T24 - Gazeteci-yazar Murat Belge, bedelli askerlikle birlikte vicdani ret hakkı üzerinde yapılan düzenlemeleri değerlendirdi. "Tüm modern dünyada profesyonel paralı orduya yönelik bir eğilim var" diyen Belge, vicdani retçilerin çevrelerinden baskı görmesi konusunda da "Kötü bakan, ‘erkek değildir’ diyenler olacaktır ama zaman içinde bu değişir. Bu ülkede 100 binlerce asker kaçağı var. Toplumun bu olaya nasıl baktığı buradan bile belli" dedi.
Hürriyet Daily News gazetesinden Tuba Parlak'ın "Askerlikte ortaçağa dönüyoruz" başlığıyla yayımlanan söyleşisi şöyle:
Askerlikte ortaçağa dönüyoruz
Bedelli askerlikle ilgili yapılacak düzenlemeye paralel olarak Avrupa Konseyi’nin Türkiye’den aralık ayına kadar gerçekleştirmesini istediği bir vicdani ret hakkı düzenlemesi söz konusu. Ve bunun hakkında yapılan resmi açıklamaya göre de askerlik süresinin iki katı süre boyunca, bir kamu kurumunda, ayda 30 TL maaşla çalışılması söz konusu. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz bu düzenlemeyi?
Vallahi vicdani ret temel bir hak ve Avrupa’da bunun olmadığı tek bir ülke bile yok. Tüm medeni dünyada uygulanıyor vicdani ret. Eğer askerlik adam öldürme sanatıysa, o zaman sizin sanatınızı icra etmek istemeyecek birilerinin ortaya çıkması ve onların bu sanatı icra etmeme hakkını sizden talep etmesinden daha doğal bir şey olamaz. Bu hak da talep edene teslim edilmelidir. Ancak buradaki mesele sadece bu değil. Tüm modern dünyada profesyonel paralı orduya yönelik bir eğilim var. Bunu Amerika isteyerek yapmadı. Ama Vietnam savaşı gibi bir şey çıkınca insanlar ölmek istemedikleri gibi öldürmek de istemediklerini belirterek direndiler. Ciddi bir protesto ve reddetme eğilimi çıktı. Bunun üstüne Amerika mecburi askerliği kaldırıp ordusunu profesyonelleştirmeye başladı. Ama bunu böyle bir mecburiyetten yaptı. Aslında dünyada böyle bir eğilim yoktu da diyemeyiz, zira öyle bir eğilim de söz konusu.
Tuhaftır ki tarihte bazı şeyler tekrarlanır gibi olur. Ortaçağ savaşçısı dediğimiz, şövalye adını verdiğimiz kişi; işi askerlik olan, hatta iş dışında tüm eğlencesi de askerlik olan bir uzmandı. Sadece savaşmayı bilirdi ve o zamanın ürettiği balta, kargı, kılıç gibi savaş araçlarını iyi kullanmayı öğrenmesi gerektiği için adamın eğlence hayatı da savaştır. Ya ava gider ok atar geyik vurur ya mızrakla domuz avlar ya da aralarında, turnuva dedikleri at üstünde birbirlerini kargılarla iterek attan düşürme gibi oyunlarla oyalanırlardı. Lafın kısası uzmandılar. Ondan sonra bu tüfek icat oldu. Kullanımı çok daha kolaydı. Bu da zorunlu askerliğe dayalı ordunun temelini oluşturdu. Fransız İhtilali zamanında Avrupa ordularındaki subay kadrolarını oluşturan aristokrasi ordudan bertaraf edilince Fransa’da ordu yarıya düştü. Kralı tekrar tahta çıkarmak için Fransa’nın üstüne Avusturya ve Prusya kuvvetleri yürümeye başlayınca ihtilalciler halkı, milletlerini savunmak için silah başına çağırdı. Fransızlar da gitti, çünkü devrimden memnunlardı.
Böylece dünya tarihinde ilk defa bir ideolojik dava uğruna hayatını feda etmeye hazır insanlardan oluşan bir ordu çıktı. Bu, ücretli asker karşısında müthiş bir güçtü. Ücretli asker, sonuçta para kazanmak için mesleğini icra eden bir adam. Bir süre sonra bütün Avrupa bu örneği uygulamaya başladı. Şimdi ortaçağdaki uzmanlık sistemine dönüyoruz çünkü bugünkü savaş artık meydan muharebesi üstüne kurulu değil. Teknik teçhizata dayalı güç, saflar halinde saldıran ordunun yerini almış durumda. Dolayısıyla askeri ihtiyaç, o teknik teçhizatı kullanacak uzman yönünde. Bu da profesyonel orduya geçişi kolaylaştıran, hatta elzem hale getiren bir şey. Oysa asker, toplum üstündeki gücünün teminatı ve bir belirtisi olarak zorunlu askerlikte ısrar ediyor. Fakat bu durumda artık böyle olmayacak.
Toplumun bakışı değişir
Vicdani ret hakkının tanınması zorunlu askerliğin kaldırılmasına giden yol olur mu?
Böyle olabileceğini düşünüyorum. Bu durumda da artık bedelli askerlik gibi şeylerin pek anlamı kalmıyor. Avrupa’da vicdani ret hakkını kabul eden pek çok ülke var ama tüm Avrupa paralı orduya geçmedi, bu ikisi bir arada olabiliyor gördüğümüz gibi. Ama ben, uzun vadede paralı orduya geçeceğimizi düşünüyorum. Bunun, bizim ömrümüzde görebileceğimiz bir şey olmaması muhtemel. Özellikle benim için.
Toplumun vicdani retçiye bakışı nasıl olur sizce?
Kötü bakan, ‘erkek değildir’ diyenler olacaktır ama zaman içinde bu değişir. Bu ülkede 100 binlerce asker kaçağı var. Toplumun bu olaya nasıl baktığı buradan bile belli.
Zorunlu askerliğe ilk tarikatlar karşı çıktı
Zorunlu askerlik dayatmasına karşı ilk çıkışı Almanya’daki Wiedertaeufer tarikatı yaptı. Ancak, 18. yüzyılda İngiltere’de dini inançları nedeniyle şiddet kullanmayı, askerlik yapmayı ve vergi ödemeyi reddeden Quaker tarikatı, gerekçelerinin netliği sebebiyle, ilk vicdani retçiler olarak kabul ediliyor. 1916’da İngiltere’nin vicdani reddi anayasasına dahil etmesinin ardından ilk kitlesel çıkış ise 1. Dünya Savaşı sonrası yine İngiltere’de oldu. Binlerce insan 1921’de Uluslararası Savaş Karşıtları’nı (War Resisters International) kurdu. İngiltere’yi Danimarka, İsveç, Hollanda, Fransa ve Lüksemburg izledi. Ancak kavram Avrupa’nın gündemine yoğun olarak 70’lerde girdi. 1972’de İtalya, 1974’te Avusturya, 1976’da Portekiz, 1978’de İspanya bu hakkı tanıdı.
Bugün itibariyle AB üyesi ülkelerden; Belçika, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, İtalya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Portekiz, Slovakya ve Slovenya’da zorunlu askerlik yok. Almanya’da ve vicdani ret hakkını tanıyan ikinci ülke olan Danimarka’da retçiler, 9 ay kamu hizmetinde çalıştırılıyor. Romanya ve Avusturya’da ise bu süre 1 yıl. Bu süre; İsveç’te 7.5 ay, Finlandiya’da 13 ay, Estonya’da 16 ay, Litvanya ve Polonya’da 18 ay, Yunanistan’da 23 ay, Letonya’da 24 ay, Kıbrıs Rum Kesimi’nde ise 42 ay. Avrupa dışında ise durum daha farklı. ABD, Kanada, Rusya, İsrail ve sürekli silahlı çatışma içinde olan Afrika ülkeleri vicdani reddi tanımıyor.