugün yakın çalışma arkadaşı olan ve başarılı işlere imza atan bir başka gazeteci Rıdvan Akar çıkıp diyor ki: “Emeğimi çaldılar!”
Bunu söyleyen herhangi bir isim değil, eline geçen her fırsatı Birand’a vurmak için kullananlardan hiç değil. İnternet sitesindeki yazısından anladığım kadarıyla, kırıldığı nokta parasal pulsal dahi değil. “Siz konuşuyorsunuz belgeseli ama onu biz yaptık, Birand değil” diyor.
Ve biz, medya mensupları da susuyor muyuz?
Yazıklar olsun!
(Dünyanın her yerinde marka isim, ekip çalışmasının üzerinde vitrinde gözükür ama ekibin imzasını jenerikte bile yayınlamamak başka bir iştir)