Ankara Üniversitesi Rektörü Erkan İbiş tarafından Siyasal Bilgiler Fakültesi (Mülkiye) Dekanı Prof. Yalçın Karatepe hakkında başlatılan soruşturmada "görevini ihmal ederek terör örgütlerinin SBF’de hâkimiyet kurmasına fırsat vermek" iddiasıyla suçlamada bulunulması dikkat çekti.
Karatepe hakkında iki hafta önce başlatılan ilk soruşturmada "İzinsiz görev yerini terk etmek" gerekçesi tartışmaya yol açmıştı. Mülkiye Dekanı Karatepe, Gezi döneminde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın "çapulcular" dediği gençleri övmüş, "Hiçbir can, kamu malından değersiz olamaz" demişti.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Can Dündar'ın "Mülkiye Teslim Olmaz" başlığıyla köşesine taşıdığı (6 Temmuz 2014) konuya ilişkin yazısı şöyle:
Ankara Üniversitesi Rektörü Erkan İbiş, iki hafta önce SBF Dekanı Yalçın Karatepe hakkında soruşturma başlattı.
Gerekçe:
İzinsiz görev yerini terk etmek…
Sanırsınız asker, nöbetçi kulübesini terk etmiş.
Dekanın savunması istenmiş.
Meğer, SBF Yönetim Kurulu’nun kararıyla atandığı Basın İlan Kurumu’nun genel kurul toplantısındaymış.
Gideceğini, 10 gün önceden rektörlüğe bildirmiş, hatta yerine vekil tayin etmiş. Vekâlete rektörlükten onay da gelmiş.
Bunun tartışması bitmeden, ikinci soruşturma geldi:
Bu kez suçlama; “görevini ihmal ederek terör örgütlerinin SBF’de hâkimiyet kurmasına fırsat vermek...”
***
Burada da bildik senaryo işledi:
Sinyali yandaş basın verdi.
“Dekan, aşırı uçların yuvalanmasına müsaade ediyor” diye hedef gösterildi.
Rektöre “Harekete geç” işareti verildi.
Oysa mesele aşırı uçlar filan değil…
Rektör, 2012 güzünde Başbakan’ı açılışa davet ettiğinde, Mülkiye’de alternatif açılış yapılmıştı.
Sonra Gezi döneminde Başbakan’ın “çapulcular” dediği gençleri dekan övmüş,“Hiçbir can, kamu malından değersiz olamaz” demişti.
Bu yılki “İnek Bayramı”nda da “Kaçırılmasınlar diye, çocuklara çığlık atmayı öğretin”diyen bakana, “Siz Ali İsmail’in çığlıklarını duyabildiniz mi” diye sormuştu.
Asıl suçu buydu.
***
Tabii öncesi var:
Rektörlük, 1937’den beri yapılan İnek Bayramı’nın bu yıl yapılmamasını istemişti, Mülkiye dinlemedi.
Bunun üzerine İnek Bayramı, provokasyonlarla taciz edildi. Ardından “Mülkiye terör yuvası oldu” haberleri tetiklendi.
Bu arada da YÖK’ün yetkilerini artıran bir teklif, Meclis’e getirildi.
İşin özü şu:
Türkiye’de kamuda olup da iktidara teslim olmayan, ODTÜ ve Boğaziçi gibi birkaç üniversite ile SBF ve İletişim gibi birkaç fakülte kaldı.
Şimdi bu “son kale”leri düşürmeye çabalıyorlar.
***
Nafile!
Mülkiye 155 yıllık okuldur. Bu tezgâhları iyi bilir; çoğunun üstesinden gelmiştir.
1956’da DP hükümeti benzer bir saldırıya geçmişti.
O zamanki Dekan Turhan Feyzioğlu, öğrencilere konuşurken “Siz nabza göreşerbet verenlerden olmayın” dedi diye bakanlık kararıyla görevden alınmıştı.
O zaman fakültenin önde gelen öğretim üyeleri tepki olarak istifa etmiş, Mülkiyeli de boykota gitmişti.
Sonra 12 Mart dönemi geldi.
Bu kez de Dekan Mümtaz Soysal’ı sosyalizm propagandası yapıyor diye kürsüdeyken alıp götürmüşlerdi.
Bir de tabii 12 Eylül’de darbeciler böyle destursuz girmişti Mülkiye’ye… Kiminin kitabına, kiminin sakalına takılıp tasfiyeye gitmişlerdi.
Darbecilerden sonra şimdi Erdoğan şansını deniyor.
Menderes’in, 12 Mart’çıların, 12 Eylül’cülerin yapamadığını Rektör İbiş yapabilir mi? 1.5 asırlık “muhalif Mülkiye”yi teslim alabilir mi?
Sanmam.
Mülkiye, 6 padişah, 40 başbakan görmüştür; kolay teslim olmaz, ama bunu deneyenler, okulun tarihinde darbecilerin yanında yerini alır.