Gündem

Mümtaz'er Türköne: PKK pes ediyor

Mümtaz'er Türköne, 'PKK'nın uğradığı hezimetten ve kaybettiği halk desteğinden sonra, yaralarını sarmak için kış kampına erken girmesi, beklenebilecek bir gelişme' dedi

11 Eylül 2012 14:53

 

Mümtaz'er Türköne
(Zaman - 11 Eylül 2012)


PKK pes ediyor


Kış yaklaşıyor. Teröre verilecek kış molası, bu yıl erken gelecek. PKK, kış uykusuna yatmaya hazırlanıyor. İşaretler alt alta konup toplaması ve sağlaması yapıldığı zaman ortaya böyle bir sonuç çıkıyor.

Karayılan'ın Fırat Haber Ajansı'na verdiği mülakat PKK'nın varını yoğunu ortaya dökerek sürdürdüğü saldırıların sona ereceğinin habercisi. PKK'lılar konuştukları zaman hep uzun konuşuyorlar. Ağızları dolu. Ama her zaman asıl mesaj birkaç cümleye veya söylenenlerin genel havasına yükleniyor. Daha önemlisi, bu uzun röportajları verenlerin isimleri savaş ilan edildiğinde farklı, barış rüzgarlarının estiği dönemlerde hep farklı oluyor. Bahoz veya Cemil Bayık konuştuğu zaman mermi sesleri, barut kokusu duyuluyor. Her ikisi de, "halksız halk savaşı"nın Şemdinli civarında sürdüğü günlerde bu durumun örneklerini verdiler. Söz hakkının Murat Karayılan'a geçmesi bile, taktik evrenin sona erdiğini tek başına göstermeye kâfi. Dağda onlarca PKK'lı gencin öldüğünden haberi yokmuş gibi, ince ince ve uzun uzun BDP'li politikacıların PKK'lı silahlı militanlarla dağda buluşmalarını eleştiriyor ve bu duygusal görüntüleri onaylamadıklarını söylüyor. PKK bütün sermayesini masaya yatırarak iddialı bir kumar oynadı. Silahlı gücünü dar bir alana yığıp taktik üstünlük ele geçirmeyi ve buradan da yeni bir stratejik evreye geçmeyi denedi. Taktik üstünlük, Türk devletine karşı silahlı propaganda üstünlüğünden ibaretti. Şemdinli ilçe merkezinde birkaç saat kontrolü ele geçirmek, resmî binalara PKK bayrağı asmak ve bölgede alan hakimiyeti sağladığını kanıtlamak gibi. Sağlayacağı bu taktik üstünlükle iki muhatabını ikna etmeyi amaçladı. Bu muhataplardan ilki bölgedeki Kürt kamuoyu. Başarsaydı Kürtler üzerinde silahlı otoritesini pekiştirmiş olacaktı. İkinci muhatap ise bölge devletleri: Başta İran olmak üzere Suriye ve diğerleri. Bu ülkelere de, Türkiye ile ilişkilerinde terazideki ağırlığı değiştirebilecek çapta bir aktör olduğunu kanıtlayacaktı.

Ancak PKK, girdiği -kendi deyimiyle- "savaş"ı kaybetti. Hem de bütün mevzilerde. Beklediği ve umduğu şekilde bir alan hakimiyeti kuramadı. Sembolik de olsa, bayrak sallandırarak silahlı gücünü kanıtlayamadı. Hatta, bu savaşı yürütürken varsaydığı ve umduğu desteği de elde edemedi. Şehir merkezlerine yönelik eylemlerde Kürtler PKK militanlarına umdukları ve bekledikleri desteği vermediler. İkinci muhataba gelince. Antep'te on sivilin PKK bombası ile ölmesi sonrasında İran Meclisi'nin resmî sözcüsünün zafer çığlıklarına benzeyen Türkiye'ye yönelik kin ve nefret dolu açıklamaları, onların çok fazla bir şey beklemediğini gösteriyor. Suriye'deki iç savaşın içinde patlayan bir el bombasından bir şarapnel parçasının Türkiye'ye sıçraması onlar için yeterli. Bunun dışında PKK'yı muhatap almaları ve ona açıktan destek vermeleri kendi çıkarlarına aykırı. Halep'te Kürt mahallesinin Esed güçleri tarafından bombalanması, Kürtlerin ve PKK'nın ayrı ayrı nereye yerleştirildiğinin de bir işareti. İran ve Türkiye karşılıklı olarak kılıçları çekti. Bu senaryoda PKK'nın rol çalacağı bir sahne yok.

PKK'nın "iyi polis"i Murat Karayılan önceki gün tekrar konuştu. Geçen sene olduğu gibi "eğitimi boykot" çağrısı yaptı. Netice hasıl etmeyecek bu taleplerin tekrarlanması bile, PKK'nın kış moduna erken geçeceğinin bir işareti. GÜNSİAD'ın önderlik ettiği Temas Grubu, doğru bir zamanlamanın eseri. Çoğu kimseye şaşırtıcı gelebilir ama PKK yine usulüne uygun müzakere çağrılarında bulunabilir. Ama bu sefer muhatap bulamayabilir. Çünkü PKK sadece giriştiği "Halksız Halk Savaşı"nı değil, barışçı bir çözüm için zaten tartışmalı olan inandırıcılığını da kaybetti. Üstelik son denemede masayı tekmeleyip devirirken, müzakere arayışının sadece oyalama taktiğinden ibaret olduğunu da kanıtladı.

PKK'nın uğradığı hezimetten ve kaybettiği halk desteğinden sonra, yaralarını sarmak için kış kampına erken girmesi, beklenebilecek bir gelişme. Ama kimse Hükümet'in giderek sertleşen tutumunun gevşeyeceğini beklememeli. Terörle mücadele artık başarılı bir şekilde tecrübe edildiği üzere, ayrı bir mecrada yürüyecek.