Dünya

MÜBAREK, KOMUTANLARIYLA TOPLANTI YAPTI ANKARA (A.A)

30 Ocak 2011 16:08

-MÜBAREK, KOMUTANLARIYLA TOPLANTI YAPTI ANKARA (A.A) - 30.01.2011 - Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in bir askeri karargahta üst düzey komutanlarla toplandığı bildirildi. Devlet televizyonu, Mübarek'in dün atanan cumhurbaşkanı yardımcısı Ömer Süleyman, Savunma Bakanı Muhammed Hüseyin Tantavi, Genelkurmay Başkanı Sami El Anan ve diğer komutanlarla görüşmesinin görüntülerini yayınladı. Resmi haber ajansı da, Mübarek'in güvenlik operasyonlarından sorumlu silahlı kuvvetler merkezinde inceleme yaptığını duyurdu. -SARKOZY, "BARIŞÇIL DEĞİŞİM" İSTEDİ Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Tunus ve Mısır'daki rejimlerin "barışçıl değişimini" tercih ettiklerini söyledi. Fildişi Kıyısı'ndaki krizin ele alındığı Afrika Zirvesine davet edilen Sarkozy, "Fransa, dostluk ve saygı ile bu önemli dönemde Tunusluların ve Mısırlıların yanındadır" dedi.  Sarkozy, "nereden gelirse gelsin şiddetin hiçbir zaman çözüm olmadığına" işaret ederek, "Çünkü şiddet sadece şiddet getirir, çünkü şiddet bütün kıtalarda yıkım ve acı doğurur" dedi. Fransa'nın ülkelerin egemenliğini ve halkların geleceğini belirleme hakkını tanıdığını kaydeden Sarkozy, "Ancak, evrensel olan değerler vardır... Bütün siyasi sorumlular bunları hesaba katmalıdır" diye konuştu.  Bugünkü dünyada artık dün gibi yönetmenin mümkün olmadığını kaydeden Sarkozy, "Barışçıl değişim, Fransa bunu istiyor" dedi. -BM GENEL SEKRETERİ- Bu arada, BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Mısır'da "itidal, şiddete başvurulmaması ve temel haklara saygı" çağrısında bulundu. Afrika Birliği zirvesi için Etiyopya'da bulunan Ban, "Halkın sesine, taleplerine, zorluklarına ve daha iyi bir geleceğe dair umutlarına daha dikkatle kulak vermeliyiz" dedi. -OBAMA, MISIR'I KAYBEDEN BAŞKAN OLARAK GEÇECEK İsrail'de yayımlanan Haaretz gazetesinde yeralan bir yorumda, ABD Başkanı Barack Obama'nın Amerikan tarihine "Mısır'ı kaybeden başkan" olarak geçeceği görüşü dile getirildi. Aluf Benn imzasıyla yayımlanan yorumda, eski ABD Başkanı Jimmy Carter'ın, başkanlık döneminde İran'ı ABD'nin en önemli stratejik müttefiki olmaktan çıkarıp, İslami cumhuriyet haline getirerek, Amerikan tarihine İran'ı kaybeden başkan olarak geçtiği, Barack Obama'nın da Türkiye, Lübnan ve Mısır'ı kaybeden başkan olarak hatırlanacağı öne sürüldü. İki olayda da yüzeysel koşulların benzer olduğu ifade edilen yazıda, mali kriz içindeki Amerika'nın genel olarak zayıflığının dostlarını da bariz bir şekilde etkilediği kaydedildi. Obama'nın başkanlık görevine Türkiye, Mısır ve Suudi Arabistan ziyaretiyle başladığı, Ankara ve Kahire'deki konuşmalarında ABD ve İslam dünyası arasında yeni bağlar oluşturmaya çalıştığı, Müslümanlara mesajında "Ben sizden biriyim" deyip Kur'anı Kerim'den alıntılar yaptığı, Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in Kahire Üniversitesi'ne gidişinde Obama'ya katılmadığı, Obama'nın da ev sahibinden bahsetmediğine dikkat çekildi.  "Obama'nın muhtemelen Ortadoğu'da temel sorunun İsrail'in işgali olduğuna inandığı" vurgulanan yazıda, siyasetini de Yahudi yerleşimlerinde inşaatların durdurulmasına ve barış görüşmelerinin yenilenmesine ilişkin başarısız girişimlere yoğunlaştırdığı, buradaki başarısızlığın da Obama'yı, bir İsrail-İran savaşını önlemeye yoğunlaşma lehine, barış sürecinden çekilmeye götürdüğü belirtildi. Amerikalıların da sürekli olarak Obama'nın koşullara uyma politikasını bırakıp bırakmaması sorunu yanısıra yanlış hedeflere yöneldiği konusunda tartıştıkları belirtilen yazıda, Arap ülkeleriyle ilgili ABD politikasında insan hakları konusunun bulunmayışının sert eleştiriler aldığı, Obama'nın "çağın ruhunu görmezden gelip eski kokuşmuş liderlere tutunmakla suçlandığı" belirtildi. Bu arada, Batı basınında son bir kaç aydır, Mübarek rejiminin günlerinin sayılı olduğundan, Obama'nın Mısır'daki muhalefete ulaşması yolundaki çağrılara kadar çeşitli fikirlerin ortaya çıktığına işaret edildi. ABD yönetiminin bir ikilemle karşı karşıya kaldığı ve Obama'nın kendini yaşlanmış diktatörle değil, göstericilerle özdeşleştirdiğini düşünenler bulunduğu da ifade edilen yorumda, "Ancak bir süper güç, insan hakları hareketi değildir. Eğer o, bocaladığında dostlarını terk ederse, yarın ona kim güvenir" diye soruldu. -"BELKİ ERDOĞAN'I TAKLİT EDERLER" Tunus ve Mısır'daki sokak protestolarının, ABD'nin, dostlarını vatandaşlarının gazabından kurtarmak için çok az şey yapabileceğini gösterdiği, şimdi Obama'nın Mısır muhalefet liderleriyle yeterince yakınlaşmadığı ve Mübarek'ten rakiplerini cezaevlerinden çıkarmasını istemediği için ateş altında kalacağı, ayrıca İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya da yerleşimleri durdurma konusunda yeterince baskı yapmamakla suçlanacağı kaydedildi. Yazıda, şu görüşlere yer verildi: "Şimdi Obama'nın yapacağı isyan rüzgarları dinene kadar ortalıkta görünmeyip daha sonra bölgenin yeni liderleriyle ilişkiler geliştirmek olacaktır. Mübarek'in yerine geçeceklerin de, İranlı liderlerin radikal bir Amerikan aleyhtarı politikaya kurgulanmış klonları olacağını varsaymak için ortada bir neden görünmüyor. Onlar da belki NATO üyeliği ve ABD ile olan savunma işbirliğinden vazgeçmeden bloklar ve süper devletler arasında kendi yolunu izleyen Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ı taklit edeceklerdir. Erdoğan siyasi istikrarın ve ekonomik büyümenin keyfini süren bir ülke haline getirmekle Türkiye'yi iyi bir noktaya getirdi. Mısır için de aynı şey sözkonusu olabilir." -MÜSLÜMAN KARDEŞLER'İN 34 ÜYESİ CEZAEVİNDEN KAÇTI Mısır'daki en büyük muhalefet örgütü Müslüman Kardeşler, liderlik kadrosundan 7 kişi dahil toplam 34 üyelerinin cezaevinden kaçtığını bildirdi. Örgüt yetkililerinden Muhammed Usame Reuters'a yaptığı açıklamada, mahkumların akrabalarının, Vadi El Natrun'daki cezaevine baskın yaparak binlerce mahpusun kaçmasını sağladıklarını söyledi. Muhammed Usame, Kahire'nin 120 kilometre kuzey batısındaki cezaevi baskınında ölen-yaralanan olmadığını belirtti. Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in gitmesi talebiyle yapılan gösterilerin devam ettiği ülkedeki kargaşa ortamında, en az dört cezaevine sabaha karşı silahlı kişilerce saldırı düzenlendiği ve aralarında yüzlerce İslamcı militanın da bulunduğu binlerce mahpusun kaçırıldığı belirtiliyor. Ordu Kahire ve diğer kentlerin sokaklarına yüzlerce asker ve zırhlı araç gönderdi, ancak bunların genç protestoculara karşı pek fazla önlem almadığı belirtiliyor. Mısır güvenlik güçleri, cezaevlerine düzenlenen baskınlarda ölen ve yaralanan mahkumlar olduğunu söylediler ancak rakam vermediler.  Bu arada, polisin ortalıktan kaybolduğu sokaklarda kundakçılık ve yağmanın sabaha kadar devam ettiği belirtiliyor. Polisin neden ortalıkta görülmediği ise bilinmiyor. Polisin bıraktığı boşluğu, sopalarla silahlanmış vatandaşların kurduğu mahalle gruplarının doldurmaya çalıştığı belirtiliyor.  Vatandaşların ayrıca kendi kontrol noktaları ve barikatlarını oluşturduğu bildiriliyor. Bazı gençlik gruplarının Kahire'nin bazı yerlerinde trafiği yönettikleri, gelen geçen arabalara saldıran çeteleri uzaklaştırdıkları da gelen haberler arasında. -"MISIR HALKININ SUSTURULMASI AMAÇLANIYOR" Merkezi Katar olan El Cezire televizyonu, Mısır'da faaliyetinin yasaklanmasının, "Mısır halkının susturulması" amacını taşıdığını savundu.  Televizyon yönetiminden yapılan açıklamada, "El Cezire, bu sabah Mısır makamlarınca iletilen Kahire bürosunun kapatılması kararını şiddetle kınıyor" denildi. El Cezire yönetimi, bu kararın "sansür ve Mısır halkının susturulması" amacını taşıdığı görüşünü dile getirdi. Mısır'ın resmi haber ajansı Mena, Enformasyon Bakanlığının El Cezire televizyonunun Mısır'daki tüm faaliyetlerinin askıya alınması, tüm lisanslarının iptal edilmesi ve ülkedeki tüm El Cezire çalışanlarının akreditasyonlarının geri alınması yönünde karar aldığını bildirmişti.