Gündem

Muhtıra destekçileri şimdi işbirlikçilikle suçluyor

Taraf gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, TSK'nın 27 Nisan 2007 tarihinde internet sitesinde yayınladığı yazı için CHP'lilerin dile getirdiği görüşleri kaleme aldı.

29 Temmuz 2010 03:00

T24 - Taraf gazetesi yazarı Yıldıray Oğur bugünkü yazısında, 27 Nisan 2007 tarihinde TSK'nın internet sitesinde yayımlanan yazı için çeşitli çevreler, bunun bir e-muhtıra olduğu belirterek çeşitli yorumlar yapmıştı. CHP Milletvekili Nur Serter, "Türk ordusu çok yaşa. Türk ordusu, 27 Nisan’da bizim sesimizi duymuş, bizim sesimize sahip çıkmış, demokrasiye sahip çıkmıştır. 27 Nisan'da Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçek iradesine sahip çıkmıştır" diyerek TSK'ya destek verdiğini göstererek dönemim CHP Grup Başkanvekili olan Kemal Kılıçdaroğlu'nun da sessiz kaldığını hatırlattı. CHP Parti Sözcüsü Mustafa Özyürek, “Tabi bu bir muhtıradır. Hükümetin bunun gereğini yerine getirmesi gerekir” yorumunu yaptı.

Oğur, aradan geçen üç sene ardından, "Büyükanıt en uzun veda ziyaretini yaptığı CHP Genel Merkezi’nde Baykal ve Sav’ın kendisine hediye ettiği mitolojide 'yaşamın birliği ve bütünlüğünü' temsil eden 'yaşam kasesi'ne bakıp bakıp, milyonların meydanlarda alkışladığı muhtırası yüzünden şimdi CHP tarafından işbirlikçilikle suçlanmasının manasını çözmeye çalışıyordur" dedi.

Yıldıray Oğur'un Taraf gazetesinde "İşte tam liste 'Muhtıra İşbirlikçileri" başlığıyla yayımlanan (29 Temmuz 2010) yazısı şöyle:


İşte tam liste 'Muhtıra İşbirlikçileri

“O e-muhtıra AKP’nin tekrar iktidara gelmesi için konmuştur oraya. Mağdur edebiyatı için konmuştur oraya. Büyükanıt’la Erdoğan işbirliği yapmışlardır o olayda. Çıksınlar “Biz işbirliği yapmadık desinler.”

Bu sözler CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından önceki gün NTV’deki canlı yayında söyledi.

27 Nisan 2007’de CHP yönetiminde yer alan ve bugün partinin genel başkanı olarak konuşan Kılıçdaroğlu’nun bu iddiası doğruysa Büyükanıt ve Erdoğan AKP’yi iktidar yapma konusundaki muhtıra işbirliğinde yalnız değildi.

O halde gelin 2006’daki Danıştay Baskını ile başlayıp, Cumhuriyet Gazetesi’nin “Tehlikenin Farkında mısınız” manşetleriyle büyütülen, ardından önce 12 Nisan 2007’de dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın “sözde değil özde laikliğe bağlılık” açıklamasıyla tırmanan, Şener Eruygur’un başını çektiği ADD öncülüğündeki 14 Nisan 2007’de Tandoğan’da düzenlenen ilk cumhuriyet mitingiyle sokaklara taşan cumhurbaşkanlığı krizinin sonucunda 27 Nisan 2007 gecesi saat 11.30’da yayımlanan muhtıraya destek vererek AKP’nin yüzde 47 ile iktidara gelmesine hizmet edenleri yeniden hatırlayalım:

CHP Parti Sözcüsü Mustafa Özyürek (Muhtıranın yayınlanmasından hemen sonra NTV’ye telefonla bağlanarak): “Tabi bu bir muhtıradır. Hükümetin bunun gereğini yerine getirmesi gerekir.”

CHP Genel başkan Yardımcısı Onur Öymen (Muhtıradan bir gün sonraki açıklaması): “Genelkurmay'ın tesbitleri bizim tesbitlerimizden farklı değildir. Altına imzamızı atarız. ‘Ne mutlu Türküm diyene’ sözünü kimse küçümseyemez ve bunu küçümseyenleri devletin düşmanı sayarız. Türkiye'yi Atatürk düşmanlarına teslim etmeyeceğiz.”

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal (Muhtıradan sonra verdiği ilk röportajında): “Bu tablonun değişeceğini meydanlar gösterdi. Müdahaleye uğrayan yönetimlere halk sahip çıkmadı. Halkımız devlet organlarıyla çatışanlara sahip çıkmaz. Bu ortamda mağduriyet yok dayatma var. Anayasa Mahkemesi 367 kararını onaylamazsa ülke çatışmaya gider.”

CHP Genel Sekreteri Önder Sav (Muhtıranın ardından Anayasa Mahkemesi’nin verdiği 367 kararından sonra): “Gözümüz aydın, Türkiye'nin gözü aydın.”

Nur Serter (Muhtıradan bir gün sonra Çağlayan’daki Cumhuriyet Mitingi’nde yaptığı konuşma: (Bu performansı onu CHP’den milletvekili yaptı) Genelkurmay Başkanı’na “memur” diyen bir zihniyete karşı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin önünde, şanlı ordumuzun önünde saygıyla eğiliyoruz. Türk ordusu çok yaşa. Türk ordusu, 27 Nisan’da bizim sesimizi duymuş, bizim sesimize sahip çıkmış, demokrasiye sahip çıkmıştır. 27 Nisan'da Türkiye Cumhuriyeti’nin gerçek iradesine sahip çıkmıştır.

TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ: “AKP toplumda git gide artan ve TÜSİAD’ın da paylaştığı laik rejimi koruma kaygısını yeterince dikkate almıyor. Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasıyla yaratılan fiili durum demokratik teamüllere uygun değil. Laikliği ve demokrasiyi korumak için bir an önce genel seçimlere gidilmeli.”

Oktay Ekşi (Hürriyet): “Bu adı konmamış bir muhtıradır. Genelkurmay Başkanı’nın sözleri gayet açık, eğer demokrasinin kavram ve kuramlarını kullanarak bu cumhuriyetin laik karakterini tahrip etmek onu yıkmak istiyorsanız biz buna müsaade etmeyiz diyor.”

Tufan Türenç (Hürriyet): “Tabi ki bu bir muhtıradır. Bu muhtıranın özü AKP’nin çıkardığı cumhurbaşkanı adayına Türk Silahlı Kuvvetlerin karşı olduğunu açıklıyor.”

Ertuğrul Özkök (Hürriyet): “Demokrasi kaygısıyla, sadece askeri eleştirmek, ne adil, ne yararlı, ne de sonuç verici bir girişim olacaktır. Çünkü o bildiride savunulan görüşler, toplumun önemli bir bölümü tarafından paylaşılmaktadır.”

Yılmaz Özdil (Sabah): “Hâlâ deniyor ki, bundan sonraki adım ne olur? Bundan sonraki adım, tank olur. Gücüm var diye dayatırsan, gücü olan sana dayatır.”

(Hıncal Uluç): “Ordu sonuna kadar bekledi.. Gerekli uyarıları en demokratik şekilde yaparak, "Sözde değil, özde" diyerek bekledi.”

Ural Akbulut (Eski ODTÜ rektörü): “Bu ikinci 28 Şubat’tır TSK her şeye rağmen soğukkanlı davranmıştır.”

İsmail Küçükkaya (Akşam): “Sürecin kötü yönetilmesiyle ‘kaçan fırsatı’ ve ‘Genelkurmay’ın çok sert açıklamasıyla yeni olanağı’ görelim.”

Ece Temelkuran (Milliyet): “Genelkurmay'ın açıklamasıyla mitinglerin daha da coşmuş olması bu mitingleri otomatik olarak militarist yapmaz.”

Fikret Bila (Milliyet): “TSK, türbanın ve temsil ettiği zihniyetin Çankaya'ya çıkmasına karşı ilkesel bir duruş sergilemiştir. “

Ahmet Hakan (Hürriyet): “’Muhtıraya karşıyız’ diyeceğiz ve ötesini söyleyemeyecek miyiz? Ben ötesini de söylerim arkadaş.”

Nuray Mert (Radikal): “Şimdi Genelkurmay bildirisini öne çıkarıp, bu fetihçi zihniyetin arkasında durmak istemiyorum.”

Erdal Şafak (Sabah): “Rehn beyefendi son olarak Genelkurmay Başkanlığı'nın ‘emuhtıra’sı için esip gürledi… Ama Batı basınında da özellikle son dönemde ısrarla vurgulanan ‘Türkiye’nin laik kurumlarının altının oyulması’ girişimleri için ‘Not ediyoruz’ demekle yetindi.”

Emekli Orgeneral Tuncer Kılınç: “Kamuoyuna bilgi veriliyor ve bunların gereği yapılmazsa istenmeyen şeylerin olabileceği mesajı verilmek isteniyor.”

Büyükanıt- Erdoğan ile işbirliğiyle AKP’yi tek başına iktidar yapan ‘muhtıra komplosu’na destek verenlerin listesi böyle uzatılıp gidilebilir…

Peki Büyükanıt 27 Nisan e-muhtırasını taktik icabı verirken ve herkes böylesine gaflet uykusundayken CHP yöneticisi olan Kemal Kılıçdaroğlu ne yapmıştı.

Hiçbirşey…

Tuncay Özkan’ın Kanaltürk’ün de “laiklik tehlikede” konulu programlara çıkıp, “Nokta Dergisi’nin darbe iddialarını Genelkurmay yalanladı, özür dileyecek misiniz” diye Meclis’e soru önergeleri vermekle meşguldü.

Peki ne olmuştu da Büyükanıt bir anda işbirlikçi ilan edilmişti?

“Dolmabahçe zirvesinde cumhuriyeti AKP’ye sattığı” için. Yani Büyükanıt’ın suçu aslında darbe değil tam tersine Gül’ün Çankaya’ya çıkmasını engelleyememek, bağlı olduğu hükümete tabi olmak yani özetle aslında darbeyi yapamamak.

Herhalde bugünlerde Büyükanıt da en uzun veda ziyaretini yaptığı CHP Genel Merkezi’nde Baykal ve Sav’ın kendisine hediye ettiği mitolojide “yaşamın birliği ve bütünlüğünü” temsil eden “yaşam kasesi”ne bakıp bakıp, milyonların meydanlarda alkışladığı muhtırası yüzünden şimdi CHP tarafından işbirlikçilikle suçlanmasının manasını çözmeye çalışıyordur.