Gündem

Muharrem İnce: Erdoğan "Bay Kemal aday göstererek seni harcadı" dedi

"Diyarbakır'a gittiğimde Demirtaş'ın evine uğrayacağım"

18 Mayıs 2018 15:34

CHP'nin cumhurbaşkanı adayı, Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile AKP Genel Merkezi'nde yaptığı görüşmeye ilişkin olarak açıklamalarda bulundu. "Ben sokağın ve tabanın adayıyım. Kılıçdaroğlu da buna kayıtsız kalamadı. Demokrasi tarihinde böyle şey yaşanmadı" diyen İnce, Erdoğan'ın "Bay Kemal seni harcadı” dediğini, kendisinin de "Ben cumhurbaşkanı olacağım, asıl sizi harcadı' diye yanıt verdiğini aktardı.

Sözcü'de Özlem Gürses'in sorularını yanıtlayan İnce,  "Bir onarım süreci başlatacağım. Herkesle her şeyi konuşurum" dedi.

"Olağanüstü bir ilgi var. Ben 30 yıldır bu işle uğraşıyorum, 16 yıldır milletvekiliyim. Referandum sırasında 106 miting yaptım, 51 vilayete gittim. Bambaşka bir rüzgar esiyor şu an ülkede" diyen İnce'nin açıklamaları şöyle:

- Miting için Hakkari'ye de Rize'ye de gittiniz…

Yalova'da olağanüstü bir miting yaptık, 15 kişilik grup selamımızı almadı, el sallamadı. Hakkari'de bir kişi bile bunu yapmadı. Hakkari'de İzmir Marşı'nı çaldık, tepki almadım. Türk Bayrakları'nı dağıttım, herkes salladı.

- Tuhaf olan bunların daha önce yapılmamış olması…

Beni inandırıcı buluyorlar, samimi buluyorlar. Sorunları çözeceğim, bir onarım dönemi başlatacağım.

- HDP tabanından da oy alacaksınız sanki… Dokunulmazlık meselesindeki duruşunuz bugün puan getirecek.

Onun için yapmadım! Fikrimi açık açık söylüyorum ben, dokunulmazlıklar konusunda da öyle oldu. O zaman Kılıçdaroğlu'na gittim “Yanlış yapıyorsun” dedim.

- Neden böyle düşündünüz, çünkü parti programınızda da vardı zaten bu?

Aynı şey değil, çünkü artık yargı siyasallaşmış, teslim olmuş tek bir adama. Dokunulmazlıklar kalktığında HDP'lilerin hapse atılacağı ve sonra da sıranın CHP'ye geleceği kesindi. Nitekim öyle de oldu, HDP'liler içerde, CHP Milletvekili Enis Berberoğlu da… Bu bir siyasi oyundu.

- Kemal Bey ne dedi?

Bunu kamuoyuna da açıkladı zaten, HDP ile aynı çizgide görünmek istemediğini belirtti. Benim ise öyle bir korkum yok. Benim vicdanımdır önemli olan, ben kararlarımı böyle veririm.

- Selahattin Demirtaş'ı da bu duygularla mı ziyaret ettiniz?

Elbette bu duygularla ziyaret ettim, gayet olumlu bir görüşmeydi. Başak Hanım'ı aramadım ama Diyarbakır mitingim için gittiğimde evlerine uğrayacağım. Demirtaş'ın ailesini ziyaret edeceğim, mesajını bizzat ileteceğim.

- Siz kimin adayısınız? Kimine sermayenin adayı dediler, kimine Kemal Bey'in adayı…

Ben sokağın ve tabanın adayıyım. Sokak ve taban, baskı yaptı “İnce olmalı” diye… Sayın Genel Başkan da buna kayıtsız kalmadı. Ve dünya demokrasi tarihinde eşi benzeri olmayan bir durum yaşandı bana sorarsanız; bir Genel Başkan iki kez karşısında rakip olmuş birini en yüksek göreve aday gösterdi. Bu, her baba yiğidin harcı değildir.

- Dediler ki “Kemal Bey, Muharrem Bey'i yemeye çalışıyor.”

Bunu bana Erdoğan da söyledi! “Bay Kemal seni harcadı” dedi. Ben de “Ben Cumhurbaşkanı olacağım, asıl sizi harcadı” dedim!

- Siz bir saygısızlık gördünüz mü bu görüşmede?

Hayır, inanın görmedim. Görsem, gördüm derdim. Eleştirileri de gördüm, ama önemli değil. Ben bütün rakiplerime giderim, insani bir davranıştır bu. Biz rakibiz, düşman değiliz ki…

- Bloomberg'deki yayında Erdoğan “Seçimi kaybederseniz ne yapacaksınız?” sorusuna “A, B ve C planlarımız var” dedi…

A: Kısıklı'daki eve geçeceğiz, B: Rize'ye döneceğim, C: Urla'ya yerleşeceğim… Benim anladığım bu!

- Göreve geldiğinizde “rövanşist” olmayacak mısınız?

Siyaset geçmişi kurcalama işi değil, geleceğe bakma işidir. Geleceği tasarlama işidir. Ben Cumhurbaşkanı olduğumda sıcak siyasetin damarlarımda akmasını istemiyorum. Herkesi anlamak istiyorum, başörtülüyü, Kürt'ü, Alevi'yi, sağcıyı, solcuyu, marjinali anlamak istiyorum. Demirel'in Başbakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı aynı mıydı? Ben rövanş peşinde değilim, derdim şu; Türkiye'nin eğitimi çok kötü, sayısız kere Bakan değişti, sınav sistemi değişti. Geleceğe dair umut vermemiz lazım. Bunu yapabilmemiz için paraya ihtiyacımız var, ekonomimizin düzgün olması için de itibara ihtiyacımız var. O da adaletle mümkün. Ben bunların peşindeyim.

- Hesap sormayacak mısınız?

Ben devleti yönetirken dosyalar elime gelirse, gerekli makama gönderirim tabii. Sonuçta bu yargının işi. Ben nasıl hesap vermeye, yargılanmaya açıksam, Sayın Erdoğan da öyle. Benim demokrasi anlayışım bu. Bunun intikamla, rövanşla ne alakası var? Adalet, bağımsız yargı bunu gerektirir. Büyük bir olay değil yani… Demokrasinin gereği.

- Çankaya Köşkü'ne mi geçeceksiniz?

Ben 14 senede zor aldım o evi ya, bırakmayı düşünmüyorum. Senelerce kirada oturdum ben, son 1.5 yıldır evimdeyim. Çankaya'yı devlet işleri için kullanacağım. İsraf ekonomisini bırakıp insaf ekonomisine geçeceğiz. 150 araçla gezmeyeceğim, 7 özel uçağım olmayacak, 4 ayda 740 milyon TL harcamayacağım.

– Muhafazakar bir aileden mi geliyorsunuz?

Ben sıradan bir köylü ailesinin, muhafazakar bir ailenin, solcu çocuğuyum. Adalet Partiliydiler. Hacca gitmiş, namaz kılan, oruç tutan insanlar benim ailem… Ama ben solcuydum. Ben çok politik bir çocuktum, özel merakımdı bu. 11 yaşlarında, Cumhuriyet Gazetesi okuyorum köy kahvesinde, bizim eve giren bir gazete değil. Aynı yaşta teyzemin oğlu var. Bir gün teyzem sordu “Büyüyünce ne olacaksın?” dedi. Ben “Başbakan olacağım” dedim. Oğluna sordu, kuzenim “Ben doktor olacağım” dedi. Kuzenim şimdi doktor.

- Uçurumun eşiğinden çekip alabilecek misiniz bu toplumu?

Ben buna yürekten inanıyorum. Hani “Önce Vatan” yazar ya bütün askeri birliklerde, bence “Önce Adalet” olmalı. Adalet yoksa orası vatan değildir artık, orası toprak parçası olmuştur.

- Af diye bir şey çıktı şimdi de…

Aftan önce adalete ihtiyacımız var bizim, adalet tesis edilmezse yeni aflar çıkarmak zorunda kalırsınız. Bu affın da çıkacağını sanmıyorum.

- Zorlu bir kampanya dönemi. Yoruluyor musunuz?

Hayır, hiç. Yalan söylemezsen yorulmuyorsun. Bende hiç hesap yok. Çözüm odaklı bir insanım ben. Pratik.

- İlkeler üzerinde yol alacağınızı söylüyorsunuz. Nedir Muharrem İnce'nin ilkeleri?

Şunlar: Yaptığım iş bilime uygun olacak. Hukuka uygun olacak. Kamu yararı olacak. Vicdana uygun olacak. Ve son olarak dünya görüşüme uygun olacak. Ben ekonomist değilim, uzman bir kadroyla çalışacağım ama ilkelerim bunlar olacak.

- Ne diyor anketler?

Seçimler ikinci tura yüzde yüz kalacak, şu anda Erdoğan'la aramızda birkaç puan var. Başka şeyler olmazsa ilk turda yüzde 30'un çok üzerinde bir oy alacağımı biliyorum.

- Ne olabilir?

Bilmiyorum ki! Bombalar patlayabilir, korkular başlayabilir…

- Parlamenter sisteme dönecek misiniz? Diyorlar ki “Muharrem Bey Başkanlık koltuğunu sever…”

Her fani için geçerlidir bu! Onun için zaten şeffaf, hukuka dayalı, hesap verilir bir düzen kurmak zorundayız. Hem benden, hem herkesten hesap sorabilecek bir sistem. Bunu kurarken de kamuda yükselme en önemli başlığımız. Bize kamuda beli plastikten yapılmamış insanlar lazım, omurgalı. Bu insanları yetiştirmek zorundayız.

- Telefonunuz dinleniyor mu sizce?

Yüzde yüz! Çok ahlaksızca bir şey. Uzun zamandır dinleniyor. Ama bu telefonları dinleyenler benim cumhurbaşkanlığımda rahat olsunlar, asla onların telefonları dinlenmeyecek. Asla!

- Bira içtiğiniz için size cehennemlik diyorlar…

Hangisinin daha ayıp olduğunu kamuoyu takdir etsin. Ne zaman içtiğim de tartışmalı. FETÖ yöntemleriyle elde edilmiş fotoğrafı da kenara koyuyorum.